Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/927 E. 2022/974 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/927 – 2022/974
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/927
KARAR NO : 2022/974

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av.
DAVALI : Güvence Hesabı
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 09.05.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.08.2017 tarihli trafik kazasında müvekkilleri …’ın düşerek yaralandığını, kusurlu aracın ZMMS poliçesi bulunmadığını, Güvence Hesabına başvuru yapıldığı ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25,00 TL geçici iş göremezlik ve 25,00 TL meslekte kazanma gücü kaybı nedeniyle olmak üzere toplam 50,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi ile müştereken ve müteselsil sorumluluk çerçevesinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve edilmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 03.09.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini kalıcı iş göremezlik talebi yönünden 151.686,78 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava açmadan önce başvuru yaptığını ancak başvurunun eksik olduğunu, bu sebeple dava şartının yerine getirilmediğini, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, kaza tarihi itibariyle yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, sorumluluğunun kusur oranında olduğu, maluliyet raporunun yeni genel şartlara uygun alınması gerektiği, tazminat hesabının “Aktüer” sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile yapılması gerektiğini, yeni genel şartlar uyarınca geçici iş göremezlik taleplerininden sorumluluğun olmadığını, hesaplanacak tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduklarını ve netice olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, geçici yaralanmaya ilişkin olarak açılan 25,00 TL değerli davanın reddine, kalıcı yaralanmaya ilişkin olarak açılan tazminat davasının kısmen kabulü ile, 121.349,42 TL’nin temerrüt tarihi olan 27/10/2017 gününden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalıcı yaralanmaya ilişkin fazlaya dair taleplerin reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili kuruma başvuru şartı yerine getirilmediğinden, davanın öncelikle başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olması sebebiyle reddedilmesi gerekirken karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun usule uygun olmadığını, kusur raporunun hatalı olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun denetime elverişli olmadığını, Güvence Hesabı’nın geçici iş görmezlik tazminatı ve adli tıp rapor ücretine ilişkin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, 01/06/2015 tarihli trafik genel şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Güvence Hesabı’nın yalnızca sigortasız aracın kusuru nispetinde sorumlu olduğunu, %100 kusur üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hatır taşıması indiriminin tartışmasının yapılmasının gerektiğini ve hesaplanan tazminattan hatır taşımasına ilişkin indirim yapılmasının gerektiğini, hükmedilmiş olan faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.

Davalı vekilinin, dava açılmadan evvel usulüne uygun başvuru ve faiz başlangıç tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
2918 Sayılı Yasanın 97 ve 99. md.leri gereği dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 16.08.2017 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalı sigorta şirketinden 27.10.2018 tarihinde, hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurudan sonra davalı Güvence Hesabı’nın şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.

Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 29.11.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 18.08.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin %19 olarak tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı olaşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin usulüne uygun şekilde tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline kusur raporu usulüne uygun şekilde 17.07.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından rapora karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde kusur raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin hatır taşıması indirimine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Somut olayda; davaya konu trafik kazasında, davacı …’in arkadaşı …’nın sevk ve idaresindeki motorsiklette yolcu olarak bulunduğu esnada kazanın gerçekleştiği, menfaat güdülmeden arkadaşı … tarafından işe bırakılmak için motosiklete bindiği dosya içindeki ceza soruşturmasındaki beyanlardan anlaşılmıştır. Bu durumda davacı yönünden hatır taşımasından bahsedilebileceğinden, mahkemece %20 oranında toplam tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılmaması hatalı olmuştur. Bu nedenlerle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Öte yandan ilk derece mahkemesince, müterafik kusur indirimine bağlı olarak %20 oranında indirim yapılması hususu istinaf ve uyuşmazlık konusu dışındadır. Bu durumda, davacının hatır taşıması indirimi ile beraber belirlinin toplam 151,686,78 TL kalıcı işgöremizlik tazminatından %40 oranında indirim yapılarak neticeden 91,012,06 TL kalıcı işgöremizlik tazminatının bulunduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu maddi tazminatta hatır taşıması indirimi yönünden yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmakla, davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun duruşma yapılmadan bu yönüyle kabulü ile; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABUL – kısmen REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar kararının KALDIRILMASINA,
Davanın kısmen KABUL, kısmen REDDİ ile;
2-Geçici yaralanmaya ilişkin olarak açılan 25,00 TL değerli davanın REDDİNE,
3-Kalıcı yaralanmaya ilişkin olarak açılan tazminat davasının kısmen KABULÜ ile, 91.012,06 TL’nin temerrüt tarihi olan 27/10/2017 gününden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin REDDİNE,
Harç yönünden:
4-Harçlar Kanunu uyarınca davalıdan alınması gereken 6.217,03 TL karar ilam harcının peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplamda 550,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.666,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Yargılama giderleri yönünden:
5-Davacı tarafça yapılan harç (Peşin, başvurma ve ıslah harçları toplamı) toplamı 581,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan Adli Tıp Ücreti, bilirkişi ücreti, tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.597,25 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.596,72 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmının davacının üzerinde bırakılmasına,
7-Hatır taşıması ve müterafik kusura bağlı olarak yapılan indirimler nedeniyle davacı aleyhine yargılama gideri hükmedilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
Vekalet ücreti yönünden:
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 12.596,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Kalıcı maluliyete ilişkin red edilen kısmın müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indiriminden kaynaklı olması nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan reddedilen geçici iş göremezlik talebi yönünden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 25,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
İstinaf giderleri açısından;
12-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Davalı tarafından yapılan 43,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 09.05.2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.