Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/69 E. 2022/255 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/69 – 2022/255
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/69
KARAR NO : 2022/255

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/….
NUMARASI : 2015/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.

DAVALILAR : 1- GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av.
2-
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/…. tarih ve 2015/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi yarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …, … ve … plakalı araçların karıştığı 15/09/…. tarihli trafik kazasında ……..’den …….n’e yolcu taşıyan davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı minibüsün içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’nın asli kusurlu olduğu, müvekkilinin yaralanması nedeniyle tüm tedavilere rağmen tam olarak iyileşemediğini ve beden gücünde kayıp meydana geldiğini, davalı …’nın aracın hem işleteni hem sürücüsü olduğundan davalı Sigorta şirketinin ise aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılmadığından müvekkilinin zararlarını müştereken ve müteselsilen tazmin ve tahsil etmekle sorumlu olduğunu, müvekkilinin kaza tarihinde 17 yaşında olduğunu, yaralanmanın vücudunda bıraktığı hasar nedeni ile çalışma gücünün bir kısmını kaybettiğini, müvekkilinin kaza anında ve tedavisi devam ederken büyük acı ve ızdıraplar çektiğini, tüm tedavilere rağmen tam olarak iyileşememesinin ızdırabını daha da çok arttırdığını belirterek, davanın kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı …’dan tazmin ve tahsiline, 1.000,00 TL çalışma gücü kaybı tazminatının talep arttırma hakkı saklı kalınarak kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazanın gerçekleştiği tarih olan 2006 yılında zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortası yaptırılmaması nedeniyle müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, davacılar tarafından davadan önce müvekkili kuruma başvuru yapılmadığını ve müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin mümkün olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; 14.437,94 TL maddi tazminatın davalı … … yönünden 15.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabı yönünden ise dava tarihi olan 24/12/…. tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15.09…… tarihinden itibaren işleyecek avans faizili ile birlikte davalı … …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; söz konusu davada ıslah yolu ile talep edilen alacağın zaman aşımına uğradığını, davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin bulunduğunu, bu nedenle müvekkili kurum yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili kurum aleyhine yasal faiz işletilmesi gerekirken avans faiz işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davacı vekili süresinden sonra vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğunu, maluliyetin maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliğine göre düzenlenmesi gerektiğini ve yine hesaplama yönteminin de ölüm tablosu olarak PMF yaşam tablosu ve hesap formülü olarak prograsif rant formülü kullanılarak tazminat hesabı yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karara karşı davalı vekili ve davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
İlk derece mahkemesi tarafından gerekçeli karar usulüne uygun olarak davacı vekiline 01/12/…. gününde tebliğ edilmiş olup, davacı vekili tarafından 14/12/….. günlü dilekçe ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusuna cevap dilekçesi sunmuş istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
Davacı vekili dosya dairemize geldikten sonra yani 06/01/…. tarihinden sonra istinaf harçlarını yatırmadan 16/02/…. günlü dilekçesi ile ilk derece mahkemesi kararına karşı hükme esas alınan maluliyet raporunun ve hesap rapourunun hatalı olduğu gerekçesi ile istinaf talebinde bulunmuştur.
HMK’nun 345. Maddesi uyarınca istinaf süresi iki haftadır.
İlk derece mahkemesi tarafından gerekçeli karar usulüne uygun olarak davacı vekiline 01/12/….. tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacı vekili tarafından istinaf başvurusu Hukuk Muhakemesi Kanununun 345. Maddesine göre 2 haftalık yasal süre geçtikten sonra 16/02/…. tarihinde yapılmıştır.
HMK’nın 346. maddesi gereğince, aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin süresinde verilmemesi nedeni ile HMK 345., 346., 352/1. maddeleri gereğince davacı vekilinin istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekilinin ıslah ile talep edilen kısmın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar söz konusu davada ıslah yolu ile talep edilen alacağın zaman aşımına uğradığını ileri sürmüş ise de,
Davacı davasının açarken HMK 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak tazminat talep etmiştir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımı da söz konusu değildir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı vekili 24/12/….. havale tarihli dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile aktüerya bilirkişi raporu dosyaya intikal ettikten sonra ıslah suretiyle arttırma hakları saklı kalmak kaydı ile davasını belirsiz alacak davası açtığı anlaşılmakla, bu nedenle ıslah ile attırılan kısım için zaman aşımını süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekilinin husumete yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelmede;
Davalı vekili davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin bulunduğunu, bu nedenle müvekkili kurum yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de,
Kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı araç 15/09/…. tarihinde ticari olarak … … adına tescilli olup ZMMS’si Güneş Sigorta tarafından yapılmış ancak aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık sigortası bulunmamaktadır.
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun “Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı bölümünde düzenlenmiş olup; Kanunun 17. maddesinde “Şehirlerarası ve Uluslararası yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere kalkış noktasından, varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyanın zarara uğramasından dolayı sorumludurlar” düzenlemesi yapıldıktan sonra, 18. maddesinde “Taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanun’un 17. maddesinden doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar” düzenlemesine yer verilmiştir.
Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Tazminat Ödemesinde Öncelikli Sigorta” başlığını taşıyan B.8. maddesinde ise; “Meydana gelen zarar, öncelikle bu sigortadan karşılanır. Sigorta sözleşmesinin hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için; sırasıyla 13/10/1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre yapılması zorunlu olan mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur” denilmektedir.
Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise, bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak, bu sigortanın yapılmamış olması, kaza tarihinde süresinin dolması ya da sigorta yapılmış ancak limitin aşılmış olması durumunda ise sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Buna göre taşıma ilişkisinde, taşımacılık mali sorumluluk sigortası,zorunlu mali sorumluluk sigortası ve ihtiyari mali sorumluluk sigortası arasında sıralı sorumluluk ilişkisi kabul edilmiştir.
Somut olayda, kaza yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası bulunmamakta olup, bu halde husumetin davalı Güvence Hesabına yöneltilmiş olmasında her hangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Nitekim ayın kazaya ilişkin olarak araçta yolcu olarak bulunan …… ….. tarafından aynı davalılara karşı açılan tazminat davasında da davalı güvence hesabının sorumlu olduğu hususu dairemizin 2018/…. esas ve 2019/….. karar sayılı kararında da kabul edilmiştir. Bu nedenlerle davalının bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekilinin faize yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı Güvence Hesabı vekili müvekkili kurum aleyhine yasal faiz işletilmesi gerekirken avans faizi işletilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, yine Dairemizin Dairemizin 2018/….. Esas 2019/…… Karar sayılı kararında söz konusu hususun değerlendirildiği, kazaya karışan … plakalı aracın kullanım amacının ticari olduğu, söz konusu aracın ticari amaçla şehirler arası yolcu taşımacılı yapan bir araç olduğu, bu nedenle mahkemece hükmolunan tazminata ticari faiz işletilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ve davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 345., 346., 352/1-c. maddeleri gereğince davacı vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/…… tarih ve 2015/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince davalı Güvence Hesabından alınması gereken 986,26 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 246,57 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 739,69 TL harcın davalı Güvence Hesabı’ndan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/02/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır