Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/447 E. 2022/845 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/447 – 2022/845
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/447
KARAR NO : 2022/845

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/..Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – T.C:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : … Sigorta A.Ş.
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 18.04.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/08/2017 günü müvekkilinin oğlu …’in, …’nun kullandığı … plakalı araç içerisinde yolcu iken meydana gelen kazada vefat ettiğini belirterek 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 16.09.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 57.362,18 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını ayrıca müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, hatır taşıması indirimi talebinde bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile 57.362,18 TL destekten yoksun kalma nedenli maddi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu tespit edildiğini, hükme esas alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı ile çelişkili olduğunu, çelişkinin giderilmesi gerekirken kusur raporuna itirazlarının kabul edilmemiş, gerekçesinin kararda tartışılmamış olduğunu, hükme esas alınan ATK kusur raporu ile davadışı … Sigorta A.Ş. tarafından davacıya yapılan ödemenin müvekkili sigorta şirketinden rücu edileceğinden, müvekkili şirket tarafından davacıya %125 kusur oranı üzerinden ödeme yapılmış olacak ve bu hususun gerçek zarar ilkesine aykırı düşeceğini, davayı, iddiayı ve kusur raporunu kabul anlamına gelmemek üzere; sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun kabulünde ise; … Sigorta A.Ş. tarafından davacıya yapılan ödemenin huzurda görülen davada hesaplanacak tazminattan tenzil edilmesinin gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Trafik kazası tespit tutanağında sürücü …’nun KTK 52/1-B maddesini ihlal ettiği, sürücü Medeni Kılıç’ın ise KTK 59 (yerleşim birimleri dışındaki karayolunda zorunlu haller dışında duraklamak veya park etmek) ve KTK 65/1-d (karayolu yapısı ve kapasitesi ile trafik güvenliği bakımından tehlikeli olabilecek tarzda yükleme yapmak) görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Soruşturma aşamasında Bilirkişi Vedat Yalçın tarafından düzenlenmiş 04.08.2017 tarihli Bilirkişi Ön Raporunda ve 11.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’nun asli kusurlu olduğu, … plakalı kamyon sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Soruşturma aşamasında, ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 27/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’nun asli kusurlu olduğu, … plakalı kamyon sürücüsünün ise kusursuz olduğu görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Hükme esas alınan 04.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’nun %100 oranında kusurlu olduğu, … plakalı kamyon sürücüsünün ise kusursuz olduğu görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Dosya içinde mevcut verilere göre; desteğin içinde yolcu olarak bulunduğu, sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal dışında gece vakti TEM otoyolunu takiben seyri sırasında hızını görüşüne göre ayarlamadığı, bu haliyle geldiği aydınlatmalı olay yerinde tehlikeli biçimde aniden yolun sağına manevra yaptığı, bu haliyle Toroslar Dinlenme Tesisleri önlerinde 6 m genişliğindeki emniyet şeridinin en sağında aydınlatma direği altında duraklama yapan kamyonun arka kısımlarına çarpmasıyla meydana gelen mevcut koşullardaki olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle %100 kusurlu olduğu, sürücü Medeni Kılıç, sevk ve idaresindeki kamyon ile meskun mahal dışında gece vakti TEM otoyolunu takiben seyirle geldiği aydınlatmalı olay yerinde yolun sağında bulunan 6 m genişliğindeki emniyet şeridinin en sağında aydınlatma direği altında duraklama yaptığı sırada arkasından gelen otomobilin aniden sağa manevra ile emniyet şeridine girip frensiz vaziyette aracının arka kısımlarına çarpmasıyla meydana gelen mevcut koşullardaki olayda kusursuz olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Dosya içinde mevcut verilere göre desteğin içinde yolcu olarak bulunduğu, kaza tespit tutanağına göre; … plakalı aracın sürücü … sürücü belgesinin bulunduğu ve kaza esnasında alkollü olmadığı, desteğin kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olduğu, … plakalı araçta kaza esnasında dört kişi bulunduğu böylece istiap haddinin aşılması gibi durum söz konusu olmadığından, davalı vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin davacının zararının davadan önce yapılan ödemeler ile karşılandığına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
… Sigorta’nın hasar dosyasının incelenmesinde; dava öncesi müracaat üzerine tespit edilen 29.253,00 TL tazminatın 04.12.2017 tarihinde haksahibi davacı anne … adına ödendiği, yine dava dışı mevcut … Sigorta hasar dosya evrakının incelenmesinde; dava öncesi müracaat üzerine 17.218,64 TL tazminatın 12.10.2017 tarihinde hak sahibi davacı anne … adına ödendiği, öte yandan Adana Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce 04.08.2017 tarihli trafik kazasında vefat eden …’in haksahipleri yönünden yürütülen tahkikatta; işçi …’in hak sahibi davacı annesi …’e bağlanan gelirin PSG tutarının 39.615,44 TL olduğu anlaşılmıştır.
Böylece davacıya dava açılmadan evvel toplam; 86.087,08 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilebilmesi bakımından; 2017 yılı asgari ücret verilerini kullanmak suretiyle TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre hesaplama yapılarak davacıya toplam ödemesi gereken tazminat miktarının 118.479,62 TL olduğu, dairemizce alınan 17.03.2022 tarihli hesap raporu ile anlaşılmıştır. Bu durumda dava açılmadan evvel davacıya yapılan toplam 86.087,08 TL ödememin davacının tüm zararı olan 118.479,62 TL karşılamadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9. gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir.
Somut olayda tüm tazminat yönünden, dava açılmadan önce davalı sigortanın temerrüte düştüğü dikkate alınmadan, hatalı biçimde olacak 18.01.2018 tarihinden itibaren (dava tarihi) hükmedilmesi istinaf eden davalının lehine olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.918,41 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 980,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 2.938,41 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 18.04.2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.