Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/548 E. 2022/509 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/548
KARAR NO : 2022/509

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av.
Av. … –
Av.
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 07/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/03/2022

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/2020 tarih, 2018/… esas, 2020/… karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.04.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı şirkete KYZMS poliçesi ile sigortalı … sayılı aracın davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu davacının ağır şekilde yaralanarak tüm vücut fonksiyonlarını %9 oranında kaybettiğinin sabit olduğunu ancak çok büyük rahatsızlıkları bulunduğunu, uzun süre tedavi olduğunu kalıcı sakatlığı bulunduğunu, kazadan önce kebapçıda usta olması nedeniyle sürekli ayakta durmak zorunda olduğunu ancak işlerinin olumsuz etkilendiğini kaza neticesinde geçici ve sürekli iş göremezlik zararının oluştuğunu, ayrıca bakıcı gideri zararı oluştuğunu kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, meydana gelen zarardan davalının sorumluluğunun bulunduğunu bu nedenle davalıya yapılan müracaata rağmen cevap verilmediğini beyan ederek, çalışma gücü kaybı için 3.000,00 TL, bakıcı gideri zararı için 1.000,00 TL ve tedavi gideri olarak 500,00 TL olmak üzere toplamda 4.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 06.07.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 33.662,33 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yeni poliçe genel şartlarına göre müracaat etmesine rağmen ibrazı zorunlu belgeleri müvekkili sigortaya ibraz etmemesi nedeniyle başvurusunun geçersiz olup dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili nezdinde kaza tarihi itibarıyla trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluğun ancak poliçe limitleri, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve davacının maluliyeti ölçüsünde olabileceğini, davacının motosiklete binerken kask vb koruyucu tertibat kullanmadığının anlaşılması halinde müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, tarafların kusur oranları ile davacının maluliyet oranının ATK tarafından tespiti gerektiğini davacının gelirinin somut verilerle ispatlanması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararının sağlık gideri olduğundan SGK tarafından karşılandığını bu bakımdan sigorta poliçe teminat kapsamında olmadığını, SGK tarafından davacıya yapılan ödeme var ise tazminattan mahsubu gerektiğini, tazminatın yeni poliçe genel şartları ile belirlenen usul ve yöntemlere göre hesaplanması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; tedavi giderlerine yönelik talebin feragat nedeniyle reddine, bakıcı gideri, geçici ve kalıcı maluliyet ilişkin davanın ıslah talebi doğrultusunda kabulü ile, 33.162,33 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 23.06.2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği ve karardan sonra temerrüt faizinin başlangıç tarihine ilişkin hata yapıldığının fark edildiği ve temerrüt faizine ilişkin hükümdeki faiz başlangıç tarihi 23.06.2016’nın, 23.06.2018 olarak düzeltilmesine ilişkin tashih şerhi kurulduğu görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili sigorta şirketine başvuru sırasında sunulması gereken evrakları sunmadığını, öncelikle davanın bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa girilmesi halinde ise faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğinde belirtilen esaslara uygun rapor alınmaması yönünden rapora itiraz ettiklerini, poliçe teminatı ve geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi yönünden, davacı için bakım ve iyileşme (iş göremezlik) süresi öngörülse dahi bu döneme ilişkin taleplerden müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, dava dilekçesinde, davacının maluliyet oranının %9 olduğunun davacı tarafça açıkça kabul edildiğinden davacının %21 oranında maluliyeti olduğu kabulüyle tazminat hesaplamasının yapılamayacağını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; yapılması gerekenin dava dilekçesinde belirtilen en fazla %9 maluliyet oranı üzerinden tazminat hesaplaması yapmak olduğunu, bakıcı gideri tazminatına hükmedilmesine itiraz ettiklerini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Anayasanın 141. maddesi gereğince kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiği halde, mevcut yerel mahkeme kararının bu şekilde yazılmadığını ve usulüne uygun olmadığını beyan ederek, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda yeniden karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.

Davalı … vekilinin davalı … şirketine usulüne uygun başvuru ve faiz başlangıç tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
2918 Sayılı Yasanın 97 ve 99. md.leri gereği dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 09/01/2018 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalı … şirketinden 12.01.2018 tarihinde, hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurudan 8. iş günü sonra (25.01.2018 tarihinde) davalı … şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü gerektiği ve fakat ilk derece mahkemesince 23.06.2018 tarihinden itibaren temerrüte düştüğünün kabulü şekilde karar verilmiş olması, istinaf eden davalının lehine olduğu dikkate alınarak davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … vekilinin hükme esas alınan kalıcı maluliyet oranına ve raporuna yönelik yapmış oldukları istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça ve tereddüte yer vermeyecek biçimde, yargılama neticesinde belirlenecek maluliyet oranına göre tazminatın hesaplanması talep ettiği anlaşılmıştır.
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 19.07.2019 tarihli M.K.Ü. Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 12.04.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin %21,56 olarak tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı olaşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin usulüne uygun şekilde tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … geçici işgöremizlik tazminatına tazminatına yönelik yapmış oldukları istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Anayasa Mahkemesi 17/07/2020 tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden, yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı … Şirketinin sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla, davanın geçici işgöremizlik tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, davacı 12 ay boyunca geçici işgörmezlikten kaynaklı olarak tazminat alacağının bulunduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haksız bulunmuştur.
Davalı … bakıcı gideri tazminatına yönelik yapmış oldukları istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan iyileşme sürecindeki bakıcı giderine ilişkin zarardan sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen bakıcı gideri tazminatının da hüküm altına alınması yerinde görülmekle, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (Yargıtay 17. Hd. 2021/5840 esas ve 2021/8118 karar sayılı ilamı)
Davalı … müterafik kusur indirimine ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun azalması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının tibia kemiği kırığına bağlı olarak %21,56 oranında malul kalacak biçimde yaralandığı, buna göre dosya kapsamından, davacının rahatsızlığının ayak kemiği kısıtlılığına dayandığından davacının yaralanmasının kask takılması zorunlu baş bölgesinden olmayıp bacak bölgesinden kaynaklandığı için müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir durum yoktur. Koruyucu kıyafet kullanmadığını, dizlik takmadığını bu nedenle maluliyet oranının arttığını belirmiş ise de Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.265,32 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 567,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 1.698,32 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 07.03.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.