Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/714 E. 2022/1221 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/714 – 2022/1221
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/714
KARAR NO : 2022/1221

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI :…
VEKİLLERİ : Av…
Av…..
DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 07/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/11/2016 tarihinde … …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sıyılı aracın çarpışması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumunda … plaka sayılı aracın kusurlu olduğunu, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde 15/01/2016 başlangıç, 15/01/2017. bitiş tarihleri arasında … nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, kusur raporunun alınması için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, maluliyet raporunun düzenlenmesi için Adli Tıp 3. İhtisas Dairesine gönderilmesini, dava konusu kazanın haksız fiilden kaynaklandığını, sigortalı araç otomobil olmasından ötürü ticari iş olarak nitelendirilemeyeceğini, bu nedenle uygulanması gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile; 72.410,50 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 21/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Davacının dava konusu taleplere ilişkin müvekkili sigorta şirketine dava şartı olan zorunlu başvuruyu usulüne uygun olarak yapmadığından mevcut geçerli bir başvurunun olmadığını, usulüne uygun bir başvuru yapılmamasının dava açılmasına sebep olduğundan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tazminat hesaplaması yapılmasını mümkün kılmayarak davanın açılmasına sebebiyet veren davacı taraf olduğundan müvekkil şirket aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, dava tarihinden önce müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından müvekkilinin temerrüte düşmediğini, başvuru tarihinin faiz başlangıcına esas alınmasının mümkün olmadığını, davacı hakkında düzenlenen tedavi evraklarına bakıldığında baş ve boyun bölgesinden (odontoid fraktürü ) yaralandığının görüldüğünü, davacı emniyet kemeri takmaması nedeniyle araç içinde savrulmuş ve bu sebeple vücudunun baş bölümünden yaralandığını, fakat yerel mahkeme tarafından bu indirim uygulanmadığı gibi aşamalardaki itirazlarında değerlendirilmediğini, soruşturma evrakları incelendiğinde dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiğinin görüldüğünü, sistemde kayıtlı mahkeme dosyasında uzlaşma sonucunun ne olduğuna dair bilgi bulunmadığını, bu nedenle savcılık dosyasında tarafların uzlaşıp uzlaşmadıkları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, iddia ve savunmalarının delillerin belirtmeksizin ve değerlendirilmeksizin, yargılama sırasında belirttikleri itirazların hiçbirinin gerekçeli kararda tartışılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen yaralanmadan kaynaklı kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı, faiz başlangıç tarihi ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı sigorta vekili her ne kadar davacı vekili tarafından dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını ileri sürmüş ise de,
2918 Sayılı yasanın 26/04/2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile değişik 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu açıklamalara göre, davacı tarafça davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine yapılan başvurusundaki evrakları içerir hasar dosyasının tamamının dosya arasına alınarak incelenmesinde; davacı vekili tarafından davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine gerekli tüm belgelerle, kaza tutanakları, hastane epikrizleri, maluliyet raporu, bordro örnekleri, hesap bilgileri vd. ile usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta vekili usulüne uygun başvuru bulunmadığından vekalet ücretinden sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürmüş ise de davacı tarafından yukarıda açıklandığı gibi gerekli tüm belgelerle usulüne uygun başvuruda bulunulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin vekalet ücretinden sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.
Davalı vekili hükmolunan tazminata uygulanan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, sigorta şirketi poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince kendisine başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Somut olayda davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine 08/03/2017 tarihinde başvuru yapmıştır. Davalı sigorta şirketi kendisine başvuru yapıldıktan itibaren 8 iş günü sonrasında yani 21/03/2017 tarihinde temerrüdün oluştuğu, bu tarihten itibaren faize karar verilmesinin yerinde olduğu görülmüştür. Buna göre davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu’nun 44.) düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Davacının kaza esnasında araçta emniyet kemeri takıp takmadığının belirlenemediği, araçtan fırlama ya da çıkma gibi maddi olguların da dosya içinde bulunmadığı, yaralanmanın niteliği dikkate alınarak emniyet kemerinin takılmış olması ihtimalinde dahi bu ihtimalin sonucu değiştirip değiştirmeyeceğinin anlaşılamayacağı hususları nazara alınarak müterafik kusurun varlığının ispatlanamadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin uzlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiğine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Dava konusu kazaya ilişkin yürütülen Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sor sayılı dosyasının UYAP sisteminden getirtilerek yapılan incelemesinde, uzlaşma bürosuna gönderilen dosyanın kusur tayini yönünden genel soruşturma bürosuna gönderildiği ve müşteki şüpheliler yönünden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşıldığından, soruşturma aşamasında uzlaşma aşamasına geçilmeyerek uzlaşmanın gerçekleşmediği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekçeli kararın usulüne uygun olmadığı yönünden istinaf sebebinin incelenmesinde;
Anayasanın 141. maddesi uyarınca mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır. Ayrıca 6100 Sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde, “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gereklidir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Kamu düzenine ilişkin olan bu durum HMK 297/2 ve 26. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Mahkemece yazılan gerekçeli kararda hatalı bir hususa rastlanılmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 4.946,36 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.236,60 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 3.709,76‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/06/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.