Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/851 E. 2022/1012 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/851 – 2022/1012
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/851
KARAR NO : 2022/1012

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Av. …
: 2- …
3- …
4- …
DAVA : Destekten Yoksun Kalmaya Dayalı Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.02.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … … …’un sevk ve idaresinde tescilsiz motosiklet ile davacıların desteği … …’nın sevk ve idaresindeki ve kendi adına kayıtlı … plakalı motosikletin bu kaza sonucu davacıların desteğinin vefat ettiğini, davalı …’ın yaşının küçük ve kullandığı motosikletin sigortasız olması nedeniyle davalıların meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, destek … …’nın, … A.Ş.’de tavan vinci operatörü olarak yüksek bir gelire sahip olduğunu, davacıların ve lisede okuyan çocuğu …’in müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik her bir davacı için 100,00 TL’şer destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile; davacının müvekkiline husumet yöneltmesine neden olan aracın motorlu bisiklet olduğunu ancak motorlu bisikletin kullanımlarından doğan zararın Genel Şartların A.3 K. Maddesi uyarınca teminat dışı bırakıldığını, bu araçların zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmadığını bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini bu nedenle faiz başlangıç tarihi ve faiz talebinin kabul edilemez olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … … ve … … cevap dilekçeleri ile; açılan davayı kabul etmediklerini, kazada her hangi bir kusurlarının olmadığını, kazayı yapan kişinin oğlu olduğunu, oğlunun kusurundan dolayı sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, oğlu … … …’un dava sonuçlanıncaya kadar 18 yaşını dolduracağını, açılan davayı kabul etmediğini, davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacıların davalı … … … (dava tarihinden sonra reşit olduğu görülmekle) aleyhine açtığı maddi tazminat davasının ıslah ile birlikte kabulü ile, davacı … … için 149.304,50 TL, davacı … … için 12.358,69 TL, davacı … … için 19.569,39 TL olmak üzere toplam 181.232,58 TL’nin %20 müterafik kusur indirimi sonucunda kalan 144.986,064 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … … …’dan kaza tarihi olan 23.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı … …’ya verilmesine (kendi adına asaleten diğer davacılar … … ve … …’ya velayeten), davacıların davalı … Hesabı aleyhine açtığı davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
MAHKEMECE VERİLEN 10.07.2020 TARİHLİ EK KARARI: Davalı … … … tarafından yapılan istinaf başvurusu istinaf harç ve masraflarını yatırması için gönderilen muhtıraya rağmen kesin süre içerisinde istinaf harç ve masrafların yatırılmadığı anlaşıldığından istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili; hükme esas alınmış olan 16/09/2019 tarihli bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapor hazırlanırken farazi bilgiler üzerinden hareket edildiğini, aracın teknik özelliklerine dair herhangi bir bilgi ya da verinin dosya kapsamında mevcut olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, kazaya karışan … … … sevk ve idaresindeki motosikletin sigorta yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu, davalılar … … ve … … hakkında hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğunu, … … …’un kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması sebebi ile velayeti kullanan anne ve babasının müşterek ve müteselsilen sorumluluğunun mevcut olduğunu, … … …’un kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması sebebi ile reşit sorumluluklarının bulunmadığını, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması olmasının hatalı olduğunu, her davacı açısından ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava; ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacılar vekili tarafından davalılar … ve … aile başkanı olarak zarardan küçükle birlikte müteselsilen sorumlu iken onlar hakkında karar verilmemiş olmasının hatalı olduğu, motosiklet tescile tabi olup … Hesabının zarardan sorumlu olduğu, müterafik kusur indirimi yapılmaması gerektiği, her davacı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Kamu düzenine yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Eldeki dosyaya baktığımızda davacı vekilinin destekten yoksun kalma tazminatı hususunda 23/07/2018 tarihinde dava dilekçesi açıklama ve bedel artırım talebinde bulunduğu, ancak mahkemece kurulan hükümde davalılar … … ve … … yönünden karar verilmediği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin (a) bendinin 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle değiştirilen (6) numaralı alt bendinin Anayasa’nın bazı maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemli başvuruda vermiş olduğu 23/02/2022 günlü resmi gazetede yayınlanan 2020/101 esas ve 2021/95 karar sayılı 16/12/2021 günlü kararının gerekçesinde
” 26-Tarafların usulüne uygun olarak gösterdikleri delilleri yöntemince toplamak; söz konusu delillerin ileri sürülen vakıaları kanıtlama güç, kabiliyet ve ağırlığını tasnif etmek ve tarafların talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermek ise ilk derece mahkemelerinin asli görevleridir. İlk derece mahkemesi tarafından uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek önemli delillerin toplanmaması veya değerlendirilmemesi, davacının talebinin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması açık ve ağır bir usul kuralı ihlali niteliğinde olup bu şekilde verilen bir kararın esastan yapılacak bir denetime uygun olmayacağı açıktır. Bu itibarla bölge adliye mahkemesinin uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması durumunda vereceği kesin nitelikteki kaldırma kararı, davanın esasına ilişkin bir husus olmayıp yargılamaya ilişkin usul kuralının açık ve ağır ihlaline dayanmaktadır (benzer yönde bkz. E.2017/120, K.2018/33, 28/3/2018, § 21).
27. İtiraz konusu kuralla uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadığı veya değerlendirilmediği ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmediği gerekçesi ile kaldırma kararı verilmesi suretiyle yargılama usulüne ilişkin açık ve ağır nitelikteki ihlallerin delilleri ilk elden takdir edecek ve talep hakkında ilk kez karar verecek olan ilk derece mahkemesince giderilmesine imkân tanınmıştır. Nitekim anılan açık ve ağır ihlallerin yargılamanın eksik yapılmasına ve yargılama sonucunda verilen kararın temelinde ağır aksaklıkların bulunmasına neden olacağı açıktır. Böyle bir karar üzerinden yapılacak kapsamı ve sınırları belirli olan kanun yolu denetiminde ise bu aksaklık ve ihlallerin düzeltilmesi ya mümkün olmayabilecek ya da çok güç olacaktır. Dolayısıyla söz konusu açık ve ağır ihlallerin ilk derece mahkemesince giderilmesinin kanun yolu denetiminin daha sağlıklı yapılmasını ve kısa sürede tamamlanmasını mümkün kılacağı anlaşılmaktadır……..” gerekçesi ile söz konusu kanun maddesinin Anayasa hükümlerine aykırı olmadığını kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin kararının gerekçesi incelendiğinde tarafların usulüne uygun olarak gösterdikleri delillerin yöntemince toplamak ve söz konusu delillerin ileri sürülen vakıaları kanıtlama güç, kabiliyet ve ağırlığını tasnif etmek ve tarafların talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermenin ise ilk derece mahkemelerinin asli görevi olduğu belirtildikte sonra İlk derece mahkemesi tarafından uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek önemli delillerin toplanmaması veya değerlendirilmemesi, yada davacının talebinin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olmasının açık ve ağır bir usul kuralı ihlali niteliğinde olduğu, bu şekilde verilen bir kararın esastan yapılacak bir denetime uygun olmayacağı kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin bu gerekçesi dikkate alındığında ilk derece mahkemesince davalılar … ve … … yönünden destekten yoksun kalma talebi hakkında hiç karar verilmemiş olması açık ve ağır bir usul kuralı ihlali niteliğinde olduğu, bu şekilde verilen bir kararın esastan yapılacak bir denetime uygun olmayacağı anlaşılmakla, bu davalılara karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı hususunda hüküm kurularak karar verilmesi ve bundan sonra dosyanın taraflarca istinaf edilmesi durumunda dairemize gönderilmesi gerektiğinden HMK 355 maddesi gereğince kamu düzeni yönünden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Kazaya sebep motosikletin tescile tabi olup olmadığına yönelik yapılan incelemede:
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için … Hesabına başvurulabileceği, belirtilmiş, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde; motorlu bisikletin, silindir hacmi 50 cc’ yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km den az olan bisiklet olduğu düzenlenmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile bu hacim altındaki motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlıkta, kazaya neden olan motosikletin dosya kapsamından, trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece bir kısım araştırma yapılmışsa da yetersizdir. O halde mahkemece, öncelikle söz konusu araç ve araçla ilgili kaza fotoğrafları, varsa fatura vb belgelerin ve varsa diğer delillerin sunulması için davacı tarafa süre verilmeli, ceza dosyası aslı getirtilip kaza fotoğrafları varsa incelenerek ve akabinde yeni delil bulunursa gerektiğinde makina mühendisi bilirkişiden ek rapor alınarak motosikletin silindir hacmi ve trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenerek, trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olup olmadığının netleştirilmesi, bu sonuca göre davacıların davalı … Hesabı’ndan tazminat talep etme hakkının bulunup bulunmadığı hususu bu duruma göre gözetilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmeyip, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Müterafik kusura yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Davacılar vekili müvekkilinin kusurunun olmadığı halde kazada müterafik kusur indirimi yapılabilmesinin söz konusu olmadığını ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.
Mahkemece, ölen … …’nın motosikleti kasksız olarak kullandığı ve incelenen tedavi evraklarına göre kafa travmasına bağlı ölümü gerçekleştiğinden ölümünde kendinin de bir miktar kusuru olduğu anlaşıldığından aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından hesaplanan zarar miktarından takdiren %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/16106 E- 2016/11047 K, 2016/7611 E- 2016/6717 K, 2015/18011 E., 2017/2430 K. sayılı kararı, 16/05/2017 tarih ve 2016/1864 E., 2017/5519 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, her ne kadar kaza tespit tutanağında ve dosya kapsamında davacının kask takıp takmadığına ilişkin net bir bilgi yok ise de, dosya kapsamına göre davacıların murisinin ölümünün kafa travmasına bağlı olarak gerçekleştiği görülmüştür. Bu halde davacının kaza sırasında kask takmadığı, bu durumun müterafik kusur oluşturduğunun kabul edilmesi ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulamalarına göre BK.nın 52. maddesi uyarınca tazminattan %20 oranında indirim yapılmasına dair Mahkemece yapılan tespitler dosya kapsamına, usul ve yasaya, hayatın olağan akışına, içtihatlara uygundur. Bu nedenle davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmemiştir.

HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Mahkemece öncelikle kazaya neden olan aracın ZMMS yaptırması zorunlu olan araçlardan olup olmadığı, bu kapsamda davalı … Hesabının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının yukarıda ayrıntılı belirtildiği şekilde değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi, davalılar … … ve … … aleyhine açılan destekten yoksun kalma tazminatına yönelik hüküm tesis edilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken önemli delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacılar vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, Dairemizin karar türüne göre sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.16/05/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.