Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/699 E. 2022/833 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/699
KARAR NO : 2022/833

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
3- … – … …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/04/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.01.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken sürücü … sevk ve idaresindeki… plakalı aracın çarpışması sebebiyle oluşan trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin maddi-manevi anne babasının da manevi zarara uğradıklarını, kazanın oluşumunda… plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, işbu nedenlerle maddi tazminata dair fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; … için 1.000,00 TL geçici ve kalıcı işgöremezlik, 5.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihinden itibaren reeskont faizi ile, Davacılar anne-baba …, … için 3.000,00 TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında sorumlu olduklarını, maluliyet konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması gerektiğini, davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminat talebinin teminat dışı olduğunu, dava öncesinde temerrüde düşmediklerini, SGK tarafından yapılan ödemelerin tazminattan indirilmesi gerektiğini, savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda müvekkillerinin kusuru bulunmadığını, kusur ve maluliyet konularında Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması gerektiğini, müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı … tarafından davalılara yönelik açılan ve açıklama dilekçesi ile değerinin 500,00 TL şekli ile belirlenen ancak sonraki dilekçede değerinin 29,00 TL olduğunun belirtilen kalıcı yaralanmaya ilişkin maddi tazminat talebinin 471,00 TL yönünden talep daraltılması nedeni ile feragat kabulü ile 29,00 TL’si yönü ile esastan olmak üzere reddine, davacı … tarafından açılan geçici iş göremezliğine ilişkin tazminat davasının kabulü ile; 971,00 TL’nin davalılardan … Sİgorta AŞ yönünden dava tarihi olan 23/03/2018, diğer davalı … yönünden kaza tarihi olan 18/01/2016 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı … … verilmesine, davacı … için 3.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/01/2016 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … alınarak davacılara verilmesine, davacılar tarafından manevi tazminat talebine ilişkin fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan hesap raporunun güncel kararlara uygun olmadığını, mahkemece ek rapor düzenlenmesine karar verilmeden daha önceden alınan ve yürürlükten kaldırılan kanun maddelerine göre hesaplanan bilirkişi raporu ile yetinilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacılar vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar hükme esas alınan hesap raporunun hatalı olduğunu, güncel kararlara uygun olmadığını ileri sürmüş ise de,
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Somut olayda Mahkemesince hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun davacı vekiline 16/05/2020 gününde usulünce tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından süresi içerisinde itiraz edilmemekle kesinleşen raporlara karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar mahkemesince hükmolunan manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu ileri sürmüş ise de,
Davacı vekili müvekkilinin kusur durumu ve maluliyet oranı dikkate alındığında hükmolunan manevi tazminatın az olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda 18.01.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacılardan … … …’in yaralandığı, İstanbul 2. İhtisas ATK tarafından düzenlenen 21.01.2020 tarihli maluliyet raporuna göre davacının maluliyetinin bulunmadığı 3 ay iyileşme süresinin olduğu, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, olay tarihi ve TMK’nın 4. maddesi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18/04/2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır