Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/438 E. 2022/392 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/438 – 2022/392
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/438
KARAR NO : 2022/392

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2- … Sigorta A.ş
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 21/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/10/2020 tarih ve 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.11.2015 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken sürücü … idaresindeki … plakalı otomobil ile çarpışması sonucu … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını, bedensel zarar uğradıklarını, ZMMS poliçesi gereği dava öncesinde müracaatta bulunduklarını ancak müvekkiline ödeme yapılmadığını, işbu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 20.07.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 26.500,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur ve maluliyet konularında Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması gerektiğini, geçici işgöremezlik talebinin teminat dışı olduğunu, SGK tarafından ödeme yapılmış ise tazminattan indirilmesi gerektiğini, sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; davalılardan … Sigorta AŞ’ye yönelik 50 TL değerli olarak açılan davanın reddine, … Sİgorta AŞ’ye yönelik kalıcı yaralanmaya ilişkin olarak açılan davanın kabulü ile 26.500,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 21/06/2017 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ’den alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; 29.05.2020 tarihli hesap bilirkişi raporunda Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre hesap yapılmış olduğunu ancak Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli kararıyla 2918 sayılı KTK’nin 90. Maddesinden genel şartlara atıf yapan ibareler Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline karar verildiğini bu nedenle Genel Şartlarda esas alınan TRH-2010 yaşam tablosuna dayanarak hesap yapılmasının kanuna aykırı olduğunu, Yargıtay’ın genel içtihatlarına dayanarak PMF-1931 yaşam tablosu esas alınarak tekrardan hesaplama yapılmasının gerektiğini, ayrıca KTK’de düzenlenmeyen hususlarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacak olduğunu, beyan ederek itirazları doğrultusunda usuli kazanılmış hakları da gözetilerek (asgari ücret ve fazlaya ilişkin haklarım saklı kalmak kaydıyla) yeniden karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; öncelikle CMK 253/9. madde kapsamında uzlaşılmış olması nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davanın esasına ilişkin bu itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, özürlülük ölçütü yönetmeliğinin 20.02.2019 tarihi itibariyle yürürlükten kalkmış olduğunu, adli tıp raporunun tarih itibariyle erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmelik usul ve esaslarına göre maluliyet oranının belirlenmesinin gerektiğini beyan ederek, Ceza Muhakemeleri Kanunu 253/9. maddesi kapsamında uzlaşma hükümleri sebebiyle müvekkili sigorta şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin tazminat sorumluluğunun dilekçesinde beyan ettiği yürürlükteki mevzuat olan erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmelik usul ve esaslarına göre sakatlık oranının tespiti sonrası yeniden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı … Sigorta vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin Ceza Soruşturmasında Uzlaşmanın sağlandığına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
CMK m.253/19 hükmünde “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” denilmek suretiyle uzlaşma sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı, davacının açılmış olan davadan feragat etmiş sayılacağı belirtilmiştir. Bu madde kapsamında sağlanan bir uzlaşmanın söz konusu olması halinde bakılması gereken uzlaşmanın kapsamı ve usulüne uygun olup olmadığıdır. Uzlaşma protokolünde hangi zararlar bakımından uzlaşmanın sağlandığı, davacının uzlaşmanın hukuki sonuçları hakkında bilgilendirilip bilgilendirilmediğine bakılarak bir sonuca ulaşılmalıdır.
Somut olayda; 23.11.2015 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken sürücü … idaresindeki … plakalı otomobil ile çarpışması sonucu … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığını, davacı ile sürücü … arasında herhangi bir ödeme olmaksızın uzlaşmanın gerçekleştiği ve Kırıkkale Cumhuriyet Savcılığınca … sor. sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar uzlaştırma tutanağının davacı tarafından imzalandığı, bu şekliyle uzlaşmanın kapsamı itibariyle başvuruya konu davayı açmaya engel teşkil edemeyeceği zira, gerek kolluk evrakları içinde gerekse uzlaştırma teklif formu ile uzlaşmanın hukuki sonuçlarının anlatılmadığı görülmekle, davacıya uzlaşmanın mahiyeti ve hukuki sonuçları anlatılmamış olduğu tespit edilmişitir. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen 15.01.2020 tarihli maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 30.06.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin %3 olarak tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı olaşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin usulüne uygun şekilde tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline 29.06.2020 tarihli raporuna karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamış ve hatta bu hesap raporu üzerinden bedel arttırım dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Bu nedenle davacı vekili yönünden süresinde hesap raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekili ve davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Sigorta A.Ş.’den alınması gereken 1.810,22 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 453,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 1.357,22 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 21.02.2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.