Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/525 E. 2022/688 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/525
KARAR NO : 2022/688

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
Av…

DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 28/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 30/06/2016 tarihinde elektrikli bisikleti ile seyir halindeyken …’ın sevk ve idaresindeki davalı … şirketine siortalı … plakalı aracın …Cd. … takiple … sokak döndüğü esnada davacının geçiş hakkını ihlal ettiğini, müvekkilinin kaza sonrasında bulunmadığını, müvekkilinin ayağına platin takıldığını, kazanın üzerinden 10 ay geçmesine rağmen davacının olağan yaşamına dönemediğini, davacının başkalarının yardımı ile ihtiyaçlarını gördüğünü, … Sigorta A.Ş’ye 08/11/2016 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, … Sigorta A.ş yasal süre zarfında olumlu bir cevap vermediğini, talep edilen maddi tazminatın davacının iş göremezlik ve sakatlık dolayısıyla meslekte kazanma gücünü kaybetmesi, gelir kaybı maddi zararlarının tazmine yönelik olduğunu, kusur, maluliyet tazminat ve tüm haklarında fazla üst ve sair haklarının saklı kalması kaydı ile 4.000,00 TL maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren ticari faizi olmaması halinde mevduata uygulanan en yüksek faizi olmaması halinde yasal faizi ile birlikte davalılardan kusur durumları sigorta poliçeleri yönetmelik, mevzuat sorumlulukları dahilinde olmak üzere tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinde talep ettikleri alacaklarının bilirkişi raporu doğrultusujnda fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla müddeabihin ıslahı yolu ile 29.263,92 TL daha arttırarak toplam 33.263,92 TL tazminatın iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın oluşumunda müvekkil tarafından sigortalı olan … plaka sayılı aracın kusuru bulunmadığını, tüm kusur davacının sevk ve idaresinde olduğu elektrikli bisiklete ait olduğu, davacının kaza anında elektrikli bisiklette trafikte iken kask takmayarak zararı arttırıcı davranışı nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak davanın açıldığını müvekkilinin temerrüde düşmediğini, bu nedenle faiz talebinin reddi gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kabulü ile, 4.683,56 geçici iş göremezlik ve 28.580,36-TL sürekli iş göremezlik zararı üzerinden toplam 33.263,92-TL ‘nin davalı … şirketi için 15/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan maluliyet raporunda PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, kusur oranlarını kabul etmediklerini, ayrıca davacının kaza esnasında kask ve dizlik takmaması nedeni ile zararın artmasına sebebiyet verdiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili mahkemesince alınan hesap raporunun hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, bilirkişi davacının zararını belirlerken PMF 1931 %10 arttırma ve %10 eksiltme yöntemi kullanılarak hesaplamıştır.
Buna göre mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun her ne kadar zararın belirlenmesi bakımından PMF 1931 yaşam tablosu uygulanmak sureti ile hesaplama yapılmış ise de, bu durum Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararları sonrasında oluşan içtihatlara aykırıdır. Ne var ki, davacının zararının belirlenmesi noktasında TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması halinde, tazminat miktarının PMF yaşam tablosunun kullanılması sureti ile yapılan hesaplamaya göre daha yüksek olacağı tartışmasızdır. Bu noktada davacı tarafın karşı istinafının bulunmaması da dikkate alındığında davalının aleyhine olacak şekilde daha düşük miktarda tazminat miktarının belirlenmesine neden olan PMF yaşam tablosu kullanılmak sureti ile zararın belirlenmesinde istinaf eden tarafın sıfatı dikkate alınarak bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin geçici işgöremezlik tazminatının teminat dışı olduğuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili geçici iş göremezlik tazminatı talebinin teminat dışı olduğunu ileri sürmüş ise de,
Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının tedavi sürecinde uğramış olduğu geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı … şirketi tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır bu yönü ile buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, kusur oranlarını kabul etmediklerini ileri sürmüş ise de,
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Somut olayda Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporunun davalı vekiline 04/10/2018 gününde usulünce tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından süresi içerisinde itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacının kaza esnasında kask ve dizlik takmaması nedeni ile zararın artmasına sebebiyet verdiğini belirtmiş ise de,
Dosya kapsamından davacının sunulan maluliyet ölçüsünü belirtir raporun incelenmesinde, her ne kadar davacının maluliyetinin sol diz kapağı kısmında meydana geldiği anlaşılmış ise de, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmadığı, yine dosya kapsamından davacının maluliyetinin diz kısmında meydana gelmesi nedeni ile davacının kaskının takılmamasının zararın artmasına sebebiyet vermediği, kask takılmaması ile maluliyeti arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından davalının bu yöndeki bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.272,25 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 568,81 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 1.703,44 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.28/03/2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır