Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/771 E. 2022/986 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/771
KARAR NO : 2022/986

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.01.2018 tarihinde, davacının yolcu olarak bulunduğu ve davaların sürücüsü, işleteni ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu … plakalı araç (dolmuş) sürücüsü …’un aracın otomatik yolcu indirme-bindirme kapısını kapatmadan seyri sırasında 13 yaşında olan davacının kapıdan aşağı yola düştüğünü ve aracın (dolmuşun) davacının ayağının üzerinden geçmesi nedeniyle davacının yaralanarak 5 ay okula gidemediğini eğitiminden geri kaldığını ayrıca ömür boyunca malul kaldığını, kaza ve meydana gelen maluliyet nedeniyle çok acı çektiğini psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini ve manevi zarara uğradığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu davacının ise herhangi bir kusurunun olmadığını ileri sürerek ve belirsiz olan alacağın tespiti ile geçici ve sürekli maluliyetten kaynaklı şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … ve …’den müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP: Davalı … ve … vekili 24.06.2018 tarihli dilekçesinde özetle; sürücü …’nin kusur olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, maddi tazminat yönünden aracın diğer davalı … Sigortaya sigortalı olduğunu, manevi tazminat yönünden ise müvekkillerinin davacıya yardımcı olduklarını, hastaneye götürdüklerini, davacıyı ve ailesini ziyaret ettiklerini, tüm ihtiyaçlarının karşıladıklarını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline usulüne uygun olarak müracaat etmediğini ibrazı zorunlu olan belgelerin sunulmadığını bu bakımdan dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, kazaya karışan aracın kaza tarihi itibarıyla müvekkili nezdinde zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri, sigortalının kusuru ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olduğunu, tarafların kusur ve davacının maluliyet oranının tespitini, geçici iş görmezlik zararının poliçe teminat kapsamında olmadığını, hatır taşıması ve güvenlik tedbirlerinin alınıp alınmadığı noktasında müterafik kusurun tespiti halinde tazminattan indirim yapılmasını, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, bu bakımdan kaza tarihinden itibaren ticari faiz talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı …’a velayeten …’nun davalı …, … ve … aleyhine açtığı maddi tazminat davasının ıslah ile birlikte kabulü ile, 33.986,71 TL sürekli iş göremezlik tazminatın davalı …yönünden temerrüt tarihi olan 28/09/2018 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden ise olay tarihi olan 22/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … şirketi açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak şartı ile (miktar poliçe limiti dahilinde) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a velayeten …’na verilmesine, davacı …’a velayeten …’nun davalılar … ve … aleyhine açtığı manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle; 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a velayeten …’na verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararı çerçevesinde Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanma imkanının kalmadığını, davacının maluliyet raporuna karşı süresinde yapılan itirazların değerlendirilmediğini, kusur raporlarına itiraz etmelerine rağmen raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeden verilen işbu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın çok düşük olduğunu, manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi nedeniyle davalılar vekilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … şirketi vekili; davacının dava öncesi müvekkil şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrak bulunmakta olup dava şartı uygun olarak sağlanmadığını, bu nedenle dava sonucu müvekkil aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, faiz başlangıç tarihinin ve faiz türünün hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalılar … ve … vekili; davacının Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre alınan maluliyet raporunda %5 malul kaldığının görüldüğünü, öncelikle alınan maluliyet raporunu kabul etmediklerini, bu rapora göre olsa dahi kusur durumu göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu, Anayasa Mahkemesinin sigortaların genel şartnamesine ilişkin hükmü iptal ettiğinden dosya kapsamında alınan maluliyet ve hesap bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen yaramalı trafik kazası sonucu açılan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından maluliyet, kusur ve hesap raporlarının hatalı olduğu, manevi tazminat miktarının az olduğu; davalı … ve … vekili yönünden maluliyet ve hesap raporunun hatalı olduğu, miktarın yüksek olduğu; davalı … şirketi vekili tarafından usulüne uygun başvuru olmadığı, faiz türü ve başlangıç tarihinin hatalı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı … şirketinin başvurunun usulüne uygun olmadığı yönündeki istinaf talebinin incelemesinde:
Davalı kuruma davacı vekili tarafından 18.05.2018 tarihinde başvurunun bulunduğu, davacının başvurması üzerine, davalı kurumca hasar dosyasının açıldığı, yapılan başvuruya verilen cevabi yazıda eksik olan kesin ve sürekli maluliyet oranına ilişkin sağlık kurulu raporunun tamamlanması istenmiş olup, kaza tarihinin 22.01.2018 tarihi olduğu da dikkate alındığında, maluliyet raporunun davacı tarafça kısa sürede tamamlanabilecek bir husus olmadığı, tedavi evraklarının sunulduğu, bu durumda davalı kurumun isteminin davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacak nitelikte olduğu, halen dahi ödeme yapılmamış olması da gözetildiğinde başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile anılan maddede düzenlenen dava şartı gerçekleştiğinden uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Taraf vekilleri alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre alındığını belirtmiştir. Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden alınacak rapora göre belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemeleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasındaki kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 22.01.2018 gününde meydana gelmiş olup buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınması usul yasa ve içtihatlara uygundur. Bu nedenle taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin kusur raporuna yönelik yapılan incelemede:
Dosya arasında bulunan kaza tespit tutanağında davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun bildirildiği, Ankara Trafik İhtisas Kurulundan alınan 29.07.2020 tarihli kusur raporunda davalı sürücü …’nin %70 oranında, davacı yolcu …’ın %30 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Alınan kusur raporuna karşı davacı vekilinin itirazının olmasına rağmen mahkemece her hangi bir gerekçe gösterilmeksizin ATK raporunda gösterilen %70 kusur oranı üzerinden hesaplanan aktüer raporuna göre karar verilmiştir.
Mahkemece aldırılan rapor ile kaza tespit tutunağı arasında açık çelişki vardır ve bu çelişki giderilmemiştir. Yapılacak iş, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte ve çelişkiyi giderecek şekilde rapor alınarak, kusur oranı belirlenerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Davacı vekilinin hesap raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf incelemesinde:
Mahkemenin karar tarihinden önce 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının destek zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Bu sebeple taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Taraf vekillerinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemece, İTÜ makine mühendisliği fakültesi trafik kürsüsünde görevli makine mühendislerinden yada Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek trafik kusur konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden, kusur raporları arasındaki çelişkilerin giderilerek tarafların kusur oranının belirlenmesi hususunda rapor alınıp, yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere kazanılmış haklar gözetilerek önceki hesap raporu tarihi olan 07.09.2021 tarihi itibarı ile TRH 2010 yaş tablosu ve prograsif rant yöntemine göre hesap raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, istinaf başvurusunun duruşma yapılmaksızın kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.10/05/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.