Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/44 E. 2022/480 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/44 – 2022/480
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/44
KARAR NO : 2022/480

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 01/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.10.2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.06.2014 tarihinde … idaresindeki sigortalı … plakalı aracın, davacı idaresindeki … plakalı motosikletle kaza yapması sonucu davacının yaralandığını, kazadan dolayı davacının uğradığı zararın (kalıcı çalışma gücü kaybı zararı) karşılanmadığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 30.01.2014/2015 dönemi ZMM poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, davacı tarafın motosiklet kullanırken koruyucu tertibat, kask takmadığından olayda müterafık kusurlu olduğunu, kusur ve maluliyet raporlarının Adli Tıp Kurumundan aldırılması gerektiği belirtilerek davanın reddini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacının kaza nedeniyle uğradığı 336.615,09 TL maluliyet zararından takdiren %40 indirim yapılmak suretiyle 201.969,05 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Davacının hesaplanan tazminatından “davacı tarafın kendi iradesiyle cerrahi tedaviyi yaptırmaması ” gerekçesi ile takdiren uygulanan %40 indirimin gerekçesinin gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin tüm tedavilerinin tamamlamış ve hakkındaki raporun kesin maluliyetine ilişkin olduğunu, somut olayda indirim nedeni oluşturacak bir gerekçe bulunmadığını, müvekkilinin hekimlerin tespit ve önerileri doğrultusunda tüm tedavi yöntemlerini sonuna kadar uyguladığını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte indirim uygulanacak ise de %40 indirim oranının fahiş olduğunu, hesaba esas alınan ücret yönünden davacının tüm mesleki kariyeri ve emeklerinin hiçe sayılarak asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, müvekkilinin anılan kurs bitirme belgesini alarak, gemi adamlığı için diğer gereken donanımlar için eğitimlerini tamamlamakla bu süreyi geçirdiğini ve elim kaza meydana geldiği için de eğitim ve meslekte ilerleme aşamalarının durmak zorunda kaldığını, kaza olmasa idi müvekkil davacının gemi adamı vasfıyla seferlere çıkacağını, kaza tarihinden itibaren uzun bir tedavi süreci geçirdiğini, anılan belgelerin 02.05.2016 ‘da süresinini bittiği ve yenilenmediği gerekçesi ile asgari ücret üzerinden hesaplama mantığının hukuka uygun düşmediğini, davacının belgeleri yenileyememesinin nedeninin kaza nedeniyle malul kalması olduğunu, kaza olmasa idi bu belgelerin de yenilenerek mesleğine devam edeceğini, müvekkilinin kaza nedeniyle zararı hesaplanırken kaza sebebiyle yoksun kaldığı menfaatlerinin dikkate alınması gerektiğini, bu nedenle davacının mesleki durumunun gözetilerek hesaplama yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; Davacının uyluk kemiği kırığına sebep olan yaralanması sebebiyle dizlik ve diğer koruyucu tertibatı kullanmadığının açık olduğunu, yerel mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmamasının eksik ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek hükmün ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle açılan maddi tazminat taleplidir.
Mahkemece davacının kaza nedeniyle uğradığı maluliyet zararından Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 06/03/2019 tarihli raporunda davacının maluliyetinin kaynağı kırığın kaynamasının ve pseudoartrozun cerrahi ile tedavisi mümkün bir kırık komplikasyonu olduğunun bildirilmesi, davacı vekilinin 17/06/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna karşı verdiği dilekçede davacının tedavisinin tamamlandığı şeklindeki beyanından cerrahi tedavinin gerçekleşmediği anlaşıldığından zarardan takdiren %40 indirim yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davalı vekili meydana gelen kazada davacının kask dizlik gibi koruyucu ekipman takmaması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunu, bu nedenle hükmolunacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, dosya kapsamında davacının sunulan maluliyet ölçüsünü belirtir raporun incelenmesinde, maluliyetinin sol femur (uyluk) kemiği kırığına bağlı olduğu, maluliyetin kafa bölgesinde bulunmaması nedeniyle kask takılıp takılmamasının müterafik kusur yönünden somut olayda öneminin bulunmadığı, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmadığı, bu sebeple bu nedene dayanarak müterafik kusur indimi yapılması gerekmediği anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Yerel mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 06/03/2019 tarihli raporunda davacının trafik kazasına bağlı sol femur pesudoartrozu arızası nedeniyle E cetveline göre %38,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 ay olarak kabulünün gerektiği, pseudoartrozun cerrahi olarak tedavisi mümkün bir kırık komplikasyonu olduğu, tedavi edilmesi durumunda maluliyetinin yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekili tarafından sunulan 17.06.2019 tarihli beyan dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğine göre davacının tedavisinin tamamlandığını, kalıcı maluliyetin iyileşmesi için herhangi bir tedavi imkanı kalmadığını, müvekkilinin hekimlerin tespit ve önerileri doğrultusunda tüm tedavi yöntemlerini sonuna kadar uyguladığını içerir beyanı karşısında davacının rapordan sonra pseudoartroz tedavisi için opere-tedavi olmadığı anlaşılmaktadır. Pseudoartrozun cerrahi olarak tedavisi mümkün bir kırık komplikasyonu olduğunun, tedavi edilmesi durumunda maluliyetin yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağının belirtildiği ancak davacı tarafın tedavisi için opere-tedavi olmamış olması nedeniyle pseudoartrozun tek başına maluliyet durumundaki etkisinin ne olacağı davacının mevcut durumu itibariyle ve mevcut tedavi evraklarıyla tam olarak tespit edilemeyeceğinden tedavi olmaması halinde maluliyetinin hangi oranda olacağı konusunda yeniden ATK dan rapor alınması girişiminde bulunulmasının faydasız olacağı kanaatine varılmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu’nun 44.) düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi, belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir.
Somut olayda; Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen hususlarda davacı yanın gerekli tedaviyi yaptırmayarak, zararın artmasına kendi kusuruyla yol açmış olacağından müterafik kusurunun bulunduğu değerlendirilerek, davacının uğradığı zarar miktarından müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerekmekte ise de mahkemece takdiren %40 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmiş olması halinde uygulanan takdiri indirim oranının yüksek olduğu değerlendirilmekle, davacı yanın zararın artmasına kendi kusuruyla yol açmış olması nedeniyle takdiren %20 oranında indirim yapılarak karar verilmesi gerektiği kanaatiyle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Mahkemece alınan 17.02.2020 tarihli ek hesap raporuna göre davacının gelirinin asgari ücret esas alınarak hesaplanması neticesinde olay nedeniyle uğradığı zararın 336.615,09 TL olarak tespit edildiği anlaşılmakla bu miktar üzerinden davacının müterafik kusuru nedeniyle %20 oranında indirim yapılması neticesinde davacının talep edebileceği tazminat tutarının 269.292,07 TL olduğu, poliçe limiti ve davacı vekilinin sunduğu ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın 268.000,00TL tazminat miktarı itibariyle tam kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Sunulan ıslah dilekçesi ve poliçe limiti ile müterafik kusur indirimi uygulanarak bulunan tazminat miktarı birlikte dikkate alındığında davacının raporda asgari düzeyde esas alınan gelir durumundan farklı yapılacak bir hesaplamanın sonuca etkili olmayacağı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi incelenmeksizin değerlendirme yapılmıştır.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca mahkemece belirlenen müterafik kusur oranı indirilerek davanın kabulüne şeklinde karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.10.2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3-Davanın KABULÜ İLE,
268.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 27.08.2014 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- a-)Alınması gereken 18.307,08 TL ilam harcından, 34,16 TL peşin harç ve 912,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 17.360,92 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

b-)İlk derece mahkemesince 07.10.2020 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmiş olması halinde tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,

5-Hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 27.210,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, 34,16 TL peşin harç ve 912,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 971,36 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından harcaması yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, adli tıp gideri ve bilirkişiler ücretinden ibaret toplam 1.251,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
9-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
10-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 13.796,51 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 3.449,13 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 10.347,38 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
11-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-Davalı tarafından yapılan istinafa dosya gönderme ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.01/03/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.