Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/721 E. 2022/932 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/721 – 2022/932
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/721
KARAR NO : 2022/932

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 26/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.07.2018 tarihinde tek taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’nın asli ve tam kusurlu olduğunu, yaya konumunda olan müvekkilinin kazada yaralandığını, oluşan maluliyet nedeniyle davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu ancak davalı sigorta şirketi yasal süre geçmesine rağmen başvurularını sonuçlandırmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 100-TL sürekli iş gücü tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 20.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatını 97.319,00-TL olarak belirlemişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın başvuru şartını yerine getirmediğini, müvekkili sigortanın sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile; 97.419,00-TL kalıcı maluliyet tazminatının 09.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Yargıtay içtihatları ile birlikte değerlendirildiğinde uygulanması için yasal dayanağı olmayan talep edilen tazminat davasının mantığına ve ruhuna aykırı olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğine uygun rapor düzenlenmesinin kabul edilemeyeceğini, yargılama sürecinde 13.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda esas alınan TRH 2010 hesaplama sistemi olduğunu, işbu rapora 20.10.2020 tarihli dilekçe ile itiraz edilmiş olup yargılamada hesaplama yöntemi olarak PMF 1931 yaşam tablosu ve prograsif rant sisteminin esas alınması gerektiğinin belirtildiğini, ancak yerel mahkemece itirazlarının değerlendirmeye alınmamış olup hukuki dinlenilme ve adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; kazanın karayolu dışında meydana geldiğinin iki ayrı bilirkişi aracılığı ile tespit edildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, raporda belirtilen maluliyet hesabının kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporunun iki ayrı medikal firma ve farklı doktorlar tarafından değerlendirilmiş olup her ikisinde de olması gereken oranın %12 olarak belirtildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle kalıcı maluliyet tazminat taleplidir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre alındığını, hesap raporunun hatalı olduğu, davalı vekili tarafından maluliyet raporunun hatalı olduğu, zararın teminat dışı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Zararın teminat dışı olduğuna yönelik istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede:
Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmez; karayolu ile bağlantısı olan, kara yolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de kaza, kara yolunda meydana gelmiş kabul edilir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği Yaşampark otopark sahası 2918 sayılı KTK m.2/a gereğince karayolu ile bağlantılıdır. Bu yere özel izinle girilmesi, özel güvenliği olması KTK m.2’nin uygulanmasına engel değildir. Kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerden olduğundan somut olaya Kara volları Trafik Kanunu uygulanır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Taraf vekilleri alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre alındığını belirtmiştir. Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden alınacak rapora göre belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemeleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasındaki kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 29.07.2018 gününde meydana gelmiş olup buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınması usul yasa ve içtihatlara uygundur. Bu nedenle taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin hesap raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf incelemesinde:
Mahkemenin karar tarihinden önce 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının destek zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Bu sebeple davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Ayrıca davalı vekilinin cevap dilekçesinde usulüne uygun başvurunun bulunmadığının belirtilmesine rağmen, mahkemece dava şartı olması sebebiyle başvurunun bulunup bulunmadığının tespiti için mahkemece davalı sigorta şirketinden hasar dosyası varsa getirtilmeden, davalının temerrüdü araştırılmadan karar verilmesi hatalı bulunmuştur.

HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince davacının sigorta şirketine başvurusunun bulunup bulunmadığının araştırılması, başvuru varsa hasar dosyasının getirtilmesi, hesaplama yöntemi olarak TRH 2020 yaşam tablosu ve prograsif rant sisteminin esas alınarak yeniden rapor alınarak buna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’ nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayanarak taraf vekillerinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/4, 6. maddesi uyarınca kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.26/04/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.