Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/576 E. 2022/697 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/576 – 2022/697
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/576
KARAR NO : 2022/697

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…

DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av…
DAVALILAR : 2- …
3-…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 28/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/04/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında siyah renkli … marka tescilsiz ve plakasız motosiklet sürücüsü … …’ın müvekkile çarpması neticesinde müvekkilin yaralandığını, kazaya karışan motosikletin tescilsiz ve plakasız olması sebebiyle davalılardan … Hesabı tarafından teminat altına alınan risk gerçekleştiğini, müvekkil için 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılar … … ve … ‘ten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat yönünden dava değerini 100,00 TL olan dava değerini 252.381,00 TL arttırarak toplam 252.481,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun davacı tarafa ödemede bulunarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, 17.08.2017 tarihinde davacıya 57.519,00 TL ödendiğini, kazaya karışan aracın cinsinin tespiti gerektiğini, trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan araçlardan olup olmadığının tespiti gerektiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu manevi tazminat bedelini ödeyecek durumunun olmadığını, asgari ücret ile çalışan bir birey olduğunu, açılan tazminat bedelini kabul etmediğini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafından davalı … …-… hakkında açılan davanın reddine, davacı tarafından davalılar … Hesabı ve … … hakkında açılan maddi tazminat talebinin kabulü ile, 252.481,00 TL maddi tazminatın … Hesabı yönünden 28/07/2017 tarihinden davalı … … yönünden kaza tarihi olan 16/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafından açılan manevi tazminat talebinin Kısmen Kabulü İle, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı … …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … Hesabı vekili istinaf dilekçesinde; yargılamaya konu trafik kazasına sebebiyet veren aracın tescilsiz olduğunu, bu nedenle tescilsiz aracın sebebiyet verdiği kazadan müvekkili … Hesabı’nın sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren taşıtın cinsinin tespiti, silindir hacminin 50 cc’den fazla olup olmadığı ve iş bu aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafın başvuru şartının yerine getirilmediğini, hükme esas alınan maluliyet oranları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, davacının maluliyetinin artması söz konusu ise bunun süregelen tedaviler ile ispatlanması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, ayrıca mahkemece faiz tarihinin hatalı hesaplandığını belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili süresi içerisinde verdiği ikinci istinaf dilekçesi ile; manevi tazminat yönünden yargılama giderinden müvekkili kurumun sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar davalı … Hesabı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin kazaya karışan aracın tescilsiz olduğu bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığı yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar yargılamaya konu trafik kazasına sebebiyet veren aracın tescilsiz olduğunu, bu nedenle tescilsiz aracın sebebiyet verdiği kazada müvekkili … Hesabı’nın sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de,
… Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesine göre trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına alınmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için … Hesabına başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde de silindir hacmi 50 cc küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km’den az olan bisiklet olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 103. maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür. Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı kanun gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan, yada sigortası olupta sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için … hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı … Hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda dosya içerisinde mevcut kazaya neden olan plakasız ve tescilsiz vasıtaya ilişkin fatura incelendiğinde aracın silindir hacminin 50 cc’nin üzerinde 98 cc olduğu, tescil ve ZMMS yaptırma zorunluluğu bulunduğu, ancak aracın tescilinin yapılmamış olmasının davalı … Hesabının sorumluluğunu kaldırmayacağı anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin aracın cinsinin belirlenmediği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili kazaya sebebiyet veren taşıtın cinsinin tespiti, silindir hacminin 50 cc’den fazla olup olmadığı ve iş bu aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, yine dosya içerisinde kazaya sebebiyet veren araca ait 02/02/2015 tarihli fatura incelendiğinde kazaya sebebiyet veren aracın silindir haczinin 50 cc’nin üzerinde 98 cc olduğu, ZMMS yaptırma zorunluluğu olan araçlardan olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin davadan önce başvuru şartının yerine getirilmediği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacı tarafın başvuru şartının yerine getirilmediğini ileri sürmüş ise de, davacı tarafından dava açılmadan önce davalı … Hesabı’na usulünce gerekli tüm belgelerle başvuru yapıldığı, … Hesabı tarafından ise kısmi ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Yapılan ödeme, davacı tarafından yetersiz görülmekle KTK 111 maddesi kapsamında eldeki bu dava açılmıştır. Davacının dava tarihinden önce davalı … Hesabına usulüne uygun bir başvurusunun bulunmasına rağmen davalı tarafından davacının tüm zararının karşılanmamış olması nedeni ile eldeki davanın açıldığı, ek tazminat için davalı … Hesabına başvuru zorunluluğu bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yönündeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin maluliyete yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar hükme esas alınan maluliyet oranları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu ileri sürmüş ise de,
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Eldeki dosyaya baktığımızda hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 27/09/2019 günlü raporun davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları incelenmiş ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine uygun şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davalı vekiline 25/11/2019 gününde usulünce tebliğ edildiği, davalı vekilinin rapora itiraz başlıklı 21/11/2019 günlü itiraz dilekçesinde ise maluliyet raporuna yönelik olarak hiç bir itirazını ileri sürmediği, dilekçe içeriğinde davalı vekilinin sadece geçici iş göremezlik zararının sağlık gideri teminatı kapsamında kaldığını ve SGK’nın sorumluluğunda olduğundan bahisle bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde beyanda bulunduğu, bu kapsamda davalı tarafından süresi içerisinde itiraz edilmemekle kesinleşen raporlara karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili ayrıca davacının maluliyetinin artması söz konusu ise bunun süregelen tedaviler ile ispatlanması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini beyan etmiş ise de, davacı tarafından kaza sonrasında gelişen bir durum nedeni ile maluliyetinin artmış olduğuna yönelik bir iddia bulunmamaktadır, davalının ilk derece mahkemesinde alınan maluliyet raporuna karşı bir itirazının da bulunmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacı tarafından bakiye tazminat için müvekkili şirketi başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle faiz tarihinin dava tarihi olması gerektiğini ileri sürmüş ise de,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14. maddesi gereğince ihdas edilen … Hesabı Yönetmeliğinin 15.maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte … Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt bu tarihte gerçekleşmektedir. Davacı vekili tarafından davalıya 30/06/2017 tarihinde başvuruda bulunduğu dikkate alındığında, faiz başlangıç tarihinin 30/06/2017 tarihi olduğu, mahkemece bu tarihten sonrası olan kısmi ödeme tarihi olan 17/08/2017 tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi gerekirken 28/07/2017 tarihinde faize hükmedilmesinin davalının lehine olduğu, bu yönde davacı istinafı bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1836 Esas ve 2020/4711 sayılı ilamı)
Davalı vekilinin manevi tazminat yönünden yargılama giderinden müvekkili kurumun sorumlu tutulmasının hatalı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu ek istinaf dilekçesi ile manevi tazminat yönünden yargılama giderinden müvekkili kurumun sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu belirtmiş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda ilk derece mahkemesince verilen hüküm incelendiğinde, mahkemece maddi ve manevi tazminatlar yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti, harç ve yargılama giderine hükmolunduğu ve hükmolunan manevi tazminat yönünden kurulan harç, vekalet ücreti ve yargılama giderinden sadece davalı … …’ın sorumlu tutulduğu, davalı … Hesabı aleyhine manevi tazminat yönünden bir hüküm kurulmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Hesabı’ndan alınması gereken 17.246,97 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 4.311,74 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 12.935,23 TL harcın davalı … Hesabından tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … Hesabı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY İLGİLİ HUKUK DARİESİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.28/03/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır