Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/619 E. 2022/783 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/434 – 2022/794
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/434
KARAR NO : 2022/794

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …

VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…

DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 05/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/01/2016 tarihinde sürücüsü ve plakası bilinmeyen aracın … …’nın üzerinde oturduğu ve park halinde bulunan plakasını bilmediği motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, kaza sonucunda müvekkilinin maluliyete duçar olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın plakası bilinmediğinden medyana gelen zarardan … Hesabının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 100 TL geçici ve 100 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan toplam 200 TL maddi tazminatın kaza tarihinden aksi halde dava tarihinden başlayarak işleyecek ticari veya yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazında bulunarak yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dava konusu olayın şaibeli olduğunu, gerçeği aykırı olarak haksız çıkar sağlamak amaçlı olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın olay tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, tarafların kusur oranlarının ve davacının maluliyetinin kaza ile illiyetinin tespiti gerektiğini, davacının müterafik kusurunun olup olmadığının tespiti ile tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile 101.173,03 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 29/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Dava öncesi başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacının zararına sebebiyet veren olayda plakası tespit edilemeyen kusurlu bir aracın zarara sebebiyet verdiğinin ve olayın trafik kazası olduğunun davacı tarafça ispatı gerektiğini, dosya kapsamında kazanın plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir araç nedeni ile meydana geldiğine ilişkin davacının ifadesinden başkaca herhangi bir belge bulunmadığını, mahkemece kazaya plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiği kanaati hakim ise dahi davacı yan davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, zira davaya konu kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, kusur tespitinin yalnızca davacının beyanları esas alınarak yapıldığını, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacının 20.06.2018 tarihinde cezaevine girdiğini ve 11.07.2022 tarihine kadar cezaevinde hükümlü olarak kalacağını, davacının bu dönemde çalışması ve gelir getirmesinin mümkün olmadığından bu döneme ilişkin değerlendirmenin yapılması ve hesaplama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yanın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde davaya konu kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünden şikâyetçi olduğunu bildirmişse de, savcılıkça yapılan soruşturma neticesinde ise soruşturmaya konu dosyada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, bu bakımdan davacının artık tazminat talep etmek hakkı bulunmadığını, açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TBK’nun 49, 50, 54 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin davadan önce başvuru yapılmadığına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Sigorta şirketine başvuru zorunluluğunu getiren 2918 sayılı kanunun 90. Maddesindeki değişiklik 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olup eldeki dava 29.02.2016 tarihinde açılmıştır. Dava tarihi itibari ile davacının davalı şirkete yönelik olarak başvuru yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin zarardan sorumlu olmadıkları yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde;
5684 sayılı sigortacılık Kanunun … Hesabı başlıklı 14. maddesi “Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde … Hesabı oluşturulur.
Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren … Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için, başvurulabilir…..” hükmünü içermektedir .
Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı kanun gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası bulunmayan, ya da sigortası olupta sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için … hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı … hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir. … hesabının sorumluluğu rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları ile sınırlıdır.
Bu itibarla davalı … hesabının sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için; davacının yaralanmasının trafik kazasından kaynaklı olması ve söz konusu yaralanmaya sebebiyet veren aracın kaza anı itibari ile geçerli bir ZMMS poliçesinin bulunmaması, araç sigortalı olsa dahi sigortalının tespit edilememiş olması gerekmektedir.
6098 sayılı Borçlar kanunun 49. ve 50. md.leri gereğince; davacı, kazanın çift taraflı olduğunu, başka bir aracın kendisine ya da kullandığı araca çarpmasıyla kazanın gerçekleştiğini, kusurun plakası tespit edilmeyen araçta olduğunu ispatlamak zorundadır.
Somut olayda davacının park halindeki motosikletin üzerinde iken geriden gelen ve sürücüsü ve plakası bilinmeyen bir aracın çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği iddia edilmektedir. Soruşturma dosyası içerisinde bulunan ve kolluk görevlilerince tutulan 15.01.2016 tarihli olay görgü tespit ve araştırma tutanağına göre; 15.01.2016 tarihinde haber merkezinin bildirimi üzerine belirtilen yere intikal edildiği, 112 ile yapılan görüşmede olay yerinden kaza sonucu yaralı şahsın hastaneye intikal ettirildiğinin bildirildiği, olay yerinde yapılan görgü tespitte yol bitimi kaldırıma yakın yol üzerinde sürtünme izlerinin olduğunun gözlemlendiği, başkaca emareye rastlanmadığının belirtildiği, aynı tarihte davacının acil servise başvurusunun bulunduğunun anlaşıldığı, olay günü hastanede ifadesi alınan davacının motosikleti ile kaldırıma yakın yol üzerinde bulunduğu esnada diğer istikametten gelen bir aracın kendisine çarptığına yönelik beyanları karşısında ve mahkemece dinlenilen davacı tanığı beyanları doğrultusunda söz konusu yaralanmanın plakası tespit edilemeyen bir aracın davacıya çarpması neticesinde kazanın meydana geldiği anlaşıldığından davalı … Hesabının meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Mahkemece alınan 28.09.2016 tarihli kusur raporuna göre kazaya karışan ve olay yerini terk eden plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın kontrolsüz ve dikkatsiz manevra yapması sonucu park halinde bulunan davacının üzerinde bulunduğu motosiklete çarparak davacının yaralanmasına sebebiyet vermesi nedeniyle asli kusurlu olduğu davacının ise kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Kazanın oluşumu konusunda davacı müşteki … …’nın soruşturma aşamasında vermiş olduğu beyanları ile kolluk görevlilerince düzenlenen olay yeri tespit tutanağı ile mahkemece dinlenilen davacı tanığı beyanları haricinde başkaca delil bulunmadığı, aksinin ispatlanmadığı, davacının beyanlarının olay yeri tespit tutanağı ile uyumlu olduğu da dikkate alındığında davacının beyanları ve olay yeri tespit tutanağı doğrultusunda düzenlenen 28.09.2016 tarihli kusur raporu esas alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinden davacının iddiasını ispat edemediğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Her ne kadar Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sor sayılı dosyasında meçhul şüpheli yönünden yürütülen soruşturmada meçhul şüpheliye yükletilebilecek herhangi bir delil olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de müşteki davacının beyanlarının soruşturma aşamasında tutulan olay yeri tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, davacının olay yerinden 112 acil servis vasıtasıyla hastaneye intikalinin yapıldığı, mahkemece dinlenilen davacı tanığı beyanlarında çarpma anını görmese dahi çarpmadan sonra davacının yerde yattığını gördüğünü ve bir aracın uzaklaştığını gördüğünü belirtmesi doğrultusunda davacının yaralanmasının plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda meydana geldiğinin davacı müşteki beyanları, tanık beyanı ile soruşturma dosyası içeriğinden anlaşıldığı kanaatine varılmakla ceza soruşturması ile bağlı kalınmayarak meydana gelen trafik kazası nedeniyle davalının oluşan zarardan sorumluluğu bulunduğundan bahisle kurulan hükmün yerinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hesap raporunda davacının ceza evinde bulunduğu sürenin dikkate alınmaması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacının kazadan kaynaklı olarak % 10 oranında maluliyet derecesi ve niteliği göz önüne alınarak davacının hükümlülükte geçireceği sürede herhangi bir aktif çalışmasının söz konusu olmamasına rağmen günlük işlerini yürütmek için sağlanan fazla efor ve ayrıca ceza evlerindeki hükümlülerin topluma kazandırılması adına yapılan mesleki faaliyetler de değerlendirilerek ceza evinde geçireceği sürede de efor tazminatı verilmesi gerektiği dikkate alındığında; ceza evinde bulunduğu süreçte gelir elde etmeyeceği ve buna bağlı olarak toplam tazminattan bu sürenin düşülmesi ile bu süre boyunca tazminat verilmemesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin “Genel Şartlar” ibarelerini iptal etmesi sonucu zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanununun hükümlerinin, bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda ise Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinin usul ve esasları çerçevesinde belirlenecektir. Bu kanunlarda açıkça düzenlenmiş hususlarda genel şartlar ile kanunun kapsamını daraltan yada genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.

HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 6.911,13 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.729,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 5.182,13 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.05/04/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.