Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/657 E. 2022/581 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/657
KARAR NO : 2022/581

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI :…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 14/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/01/2016 tarihinde … plakalı araçta yolcu olarak seyahat etmekte iken araç tek taraflı olarak kaza geçirdiğini, müvekkili BTM ile iyileşemez şekilde yaralandığını ve 4 ay kadar geçici iş göremezlik, neticeten de %6 oranında kalıcı sakatlık oluştuğunu, 14/12/2016 tarihli başvuru dilekçesi ile davalı … şirketine başvuru yapıldığını,15/12/2016 tarihinde de tebliğ olduğunu, sigorta şirketini sair defalar aramış olmalarına rağmen herhangi bir dönüş yapmadıklarını, müvekkilinin evli ve 7 çocuk sahibi olup eşinin çalışmadığını, müvekkilinin tarım işiyle uğraştığını, ayağındaki sakatlık nedeniyle işinden geri kaldığını, müvekkilinin Adıyaman Üniversite Hastanesi’nden 17/11/2016 tarihli %6 kalıcı malul olduğunu gösterir rapor aldığını, müvekkilinin kaza nedeniyle birden fazla ameliyat olduğunu, halen bacağında birçok vida ve platin ile yaşadığını, kazanın üzerinden 15 ay geçmiş olmasına rağmen halen ağrılarının devam ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, hesaplama sonrası arttırılacak toplam miktarın 30.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 02.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini10.505,80 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesinin davalıya 20/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından süresi içerisinde herhangi bir cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşıldı.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile, 10.505,80 TL maddi tazminatın, 30/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; poliçe tanzim tarihi olan 28.10.2015 ve kaza tarihi olan 04.01.2016 itibariyle geçici iş göremezlik taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, dosya kapsamında müterafik kusur araştırması yapılması gerekmekteyken bu hususun araştırılmamasının, açıkça eksik inceleme yapıldığını göstermekte olduğunu, hesaplanan tazminattan hatır taşımacılığı indirimi yapılmasının gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin reddinin gerektiğini, faize hükmedilecek olması halinde ise faizin başlangıç tarihinin dava tarihinden olması gerektiğini beyan ederek, talepleri doğrultusunda ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı … vekilinin davalı … şirketine usulüne uygun başvuru ve faiz başlangıç tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
2918 Sayılı Yasanın 97 ve 99. md.leri gereği dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 09/01/2018 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalı … şirketinden 15.12.2016 tarihinde, hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurudan 8. iş günü sonra davalı … şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin geçici işgöremizlik tazminatına yönelik yapmış oldukları istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Anayasa Mahkemesi 17/07/2020 tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden, yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı … Şirketinin sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla, davanın geçici işgöremizlik tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir. Somut olayda, davacının harhangi bir eyleminin veya ihmalinin zararın artmasına neden olmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hatır taşıması indirimine ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta ise de; bu indirimin yapılabilmesi BK.’nun 44. maddesi uygulamasındaki gibi resen gözetilmeyip davalının savunmasında bu hususu ileri sürmesi icap eder.(Yargıtay 17. Hd. 2016/14352 esas ve 2019/6316 karar sayılı ilamı)
Dava dilekçesinin davalıya 20/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı tarafından süresi içerisinde herhangi bir cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde, hatır taşıması savunmasının davalı vekili cevap dilekçesinde bildirilmeyip, süresinde olmamasına göre, davalılar vekilleri yönünden süresinde cevap dilekçesinde dayanmadığı savunmaları istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği ve savunmanın genişletilmesi yasağı birlikte değerlendirildiğinde, bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan sebeplerle, dosya içeriği, tarafların dayandığı ve davanın niteliği gereğince toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkeme kararında HMK 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelerde ve kamu düzenine yönelik olarak yapılan incelemelerde kararda usul ve esas yönünden yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK 352/1-b-1. maddesi gereğince, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin reddi ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 717,65 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 200,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 517,65 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 14.03.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.