Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/455 E. 2022/532 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/455 – 2022/532
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/455
KARAR NO : 2022/532

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2017/… Esas, 2020/…Karar

DAVACILAR : 1- … –
2- … –
3- … –
4- … –
5- … –
6- … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : 1- GÜVENCE HESABI –
VEKİLİ : Av. –
DAVALILAR : 2- … –
3- … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 07/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/12/2020 tarih ve 2017/… Esas, 2020/…Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/10/2017 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazasında, davalı … sevk ve idaresinde bulunan ve maliki olduğunu sonradan öğrendikleri …’a ait … plakalı araç ile karşıdan karşıya geçmeye çalışan müteveffa …’a, hız limitlerinin üzerinde seyretmekte olduğu aracı ile çarptığını, davalı tarafa yaptıkları başvuru sonucunda sorumlu olduğu limitten uzak 17.225,00 TL gibi cüzi bir ödeme yapıldığını ve yapılan ödeme sadece murisin eşi … adına yapıldığını, diğer vekil edenler adına herhangi bir ödeme yapılmadığını, ölüm olayı nedeniyle davacıların çok derin acı yaşadığını ve bu acıları hayat boyu devam edeceğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla: şimdilik davacıların her biri için 20,00 TL olmak üzere toplam 120,00 TL destekten yoksun kalma ve maddi zarar tazminatının davalı Güvence Hesabı yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihinden olay tarihi olan 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan alınarak davacılara verilmesini, meydana gelen olayın davacıların telafisi güç elem, ıstırap ve derin üzüntü oluşturduğunu, davalıların kusurundan dolayı meydana gelen işbu kaza neticesinde murisin ölümüne sebep olunması nedeniyle davacı eş … için 15.000,00 TL, diğer her bir davacı için 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 65.000.00 TL manevi tazminatın davalılardan (… ve …’tan yönünden müştereken ve müteselsilen) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, vekalet ücreti ve yargılama giderleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usul ve esasa ilişkin olarak reddine karar verilmesini, talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların desteğinin ölümlü kazanın meydana gelmesinde kendi kusuruyla birinci derecede etken olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacılar … ve …’ın maddi tazminat davalarının kabulü ile; Davacı … için 11.770,16 TL ve davacı … için 3.410,33 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 31/10/2017 ve davalı Güvence Hesabı yönünden 15/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine, davacılar …, …, … ve …’ın maddi tazminat taleplerinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı … için 10.000,00 TL, diğer davacılar …, …, …, …, … ve … için 8.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dosyada mevcut Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının cevabı yazısına göre kazanın gerçekleştiği bulvar üzerinde bulunan yaya geçidinin kazadan sonra yapılmış olduğunu ispatlar mahiyette olmasına rağmen konuya ilişkin itirazları göz ardı edilerek hakkaniyete aykırı bir şekilde kusurun %70’inin müteveffaya atfedildiğini, kusur oranlarının yanlış hesaplanması nedeni ile müvekkilleri lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının da düşük belirlendiğini, ayrıca reddolunan manevi tazminatın kısmı yönünden davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; davacı …’nin aylık ortalama 1.000,00 TL engelli aylığı aldığını, bu nedenle müteveffanın desteğine ihtiyacı olmadığını, Güvence Hesabı tarafından davacı …’a 17.225,00 TL destek tazminatı ödendiğini, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalılar vekilinin davacı …’nin müteveffanın desteğine ihtiyacı olmadığı yönündeki istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalılar vekili davacı …’nin aylık ortalama 1.000,00 TL engelli aylığı aldığını, bu nedenle müteveffanın desteğine ihtiyacı olmadığını ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinin 06/07/2020 günlü raporuna göre davacı …’nin engelli olduğu ve bakıma muhtaç olduğu, çalışabilir durumda olmadığı, şeklinde görüş bildirildiği anlaşılmakla bu davacı yönünden müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı gerekçesi ile desteklik tazminatı hesaplanmasında ve davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan davalılar vekili davacı …’ın almış olduğu yardımın destekten yoksun kalma tazminatın düşürülmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, söz konusu ödeme sosyal devlet ilkesi gereğince karşılıksız olarak devlet tarafından yapılmakta olup sosyal yardım niteliğindedir. Söz konusu ödeme idare tarafından her zaman için uygulamadan kaldırılabilir ve ödeme kesilebilir. Bu yönü ile tazminattan davacının engelli aylığı alıyor olması nedeniyle indirim yapılmamış olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu yönü ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalılar vekilinin davacı … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalılar vekili Güvence Hesabı tarafından davacı …’a 17.225,00 TL destek tazminatı ödendiğini, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını ileri sürmüş is ede,
6100 sayılı HMK’nun 341. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemelerinden verilecek olan hangi tür kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. Buna göre; miktar veya değeri 5.390,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Aynı yasanın 346/1. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince verilen kesin nitelikteki karara karşı istinaf başvurusu yapılması halinde istinaf başvurusunun öninceleme aşamasında usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; dosyaya baktığımızda istinaf eden davacılar vekili tarafından davalılara karşı açılan maddi tazminat davasında davacı … için 3.410,33 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 31/10/2017 ve davalı Güvence Hesabı yönünden 15/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine karar verilmiştir.
HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin istinaf edilen karar miktar itibarı ile 3.410,33 TL olup, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece Mahkemesi hükmünün davacı … yönünden kabul edilen kısım itibari ile kesin olması sebebi davalıların … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurularının HMK 346. maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan, bilindiği üzere dava tarihinden önce sigorta şirketi ya da güvence hesabı tarafından zarar görene bir ödeme yapılmış olması durumunda bilirkişi tarafından öncelikli olarak ödeme tarihi itibarı ile zararın tespiti gerekmektedir. Bu tespite göre ödeme tarihindeki veriler kullanılarak yapılan hesaplamada, yapılan ödemenin zarar görenin tüm zararını karşılaması halinde davanın reddi gerekmektedir. Şayet, zarar görenin tüm zararı ödeme tarihi itibarı ile karşılanmamış ise bu kez hesaplama tarihi itibarı ile davacının zararının belirlenmesi ve yapılan ödemenin güncellenmek sureti ile indirilmesi gerekmektedir.
Eldeki dosyada davacı …’ye dava tarihi olan 25/12/2017 gününden önce 15/12/2017 gününde bir miktar ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından ödeme tarihi olan 15/12/2017 tarihi itibarı ile davacının zararının karşılanıp karşılanmadığı hususu araştırılmamış, doğrudan yapılan ödeme güncellenmek sureti ile belirlenen zarardan mahsup edilmiş ve netice olarak davacının 3.410,33 TL bakiye alacağının kaldığı şeklinde görüş bildirilmiştir. Bu miktar itibarı ile mahkemenin kararı kesin ise de, davalı Güvence Hesabı tarafından sorumlulara açılacak olan rücu davasında bu hususun değerlendirilmesi imkanı bulunduğundan bu yönü ile de davalılar vekilinin istinaf başvurusu dikkate alınmamıştır.
Davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili hakkaniyete aykırı bir şekilde kusurun %70’inin müteveffaya atfedildiğini, kusur oranlarına kabul etmediklerini ileri sürmüş ise de,
Dosya arasında mevcut Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aldırılan 11/12/2017 günlü kusur raporu incelendiğinde, davacıların desteği …’ın asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise tali kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Davalı Güvence Hesabına rapor sunan trafik uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen 04/12/2017 günlü bilirkişi raporunda davacıların desteği …’ın taşıt yoluna çıkarken güvenli geçiş kurallarına uymadan taşıt yoluna çıktığı, bu nedenle kendi can güvenliğini tehlikeye attığından asli ve %75 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise %25 oranında tali kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece kaza mahallendi keşif yapılmış ve keşif neticesinde alınan 22/03/2019 günlü raporda yine davacıların desteği …’ın kazanın meydana gelmesinde yaya geçidini kullanmadığı, yolun karşısına geçerken kendisine yaklaşan araçların uzaklık ve hızını dikkate almadığı, kendi can güvenliğini tehlikeye alacak şekilde hareket ettiği gerekçesi ile %70 oranında asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise tali kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Buna göre tüm kusur raporları incelendiğinde kazanın oluşumunda davacıların desteği …’ın asli kusurlu olduğu kabul edilmiş, mahkemece aldırılan raporların dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu raporlar arasında çelişki olmadığı davacıların desteğinin kazanın meydana gelmesinde karşıya geçerken yaya geçidini kullanmaması, yaya geçidi bulunmuyor ise yolun karşısına geçerken kendisine yaklaşan araçların uzaklık ve hızını dikkate almamış olması bu şekilde kendi can güvenliğini tehlikeye alacak şekilde hareket etmesi nedeni ile asli kusurlu kabul edilmiş olmasında bir yanlışlık bulunmamaktadır. Buna göre davacılar vekilinin kusur oranın yanlış tespit edildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacılar ile davalılar … ve … vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik yapmış oldukları istinaf başvuruları yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili mahkemesince hükmolunan manevi tazminatın çok düşük olduğunu ve davalılar … ve … vekili ise hükmolunan tazminatların yüksek olduğunu ileri sürmüşler ise de,
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda 31/10/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği …’ın vefat ettiği, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davacıların desteği müteveffa …’ın %70 oranında kusurlu olduğu, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, ölenin yaşı ve davacılara yakınlığı, olay tarihi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvuruları yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili reddolunan 15.000,00 TL’lik manevi tazminat miktarı için nispi vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiş ise de,
Her bir davacı tarafından talep edilen manevi tazminat talebi için HMK 57 ve 58. maddeleri gereğince davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı vardır. İhtiyari dava arkadaşlığında davalar birbirinden bağımsızdır. Buna bağlı olarak, iş bu uyuşmazlıkta her bir davacı yönünden talep edilen manevi tazminat ayrı bir davadır. Mahkemesince yapılması gereken her bir davacı yönünden belirlenen ve kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden davacılar yararına; red olunan kısım için ise her bir davacının talep etmiş olduğu manevi tazminat dikkate alınarak davalılar yararına ve red olunan kısım için A.A.Ü.T. 10 ve 13 maddeleri birlikte değerlendirilerek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Buna rağmen mahkemesince toplam tazminat miktarı üzerinden davacılar lehine ve reddolunan kısım için davalılar lehine tek vekalet ücreti hükmedilmesi hatalıdır. Buna rağmen her bir davacı için ayrı ayrı reddolunan manevi tazminat miktarı için vekalet ücreti takdir edilmesi durumunda davalılar lehine (Davacılar …, …, …, … ve … aleyhine her biri için ayrı ayrı 2.000,00 TL, davacı … aleyhine 3.400,00 TL) toplam 13.400,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekecektir. Ancak, davalılar vekili tarafnıdan vekalet ücreti yönünden herhangi bir istinaf başvurusu bulunmadığından ve istinaf eden taraf aleyhine hüküm tesis edilemeyeceğinden davacılar vekilinin buna yönelik istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/12/2020 tarih ve 2017/… Esas, 2020/…Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacılar vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılardan alınması gereken 4.452,48 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 1.113,11 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 5.565,59 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/03/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır