Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/902 E. 2022/1070 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/902 – 2022/1070
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/902
KARAR NO : 2022/1070

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 24/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20/04/2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanarak sakat kaldığını, kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu belirterek, 100,00 TL maddi tazminat tutarının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ayrıca 09/10/2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava değerini 86.662,60 TL arttırarak toplam 86.762,60 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, raporların Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 69.410,08 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 21/05/2016 tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; müvekkilinin elde edebileceği gelir yönünden yeteri kadar araştırma yapılmamış ve bu sebeple gerçek bilgiye ulaşılmadığını, müvekkilinin okuldan yeni mezun olduğu için düşük ücretle işe başladığını ve bu nedenle dosyaya sunmak zorunda kalınan maaş bordrolarının müvekkilinin elde edebileceği muhtemel gelirden düşük olduğunu, müvekkilinin mezun olduğu tarihten sonra iş arama ve askerlik dönemi hariç olmak üzere diğer tüm dönemleri müvekkilinin muhtemel geliri esas alınarak hesaplanması gerektiğini, bilirkişinin kaza tarihinden 2020 tarihine kadar davacının gelirinin asgari ücret kabul edilerek asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan maddi hata sebebiyle davacının muhtemel gelirinin yıllık 300,00 TL eksik hesaplanmış olup 34 yıl için hesaplanan eksik gelir miktarının 10.200,00 TL olduğunu, buna göre bu maddi hatanın düzeltilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, bulunan başvuru belgesinin davalı tarafa 03.05.2016 tarihinde teslim ve tebliğ edilmiş olduğunu, bu sebeple 8 iş günü içinde ödeme yapmayan davalının bu süre sonunda temürrüde düşmüş olacağının açık olduğunu, bu nedenle bu yönden yapılan istinaf başvurusunun mesnetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; davacı tarafın başvuru sırasında sunulması gereken evrakları sunmadığını, davacı için iyileşme süresi öngörülse dahi bu döneme ilişkin taleplerden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının gelirinin tespiti yapılırken aylık kazancının çalıştığı güne bölünmesi yolu ile günlük gelir tespiti yapıldığını ve günlük gelir ile 365 gün çarpılarak yıllık gelirin hesaplandığını, yapılan hesaplamanın tamamen hatalı olduğunu, bir şahsın aylık gelirinin içinde çalışmadığı günlerin de mevcut olduğunu, tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini, aksi kanaatte olunması halinde ödeme tarihi olan 27.06.2016 tarihinden yasal faiz işletilmesi gerektiğini, gerekçeli karar okunduğunda mahkemenin tüm akıl yürütme aşamalarının, iddia- savunma ve delilleri nasıl değerlendirdiğinin açıkça anlaşılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından davacının gelirinin hatalı hesaplandığı, müterafik kusur indirimi yapılmaması gerektiği; davalı vekili tarafından başvurunun usulüne uygun olmadığı, geçici iş göremezlikten sorumlu olmadıkları, davacının gelirinin hatalı hesaplandığı, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğu, gerekçenin yetersiz olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Başvurunun usulüne uygun olmadığı yönündeki istinaf talebinin incelemesinde:
Davalı kuruma davacı vekili tarafından 03.05.2016 tarihli dilekçe ile başvurunun bulunduğu, davacının başvurması üzerine, davalı kurumca 10.05.2016 tarihinde hasar dosyasının açıldığı, hak sahiplerinin yerine vekil Av. … adına 27.06.2016 tarihinde 40.700,24 TL ödeme yapıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Hesap raporuna yönelik istinaf incelemesinde:
Mahkemenin karar tarihinden önce 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda PMF yaşam tablosu kullanılarak zarar hesaplanmıştır.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-K sayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Bu sebeple taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Yine, kaza 20.04.2015 tarihinde meydana gelmiş, davacı Karaisalı Meslek Yüksek Okulu Makine Bölümünden 05.01.2018 tarihinde mezun olmuştur. Esnaf ve Sanatkarlar Odası makine teknikeri birinin özel anlaşma olmadığı takdirde asgari ücret alabileceği bildirilmiştir. Bu durumda davacının mezun olduktan sonra iş bulduğu süreye (askerlik süresi düşülerek) fiilen işe başladığı tarihe kadar asgari ücret, işe başladıktan sonra SGK dökümü alınarak buna göre gelirin belirlenmesi, neticede hesaplamanın bu gelirden yapılması gerekir.
Geçici iş göremezlik tazminat yönünden yapılan istinaf incelemesinde;
01/06/2015 tarihinde yürülüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları; A.5 maddesinin b bendi gereğince geçici iş görmezlik tazminatları sağlık gideri teminat kapsamında olup davalı şirketin KTK 98. maddesi gereğince sorumluluğu bulunmamakta idi.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. ile 92. Maddesindeki genel şartlara yollama yapan ibarelerin Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; derdest olan eldeki davaya uygulanması gereken iptal kararı gereğince artık geçici iş göremezlik tazminatının teminat içindedir. Bu nedenle bu yöndeki istinaf yerinde görülmemiştir.
Faiz başlangıç tarihine yönelik yapılan incelemede;
Davacı tarafından davalıya 10/05/2016 tarihinde başvuru yapıldığından davalı 8 iş günü sonrası olan 21.05.2016 tarihinde temerrüde düşmüş olup mahkemece bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi yerinde olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Tarafların sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince davacının gelirinin yukarıda belirtildiği üzere yeniden belirlenerek bu gelir üzerinden yine yukarıda belirtilen yönteme göre yeniden rapor alınarak buna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken önemli delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayanarak taraf vekillerinin istinaf taleplerinin, sair yönler incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.24/05/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.