Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/380 E. 2022/326 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/380 – 2022/326
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/380
KARAR NO : 2022/326

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 14/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17/12/2016 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanarak sakat kaldığını, kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı … Sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, kazaya karışan diğer … plaka sayılı aracın ise davalı … Sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını belirterek, 1.000,00 TL maddi tazminat tutarının temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 17.09.2020 e-imza tarihli dilekçesi ile dava değerini 18.054,17 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, raporların Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, hatır taşımacılığı olup olmadığı araştırılarak varlığının anlaşılması halinde hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, müterafik kusurun tespiti ile tazminattan indirim yapılması gerektiği, sigorta şirketlerinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin tedavi teminatı kalmamış olması nedeniyle iş bu tazminattan ödenen tedavi giderleri, bakıcı giderleri, ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğu kalmadığı
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, raporların Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, müterafik kusurun varlığının sabit olması nedeniyle aktüerya hesaplamasından çıkacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile, 13.886,66 TL kalıcı iş gücü kaybı 4.167,51 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 18.054,17 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; davalıların işleten ve sürücüsü olduğu araç ticari nitelikte olup talepleri doğrultusunda ticari faize hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesinin hatalı olup istinaf incelemesi neticesinde bozulmasının gerektiğini beyan ederek, talebi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı … Sigorta A.Ş. vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; yasa gereği başvuru şartı yerine getirilmeden davacı tarafın eldeki davayı açtığı, haklarında faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davacı yanın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL üzerinden 21.07.2017 tarihinde açtığı işbu davada dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında maluliyet tazminatı istemekte olduğunu bu nedenle HMK madde 26’ya aykırı olarak geçici iş göremezlik talep edilerek talebin genişletilmesine muvafakatları bulunmadığını davacının ıslahına karşı UYAP üzerinden gönderdikleri 18.09.2020 tarihli itiraz dilekçelerinde belirtilmiş olmasına rağmen geçici iş göremezliğe hükmeden yerel mahkeme kararının istinaf kanun yolunda kesin olarak kaldırılmayı gerektirdiğini, davacı yanın dava konusu kaza ile ilgili alacaklarının %10’nu temlik ettiği, dosya içerisine celp edilen Ceyhan 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından anlaşılmakta olduğunu ve açılan işbu davada da davalı müvekkili sigorta şirketinin ihbar olunan konumunda olduğunu, bu nedenle temlik sözleşmesinin aksine karar verilmesinin mükerrer ödemeye neden olabileceğini, 18.09.2020 tarihli dilekçede bu hususun belirtilmiş olmasına rağmen işbu davanın sonucununun bekletici mesele yapmadan karar veren yerel mahkeme kararının istinaf kanun yolunda kesin olarak kaldırılmayı gerektirdiğini, dosya içerisine alınan 30.01.2020 havale tarihli kusur raporuna karşı itirazları doğrultusunda, bilirkişi raporu asli ve kusur oranı için verdiği oranlama trafik kaza tespit tutanağı, savcılık doyası ile çelişki yarattığı için karayolları fen heyeti ya da adli tıp trafik ihtisas daire başkanlığından kusur raporu alınmasına karar vermeyen yerel mahkeme kararı istinaf kanun yolunda kesin olarak kaldırılmayı gerektirdiğini beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı … Sigorta A.Ş. vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; Yasa gereği başvuru şartı yerine getirilmeden davacı tarafın eldeki davayı açtığı, davacı için bakım ve iyileşme (iş göremezlik) süresi öngörülse dahi bu döneme ilişkin taleplerden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, ilgili kazada mağdurun koruyucu ekipmanlardan emniyet kemerini kullanmasının zorunlu olmasına rağmen kullanılmamasının, ehliyetsiz veya alkollü olduğunu bildiği araçta yolculuk etmesinin, istiap haddinin aşılması gibi hususların tespitinin müterafik kusur teşkil etmekte olduğunu, davacının, müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapmadığından müvekkil şirketin dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edilmesinin gerekmekte olduğunu ancak yerel mahkeme kararında dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı dava dilekçesinde müşterek ve müteselsil olarak talepte bulunmamasına rağmen ıslah dilekçesinde müşterek ve müteselsil talepte bulunmuş olup, ıslah dilekçesine itiraz edilmesine rağmen yerel mahkemece müşterek ve müteselsil sorumluluk yönünden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun kusuru oranında olup yerel mahkeme kararının kaldırılmasının gerekmekte olduğunu, iddia ve savunmaları ve delilleri belirtilmeksizin ve değerlendirilmeksizin, tartışılmadan hüküm verilmiş olduğunu, gerekçeli kararın bu nedenle açıklıktan ve şeffaflıktan uzak olduğunu beyan ederek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, 55, ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin dava açılmadan evvel başvuruya ilişkin yapmış oldukları istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 Sayılı yasanın 97 maddesi (Değişik madde: 14/04/2016-6704 S.K. 5. Mad.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu madde hükümüne göre davacının trafik kazası nedeni ile tazminat davası açmadan önce sigorta şirketine yazılı olarak başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının Tazminat ve giderlerin ödenmesi başlıklı B2 maddesinde “(Değişik paragraf:RG-2/8/2016-29789) 2.1. Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir.” hükümüne yer verilmiştir.
2918 Sayılı yasanın 97 maddesi (Değişik madde: 14/04/2016-6704 S.K. 5. Mad.) Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekliliğine ilişkin şartın dava şartı olduğu noktasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından söz konusu dava şartı sonradan giderilebilir bir dava şartı olarak kabul edilmiş ise de;
6704 sayılı yasanın 5 maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 97 maddesinin gerekçeleri; “Alt komisyonun değişiklik gerekçesi
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılması suretiyle, trafik kazalarında zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesini teminen zarar görenlerin sigorta şirketine başvurmasının ardından, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun tahkime ilişkin başvuru şekli ve süresinin dikkate alınmasını öngören bir düzenleme Tasarıya yeni çerçeve 6 ncı madde olarak eklenmiştir.”
Plan ve bütçe komisyonun değişiklik gerekçesi Çerçeve madde 6 alt komisyon metninin çerçeve 6. maddesi; “Zorunlu trafik sigortası uyuşmazlıklarının daha hızlı çözülmesi için zarar görenin öncelikli olarak ilgili sigorta kuruluşuna başvurması, sorunun çözülemediği hallerde dava açması ya da sigortacılık mevzuatı uyarınca tahkime başvurmasına imkân sağlayacak şekilde değiştirilmesi suretiyle kabul edilmiştir” şeklinde açıklanmıştır.
Tasarı yasalaşmadan önce TBMM Genel Kurul görüşmeleri sırasında iki adet önerge verilmiştir. Önergelerden birisi tüm madde metininin tasarıdan çıkartılmasına ilişkin olup bu önerge hakkında yapılan görüşmeler sırasında söz konusu tasarı ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru şartı getirilmiş olmasının mağduriyet yaratacağı, düzenleme ile zararın tazmini için sigorta şirketine başvuru yapılmaması halinde dava yoluna gidilemeyeceğinin kabul edileceğini bunun doğru olmadığını mağdurların sigorta şirketinin insafına terk edileceği yönünde eleştiriler getirilmiş ve değişlik önergesi sunulmuş ancak söz konusu önerge red edilmiştir. Yine aynı madde de yer alan dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması ve 15 gün beklenmesi gerektiği şeklindeki hükümde yer alan 15 günlük sürenin 7 güne indirilmesi teklif edilmiş bu teklif de red edilmiştir.
Tüm açıklamalara göre yasa koyucunun gerekçesi ve TBMM Genel Kurulunda yapılan değişliklik önergeleri ile bu önergeler hakkında yapılan görüşmeler neticesinde önergelerin reddine karar erilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde söz konusu kanun maddesinde getirilen dava açılmadan önce Sigorta şirketine başvuru yapılması gerekliliğine ilişkin koşul ön dava şartı niteliğinde olup dava açılmadan önce yerine getirilmesi gereken bir koşuldur.
Bu şart yerine getirilmeden dava açılmış ise dava ön şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Söz konusu değişlik ile getirilen dava ön şartının dava açıldıktan sonra giderilebilecek nitelikte olması halinde yasa koyucu tarafından bu şekilde bir düzenleme yapılmasına gerek olmazdı zira madde metninin değişlikten önceki halinde mağdurun dava açmadan önce sigorta şirketine başvurma imkanı olduğu gibi doğrudan dava açma imkanı da bulunmaktadır. Yasa koyucu bilinçli olarak zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesi amacı ile söz konusu değişliği yapmıştır.
Bu nedenle mağdurun doğrudan doğruya dava açması ve dava açtıktan sonra yargılama aşamasında sigorta şirketlerine başvuru yapmış olması ve bu şekilde dava şartının sonradan giderilebilir dava şartı olarak kabulü Yasa Koyucunun değişlik ile getirmek istediği asıl amacına aykırıdır.
Son olarak, söz konusu dava şartının mahkemeye erişim hakkının bu kapsamda adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine başvurulmuş olup Anayasa Mahkemesi … esas ve … karar sayılı ilamının gerekçesinden, sigorta şirketine karşı dava açılmadan önce usulüne uygun şekilde sigorta şirketine başvuru yapılmamış olması halinde davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilebileceği, bu durumun davacı açısından aşırı bir külfet getirmediği, adil yargılanma hakkının hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğinde olmadığı da kabul edilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı sigorta şirketlerine karşı dava açılmadan önce mutlaka surette usulüne uygun şekilde bir başvuru yapılması gerekmekte, bu başvuru şartı yerine getirilmemiş olması halinde mahkemece işin esasına girilmeden HMK 114/2 ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Bu açıklamalara göre eldeki dosyaya baktığımızda; davacının 07/12/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeni ile yaralanmasına bağlı olarak geçici iş görmezlik ve kalıcı iş göremezlik tazminatı isteminde bulunmuş, ancak dava açılmadan önce davalı … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. uğramış olduğu zarar nedeni ile maddi tazminatın ödenmesi için gerekli olan tüm belgeler ile eksiksiz olarak başvuru yapılması gerekliliği yasa koyucu tarafından dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şart yerine getirilmeden dava açılmış ise dava ön şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda dava tarihinin 21/07/2017 olduğu davacı tarafından davalı sigorta şirketlerine, tarafından dava açmadan önce davalıya usulüne uygun şekilde tüm evraklar ile eksiksiz bir biçimde başvuru yapılmadığı, anlaşılmakla davalı sigorta şirketleri yönünden yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmemiş, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2020 tarih ve … Esas, … karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE;
Harç yönünden:
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcından, peşin alınan 31,40 TL ve ıslah ile alınan 65,00 TL olmak üzere toplam 96,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 15,70 TL harcın karar kesinleştiğinde talep edilmesi halinde davacı tarafa iadesine,
Yargılama giderleri yönünden:
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
Vekalet ücreti yönünden:
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
İstinaf giderleri açısından;
8-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Davalılar … Sigorta A.Ş. ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 54,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
12-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 14.02.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.