Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/827 E. 2022/856 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/827 – 2022/856
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/827
KARAR NO : 2022/856

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : Güvence Hesabı
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 18.04.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/12/2020 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/08/2017 günü meydana gelen kazanın oluşumunda sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken davacı … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek, 25,00 TL geçici iş göremezlik sebebi, 25,00 TL meslekte kazanma gücü kaybı olmak üzere toplam 50,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alınan kusur bilirkişi raporlarının yetersiz ve denetime elverişli olmadığını, ayrıca dosyada mevcut maluliyete ilişkin raporlar arasında çelişki mevcut olduğunu, bu çelişkiye rağmen hiç araz kalmadığı yönündeki kabul ile davanın reddine karar verilmiş olduğunu beyan ederek, yetersiz inceleme ve değerlendirme sonucunda verilen kararın hukuk ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenle kaldırılması ile davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini, bu talepleri kabul edilmezse kararın kaldırılması ve yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 30.10.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 16.08.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı oluşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Dosyada mevcut 19.07.2018 tarihli Bilirkişi Raporu’nda davacı motosiklet sürücüsü …’ın % 50 (yüzde elli) kusurlu, otomobil sürücüsü … ise % 50 (yüzde elli) kusurlu bulunmuştur.
Dosyada mevcut, Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın, 08/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda; ihtimalli rapor düzenlendiği, I. ihtimalde davacı motosiklet sürücüsü …’ın kusursuz, otomobil sürücüsü … ise %100 kusurlu olduğu, II. ihtimalde davacı motosiklet sürücüsü …’ın %100 kusurlu, otomobil sürücüsü …’ın ise kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Dosyada mevcut, Karayolları Fen Heyetince düzenlenen 15.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı motosiklet sürücüsü … %100 kusurlu olduğu, otomobil sürücüsü …’ın ise kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi Raporu ile dosyadaki tüm bilgi, belge ve ifadeler incelenip, durum değerlendirmesi yapıldığında; motosiklet ve otomobil sürücülerinin olayın meydana geliş şekliyle ilgili ifadelerinin birbirinden farklı olduğu görülmüş, olayın, otomobilin, motosiklete arkadan çarpması sonucu mu yoksa motosikletin kontrolsüz biçimde sola yöneldiği sırada sol arkasından gelen otomobille çarpışması şeklinde mi meydana geldiği hususu açıklığa kavuşturulmalıdır. Mevcut verilere göre; Otomobil sürücüsü …’ın, otomobilin hasarı sağ ön çamurluk kısmından olup, motosikleti arkadan izlemediği, motosikletin sola manevra yapması sonucu otomobilin sağ ön çamurluk kısmıyla çarptığı anlaşılmakla, sürücünün olay yerindeki davranışında kurallara aykırı bir husus görülmemekle kusursuz olduğu, buna göre; davacı sürücü …’ın, yönetimindeki araç ile bulunduğu şeridi izlemesi, şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte araç olup olmadığını kontrol etmesi gerekirken, kontrolsüz şerit değiştirerek trafiği tehlikeye düşürmekle sebebiyet verdiği olayda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 53/b (şerit değiştirmeden önce gireceği şeritte, sürülen araçların emniyetle geçişini beklemek, – trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmemek zorundadırlar.) ve 84/j (manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,) maddesini ihlâlle %100 kusurlu bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 18.04.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.