Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/513 E. 2022/948 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/513
KARAR NO : 2022/948

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 26/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.03.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının sevk idaresindeki … plaka sayılı araç ile davalıya KYZMMS poliçesi ile sigortalı olup davalı …’in sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması sonucunda davacının yaralanarak sürekli maluliyetinin oluştuğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının kusursuz, davalı sürücünün kusurlu olduğunu, meydana gelen zarardan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı şirkete müracaat etmelerine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, kaza tarihinde davacının 17 yaşında olduğunu, yaklaşık 15 gün yatalak kaldığını, 1 ay okuldaki eğitiminden geri kaldığını, beden eğitimi ve spor yüksekokuluna hazırlandığını ancak maluliyeti nedeniyle istediği bölüme giremeyeceğini ve sene kaybı olacağını, manevi olarak da acı ve elem duyduğunu ileri sürerek ve FİHS tutularak belirsiz olan geçici ve sürekli iş göremezlik zararının tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, 20.000,00 TL manevi tazminatın ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davadan önce sigortaya başvuru şartını yerine getirmediğini, tazminatın poliçe genel şartlarında belirlenen usul ve esaslara göre hesaplanması gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta limitleri ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olabileceğini, müvekkiline sigortalı sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, geçici iş göremezlik zararının poliçe teminat kapsamında olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararı ile daha önce maluliyet raporlarına yaptıkları itirazları gözönüne alınarak davacının maluliyetinin yanlış yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmiş olduğunu, davacının sürekli maluliyeti olmasına rağmen aksinin kabulü ile davacının maddi tazminat isteğinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar davacı kaza tarihinde 18 yaşından küçük ise de günü birlik işlerde ve bahçe işlerinde çalışarak aile bütçesine katkı sağladığını, bu nedenle davacının geçici iş göremezlik zararına ilişkin hesap bilirkişisi tarafından hesaplanan miktarın harcının yatırılması ve dava değerinin arttırılması için taraflarına süre verilmesi gerekirken davanın bu yönüyle de reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda PMF … hayat tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesini, davacının muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması suretiyle aktüerya raporu alınarak davacının gerçek zararı hüküm altına alınması gerektiğini, düşük miktardaki manevi tazminat takdirinin davacının içindeki ıstırabı dindirmediğini, dava dilekçesinde talep ettikleri miktarda manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, davalı … vekili yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, zira davanın açılmasına davacı müvekkilin neden olmadığını, yine yargılama harç ve masrafları yanlış hesaplandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi-manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın reddine, manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Davacı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 31.07.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 03.03.2018 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının son film ve grafileri ile tedavi evrakları incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı, raporda olaya bağlı maluliyetine mahal olacak derecede araz bırakmadığının tespit edildiği, davacı vekilince rapora itiraz ederken davacıya ait farklı bir heyet raporu, sağlık tedavi evrakı… vb belge sunulmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin soyut beyana dayalı istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin geçici iş görmezlik tazminatına yönelik istinaf başvurusunun incelemesinde;
Sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı belirlenirken, davacının elde ettiği gelir üzerinden, yani bilinen gerçek gelir üzerinden, bu belirlenemiyorsa, genel aktif çalışmaya 18 yaşında başlayacağı kabul edilerek asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak geçici iş görmezlik tazminatının belirlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları ve Dairemizin bu içtihatlar ile uyumlu kararları gereğince yaşı küçük olan herhangi bir yerden geliri bulunmayan çocuklar lehine geçici iş göremezlik tazminatına karar verilemeyeceği belirtilmektedir.
Davacı …’un 13.03.2000 doğumlu olup, kaza tarihi olan 03.03.2018 tarihi itibari ile 17 yıl 11 ay 20 günlük olduğu, yani kazadan 10 gün sonra 18 yaşını dolduracağı anlaşılmaktadır. Davacının geçici iş görmezliği 31.07.2019 tarihli ATK maluliyet raporuna göre kaza tarihinden itibaren 3 ay olarak belirlenmiştir. Bu durumda davacı, geçici iş görmezlik süresinin, 2 ay 20 gün boyunca, 18 yaşında olduğu dikkate alındığında, davacının, 10 gün dışında, 2 ay 20 gün gün boyunca geçici iş görmezlik tazminatına hak kazandığı kabul edilmelidir.
Mahkemece davacının 18 yaşını doldurduğu 2 ay 20 gün gün boyunca geçici iş göremezlik hesabının yapılması ve 10 günlük süre boyunca gelir getirici bir işte çalışıp çalışmadığının tespiti yapılarak şayet bilinen gerçek gelirinin tespiti halinde bunun dahil edilerek hesaplama yapılması, dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden hangi kalemler itibariyle talep miktarı ayrı ayrı açıklanmak suretiyle davacı vekiline açıklama yaptırılması ve davacının geçici iş göremezlik zararına ilişkin hesap bilirkişisi tarafından hesaplanan miktarın harcının yatırılması ve dava değerinin arttırılması için davacı tarafa talepleri doğrultusunda süre verilmesi gerekirken kaza tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu ve bu nedenle geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği gerekçesiyle davacının geçici iş göremezlik talebinin reddine karar verilmiş olması yerinde görülmemekle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davacı vekilinin hükmolunan manevi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi; “Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmünde olup; 03/03/2018 tarihinde, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacı … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucunda davacının yaralandığı, kesinleşen kusur durumuna göre kaza sebebiyle davacının %25 oranında, davalının %75 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza sebebiyle kalıcı maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 3 ay olduğu, mahkemece alınan kusur raporları, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen maluliyet raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla tarafların kusur durumu, davacıda meydana gelen maluliyetin oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu ve bir miktar arttırılması gerektiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Davacı vekilinin sair istinaf sebepleri yönünden kaldırma sebepleri dikkate alınarak inceleme yapılmamıştır.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece geçici iş göremezlik tazminatı talep hakkı bulunması ve yeniden alınacak hesap raporu doğrultusunda dava değerinin arttırılması yönünde davacı vekiline süre verilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında geçici iş göremezlik talebi yönünden davanın reddine karar verildiğinden, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı anlaşılmakla HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf talebinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kısmen kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.26/04/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.