Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/516 E. 2022/594 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/516
KARAR NO : 2022/594

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…

DAVALI : ….
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 14/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
AZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde sürücü … …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile yolun karşısına geçmekte olan müvekkile çarptığım, kaza neticesinde müvekkilin % 24 oranında malul kaldığını, müvekkilin ev hanımı olduğunu, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesiniv dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından 09.02.2016 tarihinde 37.184,00 TL ödeme yapıldığını, belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; sürücü … …’nın sevk ve idaresindeki aracın hızının fazla olması, ayrıca müvekkilinin karşıdan karşıya geçmesi hususunda sürücü … …’nın gerekli dikkat ve özeni göstermemiş olmasının kazanın gerçekleşmesinde asıl etken olduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin asli kusurlu olarak gösterilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece alınan maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, söz konusu çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunu kabul etmediklerini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası neticesinde meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacı vekili her ne kadar meydana gelen kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de,
Dosya arasında mevcut kazanın hemen akabinde düzenlenen kaza tespit tutanağında dosyamız davacısının karşıdan karşıya geçerken geçiş önceliği kuralını ihlal ettiği gerekçesi ile asli kusurlu, sigortalı araç sürücüsü dava dışı … …’nın ise aracının hızını ayarlayamaması nedeni ile tali kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan kusur raporu incelendiğinde, dosyamız davacısının karşıdan karşıya geçerken ilk geçiş hakkını araçlara vermesi gerekirken bırakmadan geçmeye çalıştığı, kendi can güvenliğini tehlikeye atarak dikkatsiz davrandığı, bu nedenle asli kusurlu olduğu, dava dışı sürücü … …’nın ise yönetimindeki otomobil ile olay mahalle yere kontrollü bir şekilde yaklaşmayıp, birinci şeridi geçip ikinci şeridi bitirmek üzere olan yayaya karşı zamanında fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığından tali kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Buna göre mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun kazanın hemen akabinde düzenlenen kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, davacının kazanın meydana gelmesinde geçiş önceliği kuralına riayet etmemesi nedeni ile asli kusurlu olduğu, mahkemece aldırılan raporun dosya kapsamına ve olayın oluş ve özelliklerine uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin davacının kusurunun bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili istinaf dilekçesinde maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunu kabul etmediklerini ileri sürmüştür.
Eldeki dosyaya baktığımızda hükme esas alınan maluliyet raporunun davacıya tebliğ edildiğine dair tebliğ evrakı bulunmadığı, Mahkemece 10/10/2018 günlü celsede davacı vekiline raporundan bir suret verildiği, davacı vekilinin söz konusu celsede maluliyet raporunu kabul etmediklerini, ayrıca rapora itiraz dilekçelerini sunacaklarını bildirdiği görülmüştür. Ancak dosya içerisinde yapılan incelemede davacı tarafından maluliyet raporuna yönelik sunulan bir itiraz dilekçesi bulunmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki davacı vekili duruşmada açık bir şekilde gelen maluliyet raporunu kabul etmediklerini beyan etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda davacının maluliyetinin %15 olduğu kabul edilmiş ise de söz konusu rapor 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmiştir
Yargıtay 17. Ve 4. Hukuk Daireleri yerleşik içtihatlarında 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerektiği belirtilmektedir.
Ancak anılan Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği tanımlar başlıklı 4. Maddesinde maluliyetin tanımı “Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali,” şeklinde açıklanmıştır.
Aynı yönetmeliğin üçüncü bölümünde ise malul sayılmaya ilişkin usul ve esaslar belirtilerek maluliyet halinin ne şekilde belirleneceği düzenlenmiştir. Belirtilen yönetmelik hükümlerine göre yapılan maluliyetin tanımı ve maluliyetin belirlenmesine ilişkin esaslara dair hükümler dikkate alındığında anılan yönetmeliğe göre kişideki maluliyet oranının %60 ve daha fazla olması halinde maluliyet oranının tespitinin yapılabileceği , maluliyet oranının daha düşük olması halinde ise bu yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranının belirlenemeyeceği açıktır. Kaldı ki Adli Tıp Kurumu ihtisas daireleri tarafından verilen bir kısım raporlar da da aynı gerekçe ile kişideki maluliyet oranının %60 oranında daha az olması nedeni ile bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenemeyeceği şeklinde görüş belirtilmiştir.
Öte yandan maluliyet tespit işlemleri yönetmeliğinin 23. Maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış olup bu tarihte yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ise yürürlükten kaldırılmamıştır.
Anılan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında yönetmeliğin 18. Maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup bu tarihe kadar bu yönetmelik hükümleri yürürlüktedir.
İlk derece mahkemeleri tarafından Adli Tıp Kurumuna yazılan bir kısım müzekkerlerde ATK ihtisas dairesi maluliyet raporu için sevk edilen kişinin maluliyetinin %60 üzerinde olmaması nedeni Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre ile maluliyet durumunun tespit edilemeyeceği belirtilerek 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmektedir. Halbuki maluliyetin tespiti bakımından Yargıtay 4. Ve 17. Hukuk Daireleri tarafından da kullanılması gerektiği belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmak sureti ile yürürlüğe girmiştir.
Şu durumda 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre ATK tarafından maluliyet oranının belirlenemeyecek olması durumunda 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmak sureti ile yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle; Yargıtay 17. Ve 4. Hukuk Dairelerinin yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre
a)11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu,
b)11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu
c) 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ( ATK tarafından bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi olasılığının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması )
d) 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu
e) 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda Davacı vekili hükme esas alınan maluliyet raporunu kabul etmediklerini, beyan etmiş aynı itirazlarını ilk derece mahkemesinde de ileri sürmüştür ilk derece mahkemesince hükme esas alınan İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 03/10/2018 tarihli maluliyet raporunun,11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiği, bu itibarla davacının maluliyetine ilişkin hazırlanan raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlanmamıştır. Buna göre mahkemesince hatalı yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan ATK raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmuş olması hatalı olmuştur.
Bu yönü ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davacının geçirmiş olduğu kaza tarihi itibari ile öncelikle kaza tarihinde yürürlükte bulunan 03/08/2013 günlü resmi gazetede yayınlanan Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun hazırlanmasının istenilmesi, ATK tarafından söz konusu yönetmelik hükümlerine göre rapor hazırlanması olanağının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise bu durumda yine kaza tarihi itibari yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde düzenlenecek maluliyet raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi amacı ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan eldeki dosyaya baktığımızda davacı vekilinin dava dilekçesi incelendiğinde 500,00 TL tazminat talep ettiği görülmektedir. Öncelikle HMK 31.maddesi kapsamında davacı vekiline talep etmiş olduğu tazminatın neden talep edildiği hususunun (geçici iş göremezlik tazminatı, kalıcı iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri, tedavi gideri vs.) açıklatılması gerekmektedir. Bu husus yerine getirilmeksizin işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır.
Bu nedenle davacı tarafından talep edilen 500,00 TL maddi tazminatın hangi nedenle istendiği (geçici iş göremezlik tazminatı, kalıcı iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri, tedavi gideri vs.) açıklandıktan sonra şayet davacının bakıcı gideri tazminatı talep etmesi durumunda ise ATK ilgili ihtisas dairesinden rapor alınarak dosyamız davacısının 17/04/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasından kaynaklı olarak kaza sonrasında ve halen sürekli bir bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı, bakıcı ihtiyacı varsa söz konusu ihtiyacın sürekli olup olmadığı, süreli ise ne kadar süre ile bakıcı ihtiyacının bulunduğu, yine var ise söz konusu bakıcı ihtiyacının tam zamanlı mı yoksa kısa süreli mi olduğu hususunda ayrıntılı rapor alınması gerekmektedir. Davacının bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığının tespiti ve davacının kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun şekilde maluliyet oranı belirlendikten sonra Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ve 4. Hukuk Dairesince verilen yeni tarihli içtihatlara uygun şekilde davacının maddi zararınını tespitinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve hesaplama yöntemi olarak ise prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle hesap uzmanı bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde eksik inceleme ile karar verildiğinden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uygun şekilde maluliyet raporu alınması, davacının talebi açıklatılarak yaralanması sebebiyle başkasının bakıma muhtaç olup olmadığı, bakıma muhtaç olması halinde bakıcı ihtiyacının süresi bakımından rapor alınmalı ve bu şekilde bakıma ihtiyaç olduğu tespit edilirse süre belirlendikten sonra hesap uzmanı bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde bu aşamada inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken önemli delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.14/03/2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır