Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/715 E. 2022/835 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/715 – 2022/835
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/715
KARAR NO : 2022/835

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 18/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/02/2017 günü sürücüsü ve plakası belirlenemeyen bir motosikletin mü vekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını belirterek 100,00 TL geçici iş göremezlik ile 100,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 38.327,60 TL kalıcı işgöremezlik maddi tazminatın 26/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, geçici işgöremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; söz konusu davada davacının kazanın plakası tespit edilemeyen aracın varlığnı ve kusurlu bulunduğunu ispat edemediğini, kusur incelemesinin sadece dava tarafın beyanı esas alınarak düzenlendiğini, kazaya ilişkin kamera kaydı, tanık beyanı olmaksızın yapılan kusur incelemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusur oranlarının şüpheye yer bırakmayacak şekilde ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasına esas alınan sağlık kurulu raporunun yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olmadığını, davacı tarafından eksik evraklarla yapılan başvurunun usulüne uygun olmadığını, başvuru şartı yerine getirilmediğinden bir kısım evrakların iletildiği tarih esas alınarak faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen maluliyetten kaynaklı kalıcı iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; 38.327,60 TL kalıcı işgöremezlik maddi tazminatın 26/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, geçici işgöremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalının kazaya plakası tespit edilmeyen aracın sebebiyet verdiğinin ispatlanamadığı yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacının kazanın plakası tespit edilemeyen aracın varlığnı ve kusurlu bulunduğunu ispat edemediğini ileri sürmüş ise de, Adana C. Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyasında düzenlenen 29/06/2017 günlü bilgi alma tutanağı incelendiğinde beyanı alınan …’ün “Ben 19/02/2017 saat 11.30 sıralarında Şakirpaşa Caddesi Şakirpaşa … karşısında torunumu bekliyordum. Orada bir aza olmuştu ben kaza yerine koştum bayan yerde yatıyordu bir adet siyah motosiklet vardı. Ben başka kimseyi görmedim. Çevremdekilerden bayana motosikletin çarptığını duydum. Biz vatandaşlar kendi imkanlarımızla yaralı bayanı … Tıp Merkezine götürdük. Bayan şahsa çarpan motosikleti kaza yerinde gördüm ancak sürücüsünü görmedim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre davacının plakası tespit edilemeyen bir motosikletin çarpması neticesinde yaralandığı sabittir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar kusur incelemesinin sadece dava tarafın beyanı esas alınarak düzenlendiğini, kazaya ilişkin kamera kaydı, tanık beyanı olmaksızın yapılan kusur incelemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de,
Dosya içerisinde mevcut 15/08/2019 günlü havale tarihli kusur raporu incelendiğinde, kimliği ve plakası tespit edilemeyen motosiklet sürücüsünün, kendisi için yasak olan yaya yolunda seyrettiği ve yayaya çarparak kazaya sebebiyet verdiği, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli kusurlu olduğu bildirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun olayın oluş ve özelliklerine uygun, denetime olanak verir hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu anlaşılmakla davalının kusura yönelik istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı her ne kadar tazminat hesaplamasına esas alınan sağlık kurulu raporunun yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olmadığını ileri sürmüş ise de,
Dosya içerisinde bulunan ve hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 24/02/2020 günlü raporun davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları incelenmiş ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihi olan 19/02/2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe uygun şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre belirlendiğine yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacı tarafından eksik evraklarla yapılan başvurunun usulüne uygun olmadığını ileri sürmüş ise de, davacı tarafından dava açılmadan önce davalıya usulüne uygun soruşturma evrakları ve tüm hastane/tedavi evrakları ile başvuruda bulunulduğu, davalı tarafından bugüne kadar ödeme yapılmadığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan yapılan başvurunun usulüne uygun olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar faiz tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14. maddesi gereğince ihdas edilen Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 15.maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte Güvence Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt bu tarihte gerçekleşmektedir. Davacı vekili tarafından davalıya 17/10/2018 tarihinde başvuruda bulunduğu dikkate alındığında, faiz başlangıç tarihinin 17/10/2018 tarihi olması gerekirken mahkemece hatalı bir şekilde 8. İş günü sonrası olan 26/10/2018 tarihinden itibaren faize hükmedildiği, ancak davacı tarafın bu yönde istinafı bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.618,16 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 654,54 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 1.963,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18/04/2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır