Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/420 E. 2022/606 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/420 – 2022/606
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/420
KARAR NO : 2022/606

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 3- …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVALI : 4- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 5-…
VEKİLLERİ : Av…
Av…
Av…
DAVALI : 6-…
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/03/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … … idaresindeki … plakalı minibüs ile davalı sürücü … … idaresideki … plakalı tırın 26/01/2016 tarihinde çarpışmaları neticesinde trafik kazası meydana geldiği, kaza sırasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, kaza sebebiyle kazaya karışan araç sürücüleri malikleri ve sigorta şirketleri kusurları nispetinde davacının uğradığı maddi zararı ve manevi kaybının tazminat yükümlüsü olduğu, bu nedenle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, ferdi koltuk sigortacısı … Sigorta’dan 100,00 TL, tedavi giderlerine ilişkin 100,00 TL, geçici iş göremezlik için 100,00 TL, bakıcı giderleri sebebiyle 100,00 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca davalılardan (sigorta şirketi dışında) 50.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı … … vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davalı müvekkilinin meydana gelen kazada bir kusuru bulunmadığı, haksız ve kötü niyetli açılan davanın davalısı yönünden reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … … vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davalı müvekkilinin meydana gelen kazada bir kusuru bulunmadığı, haksız ve kötü niyetli açılan davanın davalısı yönünden reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … Sigorta vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, yetki itirazında bulunarak davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu, davacının taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olmadığı, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … Sigorta vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, dava açılmadan önce sigorta şirketine herhangi bir başvuruda bulunulmadığı, açılan davayı kabul etmediklerini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … … tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davalı müvekkilinin meydana gelen kazada bir kusuru bulunmadığı, haksız ve kötü niyetli açılan davanın davalısı yönünden reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 3.532,37 TL geçici iş göremezlik tazminatın kazanın gerçekleştiği 26/01/2016 tarihinde itibaren ticari faizi ile birlikte davalılar … …, … …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı S.S … Sigorta Kooperatifi yönünden geçici iş göremezlik tazminatının reddine, 1.177,40 TL geçici iş göremezlik tazminatın davalılar … …, … …, … Sigorta A.Ş’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı … Sigorta A.Ş Yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kazanın gerçekleştiği 26/01/2016 tarihinde itibaren ticari faiz uygulanmasına, 51.160,40 TL kalıcı maluliyet tazminatının davalılar … …, … …, S.S … Sigorta Kooperatifinden müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı S.S … Sigorta Kooperatifi Yönünden dava tarihinden itibaren , diğer davalılar yönünden ise kazanın gerçekleştiği 26/01/2016 tarihinde itibaren ticari faiz uygulanmasına, 17.053,46 TL kalıcı maluliyet tazminatının davalılar … …, … …, … Sigorta A.Ş’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren , diğer davalılar yönünden ise kazanın gerçekleştiği 26/01/2016 tarihinde itibaren ticari faiz uygulanmasına, 1.235,62 TL bakıcı gideri tazminatın kazanın gerçekleştiği 26/01/2016 tarihinde itibaren ticari faizi ile birlikte davalılar … …, … …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı S.S … Sigorta Kooperatifi yönünden bakıcı gideri tazminatının reddine, 411,88 TL bakıcı gideri tazminatın davalılar … …, … …, … Sigorta A.Ş’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı … Sigorta A.Ş Yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kazanın gerçekleştiği 26/01/2016 tarihinde itibaren ticari faiz uygulanmasına; manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … …, … …’dan 26/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer davalılar yönünden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; %23 ve %10 gibi arasında oldukça fark olan maluliyet oranlarının yönetmelik değişikliğine bağlı olarak bu kadar değişebilmesinin mümkün olmadığını, maluliyet oranının müvekkilinin yaşadığı durumun çalışma ve sosyal yaşamına etkisinin son alınan rapordaki miktardan oldukça fazla olup itirazları bulunmasına rağmen mahkeme tarafından bu itirazların değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, AGİ indirimli net aylık asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … … vekili; … plakalı araca ait sigorta bilgilerinin SS … Sigorta Kooperatifi tarafından 09.12.2015 başlama, 09.12.2016 bitiş tarihli 1144454 numaralı sigorta poliçesinde mevcut olduğunu, sigorta şirketinin de sorumlu tutulması gerektiğini, bir manevi tazminat miktarına hükmedip daha sonra ibra nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğini, aleyhe hükmedilen vekalet ücretlerinin hangi kalemler için hükmedildiğinin net olmadığını, reddedilen manevi tazminat yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken manevi tazminat yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, bilirkişi hesap raporunda sürekli sakatlık tazminatı hesabı yönünden yapılan hesaplama ve bakiye ömrün de Yargıtay uygulamalarına aykırı bir şekilde yapıldığını, bu nedenlerle tazminat miktarının yüksek belirlendiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, meydana gelen yaralamalı trafik kazası sonucu açılan geçici, kalıcı iş göremezlikten kaynaklı tazminat, manevi tazminat ile tedavi ve bakıcı giderine yönelik açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın maddi ve manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından maluliyet raporlarının çelişkili olduğu, hesap raporunun hatalı olduğu, manevi tazminatın düşük olduğu; davalı … … vekili tarafından geçici iş göremezlikten sigorta şirketinin de sorumlu olduğu, ödenen manevi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilip taraflarına vekalet ücreti verilmesi gerektiği, hükmedilen vekalet ücretinin ne için verildiğinin belli olmadığını, hesap raporunun hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
… Sigortaya karşı açılan dava yönünden yapılan incelemede;
HMK’nın 119/1-ğ maddesine göre, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini istiyorsa onu açık bir şekilde yazar. Talep sonucunun açık olmaması durumunda, HMK’nın 31. maddesine göre mahkemece, davacıya talep sonucunun açıklattırılması gerekir. Yani HMK’nı 119/2. maddesine göre, dava dilekçesinde talep sonucunun açık olmaması halinde, hakimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği ve bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davacının talebinin içeriğinin, talep sonucunun dava dilekçesinde açık olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı … Sigorta Koopetatifi … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olup aynı zamanda ferdi koltuk sigortası kapsamında da poliçe sorumluluğu mevcuttur. Davacı dava dilekçesinde davalının sigorta poliçesi limitleri ile ferdi koltuk sigortası kapsamında sorumlu olduğunu belirterek tazminat talep ettiğini belirtmiş ise de, talebin ZMMS kapsamından mı istendiği, ferdi koltuk sigortası kapsamından mı istendiği hususu açık değildir. Ferdi koltuk sigortası kapsamından tazminat istendiği takdirde bu zarar için Ferdi Koltuk Sigortası Genel şartlarında belirtildiği üzere ayrıca maluliyet raporu alınması gerekmekte olup bu zararın kapsamı ZMMS poliçesi kapsamından farklıdır.
Bu nedenlerle davacı vekiline öncelikle dava dilekçesi açık bir şekilde açıklattırılarak davalı … Sigortadan hangi sebeple, ne kadar maddi tazminat talep ettiği hususunda talebinin açıklattırılması, bunun için 119/2. maddesine göre 1 haftalık kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus kararı kaldırmayı gerektirmiştir.
Maluliyet raporu yönünden yapılan incelemede;
Yargıtay 17. Ve 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları ve Dairemizin bu içtihatlar ile uyumlu olan kararlarına göre, maluliyet oranları Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilimdalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre; 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, (ATK tarafından bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi olasılığının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise bu yine bu dönemde yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması), 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Eldeki dosyaya baktığımızda, mahkemesince davacının maluliyetine ilişkin olarak Adli Tıp 3. İhtisas Kurumundan 05/03/2018 tarihinde maluliyet raporu aldırılmış, söz konusu rapor Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş, maluliyet oranı % 23 olarak belirlenmiştir.
Bu rapora davalılardan … … ile … sigorta şirketi vekili itiraz etmiş, diğer taraflar itiraz etmemiştir.
İtiraz üzerine alınan 27.02.2019 tarihli rapor kaza tarihi olan 26.01.2016 tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş olup bu raporda maluliyet oranı % 10 olarak belirlenmiştir. Bu rapora davacı vekili itiraz etmiştir.
İlk alınan rapora davalılardan … ve … …, … Sigorta ve … … itiraz etmediğinden ilk raporda belirlenen maluliyet oranı üzerinden itiraz etmeyen bu davalılar yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle bu davalılar için zararın bu maluliyet oranı üzerinden hesaplanması gerekirken tüm davalılar yönünden % 10 orandan hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
Yine her ne kadar itiraz üzerine alınan rapor kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınmış ise de raporlar arasında açık çelişki bulunmakla, çelişkilerin giderilmesi için dosyanın ATK 2. Üst Kuruluna gönderilerek rapor alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Hükme esas alınan hesap raporuna ilişkin yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ) ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Hükme esas alınan hesap raporunda ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan destekten dolayı uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi / prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Geçici iş göremezlik yönünden yapılan incelemede;
Mahkemece davanın sürekli iş göremezlik yönünden kabulüne, geçici iş göremezlik yönünden sigorta şirketi için reddine karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından geçici iş göremezlik tazminatının da kabul edilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi 17/07/2020 tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden, yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı Sigorta Şirketinin sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla, davanın geçici işgöremizlik tazminatı ile bakıcı gideri yönünden de davalı sigorta şirketlerinin sorumluluğuna karar verilmesi gerekmektedir.
Manevi tazminat yönelik istinaf incelemesinde;
Davalı … … vekilinin dosyaya ibraz etmiş olduğu “Protokol” başlıklı belge incelendiğinde davacı vekili Av. … …’ın davalı … ve … … ile yapmış olduğu görüşme neticesinde “17.000,00 TL manevi tazminatın davacı vekiline ödendiği, bu davalılardan başka manevi tazminat istenmeyip, diğer davalılar … ve … …’dan isteneceği, tarafların birbirlerinden vekalet ücreti istemeyeceği, davalıların ibra edildiği…”şeklinde ibraname vermek sureti ile tarafların anlaştıkları görülmektedir.
Bu itibarla yargılama sırasında davacı vekili ile davalı … ve … … arasında düzenlenen ibranameye göre bu davalılar için açılan manevi tazminat hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Miktara yönelik istinaf incelemesinde ise,
Davacının 26.01.2016 tarihinde meydana gelen kazada % 10 malul olacak şekilde yaralandığı, kazanın oluşunda davalı … …’nun % 25 oranında kusurlu olduğu, davacının diğer kusurlu taraftan 17.000,00 TL manevi tazminat ödemesi aldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kaza ve dava tarihi, yaralanmanın derecesi dikkate alındığında hükmedilen miktarın yerinde olduğu anlaşılmakla bu husustaki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Vekalet ücretine yönelik istinaf incelemesinde;
Davacı lehine, davalılar … ve … aleyhine 3.532,37 TL geçici, 51.160,40 TL sürekli iş göremezlik, 1235,62 TL bakıcı gideri tazminatına hükmedilmiş, ayrıca davacı lehine 7.450,85 TL ve 3.400,00 TL olarak iki farklı vekalet ücretine hükmedilmediği görülmüştür. Davacının zararı yaralanmaya davayı maddi tazminat olup kabul ve reddedilen kısım için tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Bu yöndeki davalı istinaf sebebi de yerindedir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen sebeplerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, dava dilekçesinin açıklattırılması, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, kazanılmış haklar da dikkate alınarak usulüne uygun hesap raporunun alınması gerektiği, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken önemli delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekili ile davalı … … vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6.maddesi uyarınca kabulü ile istinaf edilmeyen hususlar ve usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğinden kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı … … vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.15/03/2022

Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.