Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/464 E. 2022/881 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/464 – 2022/881
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/464
KARAR NO : 2022/881

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2016/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1- … –
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : 2- GÜVENCE HESABI –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 3- … –
İHBAR OLUNAN : … –

DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.12.2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/05/2011 günü davalı …’in yönetimindeki diğer davalı …’ın işleteni olduğu … plakalı otobüsü ile dava dışı … yönetimindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucu motosikletin arkasında yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kazanın her iki araç sürücüsünün de kusuruyla meydana geldiğini, motosiklette yolcu olarak bulunan davacının kusuru olmadığını, olayla ilgili Mersin 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/… Esas 2014/… Karar sayılı kararı ile sürücü …’in cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, her iki aracın da ZMMS’nın bulunmaması nedeniyle her iki araç sürücüsünün sorumluluğu bakımından da müşterek- müteselsil sorumluluk hükümlerine göre güvence hesabından talepte bulunduklarını, kaza sonucunda davacının geçici ve sürekli iş gücü kaybına uğradığını, bakıcı, refakatçi tedavi giderleri yapmak zorunda kaldığını, genç yaşta ağır derecede özürlü kaldığını, büyük manevi acı ve üzüntü yaşadığından bahisle 100,00 TL geçici işgücü kaybı, 100,00 TL sürekli işgücü kaybı ve 100,00 TL bakıcı ve refakatçi gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın, sürücü ve işletenden olay tarihi 19/05/2011, güvence hesabından 21/03/2013 tarihinden bu olmazsa ilk(kısmi) ödeme tarihi 11/12/2014’ten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın sürücü ve işletenden olay tarihi 19/05/2011’den itibaren işleyecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Ödeme ile ibraname alınması sebebiyle borçtan kurtulunduğunu, ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılması gerektiği, arada fahiş bir fark olmaması durumunda ibranamenin geçerli olması gerektiği, kask ve koruyucu elbise olmaması nedeniyle kusur indirimi ile hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, geçici iş göremezliğin teminat dışında olduğunu, bakıcı giderlerinden de %50 indirim yapılması gerektiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı definde bulunulduğunu, aracın 10/07/2010-2011 tarihleri arasında … isimli şahsa uzun süreli kiralama yapıldığını, işletenin bu kişi olduğu beyan ile davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, maddi ve manevi tazminat davasının davalı … yönünden davalı sıfat yokluğu nedeniyle husumet yönünden reddine, maddi tazminat davasının davalı … ile Güvence Hesabı yönünden kabulüne, 208.557,68 TL maddi tazminatın davalı Güvence Hesabından 11/12/2014 tarihinden itibaren, davalı …’den kaza tarihi olan 19/05/2011 itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının davalı … yönünden kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 19/05/2011 itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; mahkemece güvence hesabının kısmi ödeme yaptığı 11.12.2014 tarihli itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilmiş ve faiz bu tarihten başlatılmış ise de davalıya dava öncesinde 02.03.2013 tarihli dilekçe ve eki belgeler ile usulüne uygun olarak ihbarda bulunulduğunu, ihbar dilekçelerinde 08.03.2013 tarihinde Güvence Hesabı’na tebliğ edildiğini, davalının KTK m. 99 uyarınca 8 işgünü sonu olan 21.03.2013 tarihinde temerrüde düştüğünü, davalı otobüs işleteni …’ın aracı uzun süreli kiraya verdiğini iddia etmiş ise de bu olguyu Yargıtay’ın kabul ettiği şekilde çeşitli ve güçlü belgelerle kanıtlayamamış olduğunu, işbu iddiasının reddi ile sorumluluğuna karar vermek gerektiğini, otobüsün kayden maliki … yönünden davanın husumetten reddedilmesinde trafik kaydında malik görünen davalıya husumet yöneltmekte bir kusurlarının bulunmadığından aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, kabul edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, müvekkilinin maluliyet oranı (% 35,2), araçta yolcu olduğunun kusurunun da bulunmayışı ve genç yaşı dikkate alındığında manevi tazminat taleplerinin tam kabul edilmesi gerektiğini, tazminat hesabının güncel verilere göre yeniden hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin maluliyetinin de düşük kabul edildiğini, Mersin Üniversitesinde yapılan bir takım tetkik ve muayeneler için 615,00 TL masraf yapıldığını makbuzların da 13/03/2020 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulduğunu, bu giderlerin yargılama gideri olarak davalılara yüklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; Huzurdaki dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, Mersin 10. Asliye Ceza Mahkemesi 2011/… E. sayılı dosyasında, dava konusu trafik kazası ile ilgili olarak verilen nihai kararında sigortasız araç sürücüsü sanık …’in kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığından beraatine karar verildiğini, müvekkil kurumun sigortasız araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacağını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının kaza esnasında yolcu veya sürücü olduğu konusunda çelişki bulunduğunu, dava konusu kaza ile ilgili olarak yürütülen Ceza Mahkemesi kararında sürücü olduğunun belirtildiğini, zira, davacı yolcu ise, araçta ekonomik bir karşılığı olmaksızın yolcu olarak bulunduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, bunun yanında, sürücünün sürücü belgesi olmadığını ve ehil olmadığını bilerek araca binmesi ve ayrıca davacının seyahat esnasında kask/koruyucu elbise de kullanmadığından davacıda meydana gelen arazlar da dikkate alındığında tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacıya malullük aylığı bağlandığından hesaplanacak tazminattan tenzili gerektiğini, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları’nın A.6.K maddesi gereğince geçici iş görmezlik taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, ZMSS genel şartları a.2. Maddesinin (D) bendinde tanımlanan zarar kavramı içerisinde geçici bakım gideri düzenlenmediğini, genel şartlar kapsamında müvekkil kurumun geçici iş görmezlik ve geçici bakım tazminatı kapsamında sorumluluğu bulunmadığını, bu yöndeki talebin de reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bakıcı gideri tazminat hesabının brüt ücret üzerinden değerlendirilebilmesi için, fiilen bakıcı tutulduğunun ve SGK priminin yatırıldığının ispat edilmesi gerektiğini, aksi halde davacıya aile içinde bakıldığı kabul edilmeli ve ancak net ücret üzerinden hesap yapılması gerektiğini, dosya kapsamında mevcut kusur raporları arasında çelişkiler söz konusu olduğunu, raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak yargılama aşamasında yapılan kusur incelemesinde, sürücünün %85 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği raporun hükme esas alındığını, ancak hüküm kurulurken bu durumun nazara alınmadığını, müvekkil kurum ancak sigortasız araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olarak zarardan sorumlu tutulabileceğini, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, davacının maluliyetinin erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre ve sağlık bakanlığı tarafından yetkilendirilen hastane tarafından belirlenmesi gerektiğini, davadan önce açılan Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/.. esas sayılı dosyasında dersdestlik nedeniyle davanın reddine, derdest olan Mersin 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/… esas sayılı dosyasında ise davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini bu sebeple de kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından ve davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Davacı vekilinin husumete yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur.
Kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hâkimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Bu durumda, taraflar arasında uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalara göre eldeki dosya incelendiğinde, davaya konu trafik kazasına sebebiyet veren aracın kaza tarihi itibariyle kayıt malikinin dava dışı Hüseyin Boz olduğu, davalı … tarafından 10.07.2010 tarihli araç kiralama sözleşmesinin dosyaya sunulduğu görülmüş ise de; yukarıda belirtilen eksiklikler giderilmeksizin ve işleten sıfatı tespit edilmeksizin davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemekle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
2918 sayılı KTK.nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir.
Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesi gereğince davacının trafik kazası neticesinde yaralanmış olduğu anlaşılmakla olayda ceza zamanaşımı dikkate alınacaktır. Bu durumda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 89 ve 66. maddeleri nazara alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalara göre, kazanın 19/05/2011 tarihinde meydana geldiği, 2918 sayılı sayanın 109/2. maddesi ve 5237 sayılı sayanın 89 ve 66. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 8 yıllık zamanaşımı süresinin 19/05/2019 tarihinde dolacağı, davanın ise 23/05/2016 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle yapılan istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin kesin hüküm itirazına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Daha önce davacı tarafça aynı davalılara yönelik aynı kaza nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle davanın açıldığı, Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.03.2013 tarih 2011/… E 2013/104 K sayılı kararıyla ise işlemden kaldırıldıktan sonra üç ay içinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın 04.05.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

16.01.2015 tarihli dava dilekçesi ile davacı tarafça aynı davalılara yönelik aynı kaza nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle yeniden davanın açıldığı, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.06.2015 tarih 2015/… E 2015/… K sayılı kararıyla ise Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… E 2013/104 K sayılı dosyasının derdest olduğundan bahisle derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verildiği ve bu kararın 02.11.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davanın açılma tarihi olan 23.05.2016 tarihi itibariyle her iki dosyada verilen kararın da kesinleşmiş olduğu, her iki dosyada verilen davanın açılmamış sayılmasına ve derdestlik nedeniyle usulden redde yönelik olduğu, bu haliyle kararların esasa ilişkin olmadıkları, bu yönüyle eldeki davanın görülebilirliği yönünden kesin hüküm oluşturmadıkları anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin kusur ve maluliyet raporuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekiline kusur raporu ve maluliyet raporu usulüne uygun tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından bilirkişi raporlarına karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir….” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/3253 E.-2017/9419 K; 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde ilk derece mahkemesinde kusur ve maluliyet bilirkişi raporlarına itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davacı vekili istinaf başvurusunda mahkemece belirlenen maluliyet durumunun düşük tespit edildiğini ileri sürmüş ise de dosyada alınan ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 06/01/2020 günlü maluliyet raporunun kaza tarihi olan 19/05/2011 tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlendiği, raporun davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile hazırlandığı anlaşılmakla, davacı tarafça daha önce alınan Mersin Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen özürlü sağlık kurulu raporunda belirlenen maluliyetin kaza tarihi itibariyle geçerli yönetmelik hükümleri uygulanmaksızın düzenlendiği anlaşıldığından raporlar arasında çelişkiden bahsedilemeyeceği de dikkate alınarak hükme esas alınan maluliyet raporunda belirlenen maluliyet oranına davacı vekilinin soyut itiraz niteliğindeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin bakıcı gideri tazminatına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davalı Sigorta şirketinin sorumluluğunda olan bakıcı gideri tazminatı yönünden Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunda davacının tedavi döneminde yanında bakıcı bulundurulmasının zorunlu olduğuna ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Davacının dava ve ıslah dilekçesinde talep etmiş olduğu bakıcı giderine hükmedebilmek için davacıdaki maluliyetin niteliği, davacının bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıcıya ihtiyaç olması halinde bakıcı ihtiyacının süresi ve bakıcı gideri konusunda maluliyet raporunun temini ile birlikte bu hususta da rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususta dosya içerisinde bir araştırma ya da maluliyet raporunda bu taleple ilgili bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularına esas olarak yapılan inceleme neticesinde, kaldırma sebepleri dikkate alınarak taraf vekillerinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin değerlendirme yapılmıştır.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanmadan, davacının bakıma ihtiyacı bulunup bulunmadığı yönünde bilirkişi raporu alınmadan, aracın işleteninin tespiti ile uzun süreli kiralamaya konu edilip edilmediği tespit edilmeden eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kısmen kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince ayrı ayrı KISMEN KABULÜ İLE,
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.12.2020 tarih ve 2016/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı ve davalı Güvence Hesabı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı ve davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.19/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.