Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/564 E. 2022/1027 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/564 – 2022/1027
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/564
KARAR NO : 2022/1027

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI :…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1-…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2-…
VEKİLİ :Av…
İHBAR OLUNAN : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/03/2018 günü davalı sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken … plaka sayılı araca binmek isteyen müvekkiline ve park halinde bulunan … plaka sayılı aracın sol ön kapı ve çamurluk kısımlarına çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek 100,00 TL geçici iş göremezlik, 3.200,00 TL daimi maluliyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı … …’dan kaza tarihi olan 28/03/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sig.A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde davacının da kusurunun olduğu kanaatinde olduklarını, zira davacının park edilmesi yasak yere park ettiği için müvekkilinin aracının davacının aracına ve davacıya çarptığını, manevi tazminat davasında ise yerleşik yargıtay uygulamaları dikkate alınarak taraflardan birisini fakirliğe düşürecek diğerini zenginleştirecek şekilde manevi tazminata hükmedilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının, davalılara yönelik maddi tazminat talebi konusuz kaldığından maddi tazminat davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabul ve kısmen reddine, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … …’dan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Davalı … … asli ve tam kusurlu olarak tespit edildiğini, davacının söz konusu kaza dolayısıyla ağır derecede yaralanmış olduğunu, tedavi altına alındığını, müvekkilin Adli Tıp Kurumu’nda almış olduğu raporda vücuttaki kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını Ağır (5) derecede etkileyecek nitelikte olduğunu, söz konusu kaza sebebiyle büyük maddi kayıplar yaşadığını, yurt dışında yüksek ücretler karşılığı çalıştığını, iş hayatının kaza tarihinden itibaren sonlandığını, maddi ve manevi olarak ağır bir tedavi süreci geçirdiğini, tedavisinin halen devam ettiğini, yürümesinin dahi düzelemediğini, kazadan 2,5 yıl geçmesine rağmen eski sağlığına kavuşamadığını, tüm bu yaşanılanlara rağmen hükmolunan 20.000,00 TL manevi tazminatın yeterli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; Mahkemece müvekkilini zorlayacak fakirleştirecek, davacıyı ise zenginleştirecek ölçüde manevi tazminata hükmedildiğini, kazanın meydana gelmesinde davacının da kusuru olduğunu, zira davacı park edilmesi yasak yere park ettiği için müvekkilin aracının davacının aracına ve davacıya çarptığını, ancak mahkemece yeterli olmayan bilirkişi raporuna itibar ederek adli tıp kurumundan rapor alınmadığı için bu durumun kanıtlanmadığını, manevi tazminat davasında taraflardan birisine fakirliğe düşürecek diğerini zenginleştirecek şekilde manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiğini, müvekkili ev hanımı olduğunu, eşi SGK’dan emekli maaşı aldığını, eşinin halen gırtlak kanseri tedavisi gördüğünü, müvekkili fakirleştirecek ölçüde takdir edilen manevi tazminat miktarının düşürülerek yeniden karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı maddi-manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı vekili ile davalı … … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin kusur durumuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Kaza tespit tutanağında dava konusu kazanın oluşumunda davacı yayanın kusursuz, … plakalı araç sürücüsü davalı … …’nın kavşak sistemi içerisinde ani ve kontrolsüz manevra yaptığı gerekçesiyle kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Soruşturma aşamasında alınan 06.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda yine kazanın meydana gelmesinde davacı yayanın kusursuz olduğu, davalı sürücünün ise dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı davrandığından kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yerel Mahkemece alınan 20.08.2019 tarihli kusur raporunda … plakalı araç sürücüsünün KTK’nun 67-A maddesinde belirtilen “Sürücülerin, park yapmış taşıtlar arasından çıkarken, duraklarken veya park yaparken taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola sönerken, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek ve bunların hareketlerini zorlaştıracak şekilde davranmaları yasaktır.” kuralını ihlal ettiğinden asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yayanın ise kurallara uygun bir şekilde taşıt yolunun sağında park halinde bulunan … plakalı aracına binmeye çalıştığı sırada kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Olayın oluşu, kaza tespit tutanağı ile savcılık aşamasında ve yerel mahkemece alınan kusur raporlarının birbiri ile uyumlu olduğu dikkate alınarak davalı … …’nın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Taraf vekillerinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda; 28.03.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … …’nın sevk idaresindeki … plakalı aracın, davacının aracına binmek üzere yaya olduğu sırada davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 25.11.2019 tarihli maluliyet raporuna göre davacının kalıcı maluliyetinin %15 oranında olduğu, 9 aylık iyileşme süresinin olduğu, davacıda tibia parçalı kırığı oluştuğu, ameliyat olduğu, kaza tespit tutanağı, soruşturma aşamasında ve yerel mahkemece alınan alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu anlaşılmıştır. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaralanmasının niteliği, iyileşme süresi, yaşları, yaşadıkları korku, kaza tarihi itibariyle paranın satın alma gücü, olay tarihi birlikte değerlendirildiğinde davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının takdire göre usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ve davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin ve davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalı … …’dan alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 355,15 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 1.011,05‬ TL harcın davalı … …’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4- Davacı ve davalı … … tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.17/05/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.