Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/3158 E. 2023/1326 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/3158 – 2023/1326
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/3158
KARAR NO : 2023/1326

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 11.07.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/09/2021 tarih, 2017/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışmaları neticesinde müvekkiline ait aracın ağır hasar gördüğünü, müvekkiline ait otobüsün tamir edilmesi için yaklaşık 2 ay serviste kaldığını, müvekkilinin aracını 1 yıl evvel aldığını, bakımlarını düzenli olarak yaptırdığını, müvekkilinin aracını tamir süresi boyunca kullanamadığını, ortalama günlük 250,00 TL olan kazancını iki ay süre boyunca elde edemediğini, müvekkili hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiğini, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın sigortacısı olduğunu, müvekkilinin aracında meydana helen değer kaybının ve aracın tamirde olduğu süre içinde oluşan kar kaybının müvekkiline ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya ait araçta meydana gelen 500,00 TL değer kaybının ileride yargılama aşamasında belirlenecek miktarın bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi açısından dava tarihinden diğer davalılar açısında kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte) tahsil edilip müvekkiline ödenmesine, 500,00 TL kazanç kaybı bedelinin ise sigorta şirketi haricindeki davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 06.07.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini 12.000,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; 09/04/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davalıların babaları … ve anneleri …’in vefat ettiğini davalı müvekkiller ise mirasçı olduğunu, davalıların babası miras bırakan …’in öldüğü trafik kazasının meydana gelmesinin asıl sebebinin eğimli yolda Karayolları tarafından uyarıcı levhaların konulmamış olması, yolların asfaltının yeterli düzeyde olmaması nedeniyle yağmur yağması nedeniyle yolların kaygan hale gelmesi, asfalt malzemesinin eksik olması, orta şeritte refüj olmaması olduğunu, kazanın olduğu yerde daha öncede birden fazla kaza olmasına rağmen karayollarının hiçbir uyarıcı levha koymadığını, kazanının oluşumuna sebebiyet verdiğini, bu sebeple kazanın asıl meydana gelmesinde karayollarının kusurlu olduğunu ve bu nedenle husumet itirazları olduğunu ve sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının davalılar hakkında değer kaybına yönelik olarak açtığı tazminat davasının reddine, davacının kar mahrumiyetine yönelik olarak kaynaklı açtığı tazminat davasının kabulü ile 12.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 09/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalılar vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin babası miras bırakın …’in vefat ettiği trafik kazasının asıl sebebinin eğimli yolda karayolları tarafından uyarıcı levhaların konulmaması olduğunu ve dolayısıyla miras bırakanların hiç bir kusuru olmadığını ilk derece mahkemesince kusur raporu aldırılmadan tüm zarardan davalıların sorumlu tutulmasının açıkça hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde günlük kazancını 250,00 TL olarak ifade etmesine rağmen yerel mahkemece günlük zararın bilirkişi raporu doğrultusunda 400,00 TL olarak kabul edilmesinin açıkça çelişki içerdiğini ayrıca 40 km hız ile kaza yapan bir aracın 30 gün süresince yapılmadığını kabul etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, vergi dairesinden dosyaya gönderilen cevabi müzekkereye göre davacı tarafın 2018 yılı için zarar ettiğinin bildirilmiş olması ve vergi ödememiş olması nedeniyle uğranıldığı bildirilen zarar iddiasının gerçek olmadığı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedenine bağlı tazminat talebidir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili istinaf etmiştir.
Davalılar vekilinin kusur oranın belirlenmesi için kusur raporunun alınmadığı ve hükme esas hesap raporuna ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalılar vekiline 17.05.2021 havale tarihli kusur ve hesap raporu usulüne uygun şekilde 22.06.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak davalılar vekili tarafından yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalılar vekili yönünden süresinde kusur ve hesap raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 819,72 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 204,93‬ TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 614,79‬ TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılardan tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 11.07.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.