Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/750 E. 2022/840 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/750 – 2022/840
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/750
KARAR NO : 2022/840

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 18/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 20.12.2017/2018 dönemi kasko sigortası davacı tarafından düzenlendiğini, 30.10.2018 tarihinde … idaresindeki sigortalı araç Karaisalı … mahallesi … mevkiinde ön göğüs ve motor kısmından alev alarak yandığını, olay nedeniyle … numaralı hasar dosyası oluşturulmuş ve sigortalı … Tur. Ltd. Şti.’ne 17.04.2018 tarihinde 123.000 TL ve 20.04.2018 tarihinde 277.000 TL hasar tazminatı ödendiğini, davalılardan … Tic. AŞ’nin aracın üreticisi, diğer davalı araca damper ve tesisatını yapan firması olduğunu, yapılan ekspertiz incelemesi ile araçtaki yangının elektrik tesisatındaki kısa devreden kaynaklandığını, kısa devrenin de üretim hatası veya damper tesisatı kaynaklı olabileceğinin belirlendiğini, aracın sovtajından elde edilen 80.100,00 TL’nin mahsubu sonucu bakiye 319.900,00 TL zarardan her iki davalının sorumlu olduğu ileri sürülerek; 123.000,00 TL’nin 17.04.2018 tarihinden ve 277.000,00 TL’nin 20.04.2018 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte müteselsil olarak davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı … Tic. AŞ vekili cevap dilekçesi ile; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Ankara mahkemeleri olduğu belirtilerek davanın yetki ve esastan davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı tarafın yeki itirazının kabulüne, açılan davada mahkemenin yetkisizliğine karar kesinleştiğinde HMK 20. Maddesinde belirtilen sürede başvuru yapılması halinde dosyanın yetkili mahkeme olan Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili süresi istinaf dilekçesinde; rücuen tazminat davasına konu hasarın meydana geldiği yer olan Karaisalı İlçesi yönünden ortak yetkili yer olarak Adana Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yine sigortalı şirketin Adana İli, Karaisalı İlçesinde … olarak şantiyesinin bulunduğunu, hasara uğrayan … plaka sayılı aracın bu şantiyeye bağlı olarak çalışmaları sırasında hasara uğradığını, mahkemece verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulü yetkisizlik sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile istinaf edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar söz konusu davada Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulü yetkisizlik sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de,
Mahkemelerin yetkisi HMK’nun 5 ilâ 19. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi genel yetkili mahkeme olarak belirlenmiştir (m. 6). HMK’da davalının ikametgâhı mahkemesinin yanında, özel yetki kuralları ile başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır.
HMK’nun “Haksız fiilden doğan davalarda yetki” başlıklı 16. maddesi ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir” düzenlemesini içermektedir.
Davalıların birden fazla olması hâlinde yetki ise HMK’nın 7. maddesinde düzenlenmiş olup, madde metni aynen; “(1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır ….” hükmünü taşımaktadır.
Yine HMK’nın “Sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki” başlıklı 15. maddesinde “ Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.
Bu açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda somut olayda, davacı sigorta şirketine sigortalı olan aracın yanarak hasar gördüğü ve 30/10/2018 tarihinde meydana gelen olayın gerçekleştiği yer Adana İli Karaisalı İlçesidir. Buna göre davacı sigorta şirketinin HMK 15 maddesine uygun şekilde davayı rizikonun gerçekleştiği yer olan Adana yargı çevresi içinde açmakta seçimlik hakkı bulunduğundan, Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla, mahkemece davalının yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmesi ve tarafların iddia ve savunmalarına göre delilleri toplanarak sonucuna göre işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği halde yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu kanaatine varılmakla, davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/13011 esas ve 2013/13272 karar sayılı kararı ile yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/2756 esas ve 2013/3341 karar sayılı kararları da aynı yöndedir. )
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken zorunlu dava arkadaşı olan davalının tek başına yapmış olduğu yetki itirazının kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle HMK’ nın 353/1-a-3. bendine göre mahkemesince işin esasına girilmek üzere davacı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
HMK 353/1-a-3. maddesi gereğince Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yukarıda belirtilen sebeplerle ele alınıp işin esası hakkında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde ilgilisine geri verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5- Sair istinaf başvurusu hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sy. HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi.18/04/2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır