Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/574 E. 2022/846 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/574 – 2022/846
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/574
KARAR NO : 2022/846

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…

DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 18.04.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/05/2016 günü müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını belirterek 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 05.09.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini kalıcı iş göremezlik talebi yönünden 31.169,02 TL’ye ve geçici iş göremezlik talebi yönünden ise 4.709,84 TL’ye olmak üzere toplamda 35.878,86 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi talebinde bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; sürekli iş göremezlikten doğan 1.369,70 TL maddi tazminatın 28/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezlik sebebine dayanan maddi tazminat talebi ile sürekli iş göremezlik sebebine dayanan fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; dosya arasındaki mevcut İstanbul ATK maluliyet raporları arasındaki fahiş fark sebebiyle oluşan çelişkilerin giderilmeden karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun Anayasa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17.07.2020 tarihli 2019/46 E. 2020/40 K. Sayılı iptal kararı ve devamındaki değişiklikler uyarınca oluşan yönetmeliğe göre hazırlanmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte 20.04.2020 tarihli bilirkişi ek raporuna göre müvekkilinin 3.867,16 TL olarak hesaplanan kalıcı iş göremezlik tazminatından mahkemece %20 hatır taşıması indirimi yapılarak 1.369,70 TL tazminata hükmedilmiş ise de, mahkemece hesap hatası yapıldığını, %20 indirim sonrası tazminatın 3.093,72 TL olması gerekirken 1.369,70 TL olarak hesaplandığı kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu ayrıca Anayasa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihinde resmi gazetede yayımlanan iptal kararı ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği geçici iş göremezlik taleplerininde kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece verilen red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 04.07.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 22.05.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin %7 olarak tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı oluşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin usulüne uygun şekilde tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekiline hükme esas alınan 05.05.2020 havale tarihli hesap raporu usulüne uygun şekilde 26.05.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından rapora karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davacı vekili yönünden süresinde hesap raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin geçici işgöremezlik tazminatına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Anayasa Mahkemesi 17/07/2020 tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden, yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı Sigorta Şirketinin sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bedel arttırım dilekçesi sunduğu dikkate alınarak, davacının 4 ay boyunca geçici işgörmezlikten kaynaklı olarak, 4.709,84 TL’den %20 oranında hatır taşıması indirimi yapıldıktan sonra 3.767,87 TL geçici iş görmezlikten kaynaklı tazminat alacağının bulunduğu anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunmuştur.
Davacı vekilinin hatır taşıması indirimine yönelik yönelik yapmış oldukları istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davacının geliri ve kazadaki kusuru neticesinde belirlenen zararından, %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılırken öncelikli olarak davacının gerçek zararı belirlenmeli, bu zarardan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmalı ve son olarak davadan önce işin eda (ifa) kısmına ilişkin yapılan ödeme güncellenerek ve mahsup edilmek sureti ile davacının sonuç zararının bulunması gerekmektedir.
Bu yönteme göre davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak gerçek zararının dosya arasında bulunan aktüer hesap bilirkişisinin raporuna göre kalıcı maluliyete bağlı olarak 12.487,36 TL olduğu anlaşılmaktadır. Bu zarardan hatır taşıması nedeni ile %20 oranında indirim yapıldığından davacının zararının 9.989,88 TL olduğu görülmektedir. Nihayetinde davacının bu zararından davalı … Sigarta A.Ş. tarafından dava açılmadan evvel yapmış olduğu 6.753,00 TL ödemenin güncelenmiş miktarı olan 8.620,20 TL’nin 9.989,88 TL’den indirilmesi neticesinde davacının davalılardan talep edebileceği sonuç gerçek sürekli işgörmezlik zararının 1.369,70 TL olduğu anlaşılmakla, bu yönüyle davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Söz konusu geçici işgörmezlik tazminatı yönünden yanılgı bir değerlendirme yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmakla davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun duruşma yapılmadan bu yönüyle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABUL kısmen REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas, … sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın Kısmen KABUL, kısmen REDDİ ile;
-Sürekli iş göremezlikten doğan 1.369,70 TL maddi tazminatın 28/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
-Geçici iş göremezlikten doğan 3.767,87 TL maddi tazminatın 28/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Harç yönünden:
3-Harçlar Kanunu uyarınca davalıdan alınması gereken 350,94 TL karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 153,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 197,54 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Yargılama giderleri yönünden:
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç ile 31,40 TL başvurma harcı ve 122,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 184,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücretleri ile tebligat gideri toplamı olmak üzere 2.697,75 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 386,04 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacının üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
Vekalet ücreti yönünden:
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükle bulunan A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükle bulunan A.A.Ü.T.’ye göre davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf giderleri açısından;
9-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davacı avansından dosyanın istinafa gönderim ücreti ve tebligat ücretleri için sarf edilen 59,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile karar verildi. 18.04.2022

Başkan Üye Üye Katip
(Muhalif üye)

MUHALEFET ŞERHİ
Dairemiz kararının davacının zararının belirlenmesinde hatır taşıması indiriminin hangi sıra ile yapılacağına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararına katılmamaktayım. Kararın bu kısmı dışındaki sair yönler bakımından ise dairemizin çoğunluğu ile aynı görüşteyim.
Dairemizin çoğunluğu tarafından davacının zararının belirlenmesinde aktüer hesap bilirkişisinin raporuna göre davacının kalıcı maluliyete bağlı olarak 12.487,36 TL zararı olduğu belirlendikten sonra bu zarardan önce hatır taşıması nedeni ile indirim yapılmış sonradan sigortanın ödemesi güncellenmek sureti ile davacının sonuç zararı belirlenmiştir.
Halbuki hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halin 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu’nun 44.) düzenlenmiştir. ” Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. ” Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir
Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan takdiri indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır.
Bu durumda mahkemece, davacı için hesaplanan tazminat miktarından öncelikle davalı tarafından yapılan ödeme tutarının mahsup edilmesi, daha sonra belirlenen bedeller üzerinden %20 oranında hatır taşıması / müterafik kusur indirimi yapılması suretiyle sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/4153 E – 2020/4510 K; 2019/4295 E – 2020/4509, 2019/934 E – 2020/6205 karar ve 2019/2279 esas 2021/1262 karar sayılı kararı vb kararları)
Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından müterafik kusur/ hatır taşıması indiriminin kazanın oluşumuna etki eden kusur indirimi gibi kabul edilerek bu indirimin ödeme tarihinde belirlenen zarardan indirilmesi bu şekilde tüm indirimler yapıldıktan sonra mahsup niteliğinde olan ödemenin zararda düşülmesi gerektiği şeklinde karar verilmektedir.
Ne var ki yukarıda açıklandığı gibi ve Yargıtay 17 Hukuk Dairesi ve 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları ile de kabul edildiği üzere müterafik kusur/ hatır taşıması indirimi olarak kabul edilen indirim takdiri bir indirim sebebidir. Bu indirimin uygulanıp uygulanmayacağı uygulanacak ise hangi oranda uygulanacağı Hakimin takdirinde olan bir husustur. Bunun içinde tüm hesaplamaların tamamlanması ve davacının alabileceği tazminat miktarının sonuç olarak net bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Bu şekilde sonuç tazminat miktarı belirlenmeden arada takdiri indirim sebebi uygulanmak sureti ile zarar hesabı yapılması doğru değildir. Bilindiği üzere müterafik kusur / hatır taşıması indirimi yapılması halinde red olunan kısım için karşı taraf lehine vekalet ücret takdir edilmemektedir. Bu husus dahi irdelendiğinde müterafik kusur / hatır taşıması indiriminin en son yapılması en sona uygulanmasının gerekliliği ortaya koymaktadır. Zira genel uygulamaya göre davacı yan hesap bilirkişi raporu ile uğramış olduğu zararı görmekte ve bu rapora göre dava değerini ıslah etmekte bedelini arttırmaktadır. Davacı yan yada davalı yan karar verecek olan hakim tarafından takdiri indirim sebebinin uygulanıp uygulanmayacağını bilebilecek durumda değildir. Zira bu indirim adı üstünde takdiri indirim sebebidir. Şu an için Yargıtay 17 Hukuk Dairesi ve 4. Hukuk Dairesi tarafından tüm yargı teşkilatında uygulama birliğinin olması açısında %20 oranında bir indirim oranı belirlenmiştir ancak bu durum dahi mutlak olmayıp zamanla gelişen durumlara göre Yargıtay ilgili dairesi tarafından bu oran azaltılabileceği gibi artırılma imkanı da vardır. Bu nedenle bu şekilde bir indirim yapılıp yapılmayacağı hususu ancak tüm yargılama sonlandıktan ve davacını gerçek zararı belirlendikten sonra tartışılmalıdır.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda dosya arasında bulunan aktüer hesap bilirkişisinin raporuna göre davacının kalıcı maluliyete bağlı olarak 12.487,36 TL olduğu anlaşılmaktadır. Bu zarardan davalı … Sigarta A.Ş. tarafından dava açılmadan evvel yapmış olduğu 6.753,00 TL ödemenin güncelenmiş miktarı olan 8.620,20 TL’nin indirilmesi neticesinde davacının bakiye zararının 3.867,16 TL olduğu bu zarardan da hatır taşıması nedeni ile %20 oranında indirim yapıldığında ise davacının sonuç gerçek zararının 3.093,73TL olduğunun kabulü gerekmektedir. Buna göre davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davacının kalıcı iş görmezlik zararı olarak 3.093,73TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun bu yöndeki görüşüne iştirak etmemekteyim.

Kürşat KÖYLÜ
Hakim 42372
(Muhalif Üye)

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.