Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/43 E. 2022/1093 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/43 – 2022/1093
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/43
KARAR NO : 2022/1093

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 3- …

VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
‘nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.10.2015 tarihinde davalı … … idaresindeki diğer davalı … Ltd. Şti.’nin işleteni olduğu sigortalı … plakalı aracın, davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı minibüsle kaza yapması sonucu davacı yaralanmıştır. Kazadan dolayı davacının uğradığı zararın (kalıcı çalışma gücü kaybı zararı) karşılanmadığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 1.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan 30.000 TL manevi tazminatın davalı … … ile davalı … Ltd. Şti.’nden müteselsil olarak kaza tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın ZMM poliçesi davalı tarafından düzenlenmiştir. Davacı taraf emniyet kemeri takmadığından olayda müterafık kusurludur. Geçici iş görmezlik zararı poliçe teminatı dışındadır. Kusur ve maluliyet raporlarının Adli Tıp Kurumundan aldırılması gerektiği belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 41.109,59 TL’nin müteselsil olarak davalılardan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen bu tutarın kaza tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizinden davalılar … Taşımacılık Ltd. Şti ve … …’in ve dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizinden davalı … Sigortanın müteselsil sorumlu olmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Sigortalı aracın cinsinin yolcu taşımacılığı yapan otobüs olmasına ve zararın ticari faaliyeti sırasında meydana gelmesine rağmen hükmedilen tazminatın ticari avans faizi yerine yasal faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesının somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının henüz kesin hükümle sonuçlanmamış eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiğinden ve davanın henüz kesin hükümle kesinleşmediğinden 01.10.2008 tarihli ve 27021 resmi gazete sayılı Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine Göre maluliyet raporu düzenlenmek ve ölüm tablosu olarak PMF yaşam tablosu ve hesap formülü olarak prograsif rant formülü kullanılarak tazminat hesabı yapılmak üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmesini, davacı-müvekkilin davaya konu kaza nedeni ile kaza anında ve tedavisi devam ederken, dayanılması zor, büyük acı ve ızdıraplar çektiğini, tüm tedavilere rağmen tam olarak iyileşemediğini, kısmen vücut bütünlüğünü kaybettiğini ve yaşamı boyunca bunun eksikliğini hissederek yaşamak zorunda kalacağını, tarafların sosyo-ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesinin manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar vermek yerine kısmen reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … Ltd. Şti. vekili; Manevi tazminat yönünden katılma yoluyla kısmi istinaf itirazlarını sunduklarını, yerel mahkemenin verdiği manevi tazminat miktarı mevcut sakatlık ve mahkeme uygulamalarına göre fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50., 54., 55. ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi-manevi tazminat davasıdır.

İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı … Taşıma Ltd. Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin hükümde uygulanan faizin türüne yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Dava dilekçesinde tazminat taleplerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş ise de davacı vekili tarafından sunulan talep arttırım ve ıslah dilekçesinde avans faiziyle birlikte talep edildiği, bu yönüyle dava dilekçesindeki faiz türünün ıslah edildiği, davaya konu kazanın meydana gelmesine ve davacının yaralanmasına sebebiyet veren ve davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan davalı … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın cinsinin ruhsat kaydına göre otobüs olduğu, dosya kapsamına göre söz konusu otobüsün … Üniversitesi öğrencilerini servis hizmeti ile taşıdığı esnada kazanın meydana geldiği, bu itibarla kullanım amacının ticari olduğunun anlaşıldığına göre Mahkemesince hükmolunan tazminata ticari faiz uygulanması gerektiği halde yasal faiz uygulanması yerinde görülmediğinden davacı vekilinin faizin türüne yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı vekili hükme esas maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre alındığını belirtmiştir. Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden alınacak rapora göre belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemeleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasındaki kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu (ATK tarafından bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi olasılığının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise bu yine bu dönemde yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması ), 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının yaralanmasına neden olan kaza 21.10.2015 gününde meydana gelmiş olup buna göre davacının maluliyet raporunun 01/06/2015 gününde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarında belirtilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınması usul yasa ve içtihatlara uygundur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yersiz bulunmuştur.
Davacı vekilinin hesap raporuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Dairemizce, davacı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilebilmesi bakımından; Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında belirtilmiş olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre ve 2022 yılı verileri kullanılmak sureti ile davacının 21/10/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasından kaynaklı olarak uğramış olduğu dava dilekçesi kapsamındaki zararların belirlenebilmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Alınan 04.04.2022 tarihli hesap bilirkişi raporunda, davacının talep edebileceği kalıcı iş göremezlik tazminatının 70.530,00TL olduğu belirtilmiş, davalı … Ltd Şti vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından rapora itiraz edilmiş ve raporda 2022 yılı asgari ücreti baz alınarak hesaplama yapılmış olmasının yerinde olmadığı belirtilmiş ise de davacı vekilinin daha önce alınan 04.02.2020 tarihli rapora itirazlarının bulunması ve hesap raporunun raporun düzenlendiği tarihteki verilere göre düzenlenmesi gerektiğinden usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle itirazların reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmediğinden, Dairemizce TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi (prograsif rant) kullanılarak, istinaf sebebini ileri süren tarafın davacı taraf olması ve davacı vekili tarafından yerel mahkemece alınan hesap raporuna süresinde itiraz edilmiş olması sebebiyle yeni alınan hesap raporunun düzenlendiği tarih itibariyle hesaplama tarihindeki veriler dikkate alınarak hesaplama yapılması neticesinde düzenlenen yeni alınan 04.04.2022 tarihli hesap raporu esas alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Bu sebeple davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Dava 6100 Sayılı HMK döneminde açılmıştır. Dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmiştir. Kısmi davada ise bir kez ıslah yapılması mümkün ise de eldeki dava kısmi alacak davası değil belirsiz alacak davasıdır.
Davacının maluliyetten kaynaklanan tazminat alacağının hesaplanması konusunda alınan rapor üzerine, davacı vekili tarafından 06.02.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesiyle, fazlaya ilişkin hakları ve talebini ıslah yolu arttırmak hakları saklı tutularak dava değerinin 41.109,59 TL’ye yükseltildiği; daha sonra davacı vekili tarafından sunulan 22.06.2020 tarihli dilekçe ile dava değerinin ıslah yolu ile 40.000,00TL daha arttırılarak toplam 81.109,59 TL’ye yükseltilmesi için ıslah dilekçesinin verildiği anlaşılmaktadır.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir.( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/14980 – 2018/8201 esas karar sayılı kararı) Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/8546 Esas 2018/16333 Karar sayılı kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/8353 Esas ve 2018/13810 Karar sayılı kararları,
Davacı vekili Mahkemesine sunmuş olduğu 06.02.2020 günlü bedel arttırım dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarına saklı tutarak dava değerini arttırmış, daha sonra ise 22.06.2020 tarihli dilekçe ile dava değerinin ıslah yolu ile arttırdığını belirtir ıslah dilekçesi sunmuştur. Yukarıda açıklandığı gibi davacı vekilinin belirsiz alacak davasında bir kere bedel arttırım talebinde bulunabilecek, bir kere de davasını ıslah edebilecektir. Davacı vekilinin 06.02.2020 günlü dilekçesi HMK 107. Maddesine göre bedrel arttırım dilekçesi olduğundan ve 22.06.2020 günlü dilekçesi HMK 176. maddesine göre ıslah dilekçesi niteliğinde olduğundan ıslah dilekçesinde belirtilen 81.109,50 TL dava talep değeri esas alınarak hüküm kurulması yerinde olacaktır.
Davacı vekilinin ve davalı … Ltd. Şti. Vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda; 21.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … … sevk idaresindeki … plakalı aracın seyir halindeyken önünde aynı istikamette emniyet şeridinde yolcu almak için duran davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın sol arka kısmına kendi aracının sağ ön kısmı ile çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 29.03.2019 tarihli maluliyet raporuna göre davacının kalıcı maluliyetinin %15 oranında olduğu, 2 aylık iyileşme süresinin olduğu, davacıda muhtelif kaburga kırıkları oluştuğu, ayağında kırık oluştuğu, karın bölgesinden cerrahi operasyon yapıldığı, ameliyat olduğu, kaza tespit tutanağı, soruşturma aşamasında ve yerel mahkemece alınan alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusursuz olduğu anlaşılmıştır. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaralanmasının niteliği, iyileşme süresi, yaşları, yaşadıkları korku, kaza tarihi itibariyle paranın satın alma gücü, olay tarihi birlikte değerlendirildiğinde davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının takdire göre usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca yeniden alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-Maddi tazminata ilişkin davanın KISMEN KABULÜ ile; 70.530,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın müteselsil olarak davalılardan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen bu tutarın kaza tarihi olan 21.10.2015 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizinden davalılar … Taşımacılık Ltd. Şti ve … …’in ve dava tarihi olan 17.12.2015 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizinden davalı … Sigortanın müteselsil sorumlu olmasına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
a) Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 4.817,90 TL ilam harcından, 105,89 TL peşin harç ve 277,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 4.435,01 TL harcın müteselsil olarak davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)İlk derece mahkemesince 07.10.2020 günlü karar ile davalılardan tahsiline karar verilen harcın davalılardan tahsil edilmiş olması halinde tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,
c) Maddi tazminat davası yönünden davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 9.968,90 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
d) Maddi tazminat davası yönünden davalılar lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
2-Manevi tazminata ilişkin istemin KISMEN KABULÜ ile; 15.000,00 TL’nin müteselsil olarak sigorta şirketi dışındaki diğer iki davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen bu tutara kaza tarihi olan 21.10.2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
a) Manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 1.024,65 TL ilam harcının sigorta şirketi dışındaki diğer iki davalıdan müteselsil olarak tahsili ile hazineye irat kaydına,
b) Manevi tazminat davası yönünden davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin müteselsil olarak sigorta şirketi dışındaki diğer iki davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c) Manevi tazminat davası yönünden davalılar … Ltd. Şti ve … … lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … Ltd. Şti ve … …’e verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 105,89 TL peşin harç ve 277,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 410,59 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harcaması yapılan tebligat gideri 355,00 TL, müzekkere ve posta gideri 113,15 TL, 555,00 TL İstanbul adli tıp rapor gideri , 210 TL ATK traik ihtisas rapor gideri ve bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 1.853,15 TL yargılama giderinden davanın kabulüne tekabül eden 1.611,43 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 55,00 TL yargılama giderinden davanın reddine tekabül eden 7,18 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
7-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
8-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Taşımacılık Turizm Seyahat Araç Kiralama Nakliye Gıda Tem. Pet. Ürün. Tic. Ltd. Şti.’den alınması gereken 3.832,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 256,16 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 3.576,69‬ TL harcın davalı … Taşımacılık Turizm Seyahat Araç Kiralama Nakliye Gıda Tem. Pet. Ürün. Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
9-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan bilirkişi ücreti, posta gideri ve istinafa dosya gönderme ücretinden ibaret 1.063,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.24/05/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.