Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/3078 E. 2023/1218 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/3078 – 2023/1218
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/3078
KARAR NO : 2023/1218

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE :…
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …Sigorta Anonim Şirketi –
VEKİLLERİ : Av….
Av. …
Av. …
DAVA : Maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle tazminat
KARAR TARİHİ : 21.06.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/10/2021 tarih, 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın yabancı plakalı … plaka sayılı araca çarpması sonucu davacının aracında maddi hasar oluştuğunu, trafik kazası tespit tutanağına göre … plakalı aracın tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracına çarparak hasara sebebiyet veren … plakalı sayılı araca ait ZMSS trafik poliçesi kapsamında uğradığı araç hasar bedelinin eksik ödenen kısmı ile eksper ücretinin tazminini davalıdan talep ettiklerini, ancak taraflarına15.000,00 TL’lik ödeme yapıldığını, asıl tamir masraflarının 34.420,78 TL’nin üzerinde olduğunu, davalı 03/10/2019 tarihinde kısmi olarak ödenen 15.000,00 TL’den kalan 19.420,78 TL’nin hala ödenmediğini, alacaklarının tahsili ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyanın yetkili mahkemesinin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, poliçe limitinin 36.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarar nispetinde olduğunu, davacı tarafa 03/10/2019 tarihinde 15.000,00 TL maddi hasara ilişkin ödeme yaptıklarını, 21/10/2019 tarihinde 1.638,79 TL değer kaybı tazminatı ödediklerini, ödemeler sonrasında bakiye limitin 22.361,21 TL olduğunu, davanın usulden reddine aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile; 19.420,00 TL hasar bedeli tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, iş bu tazminatın 1.000,00 TL’sine 21/01/2020 tarihinden ıslah tarihi olan 13/07/2021 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, bakiye kalan 18.420,00 TL’sine 13/07/2021 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 515,07 TL ekspertiz bedelinin 21/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının olduğunu ve yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını, sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını ve poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, sigortacılıkta tahkime ilişkin yönetmeliğin 16/13.maddesi gereğince tam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin, yetkili mahkemeye ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
HMK’nin 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da “zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin” yetkili olduğu düzenlemesi yer almaktadır.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/13170 ve Karar No: 2018/10431)
Somut olayda, dava haksız fiil niteliğindeki trafik kazasına dayalı olduğundan HMK’nin 16 ve 7/1 maddesi gereğince haksız fiilden zarar gören davacının yerleşim yeri Adana ili olması nedeniyle, Adana Asliye Ticret Mahkemesince davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekilinin, alacağın zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Başvuruya ilişkin olarak, sigorta kuruluşu zamanaşımı hususunun dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Trafik kazalarında zamanaşımı süresi Karayolları Trafik Kanunu’ nun 109. maddesi düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren iki yılda zamanaşımına uğrar. Başvuruya konu kaza 01.09.2019 tarihinde meydana gelmiş olmakla dava tarihi ise 23.07.2021 tarihidir. Dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından, sigorta kuruluşu vekilinin zamanaşımı ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin, söz konusu araçta meydana gelen hasardan, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlar göre sorumlu olmadığına ilişkin itirazın değerlendirilmesinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddeside; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” 91/1. maddesinde ise işletenlerin 2918 sayılı Kanun’un 85/1.maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi (Trafik Poliçesi) Genel Şartları A.3 maddesine göre; Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi olan 01.09.2019 tarihi itibariyle 36.000,00 TL geçerli zorunlu sigorta limitleri dâhilinde karşılamakla yükümlüdür. Bu bağlamda araçta oluşan KDV dâhil 34.420,78 TL hasar bedeli zararı gerçek zarar olup, davalının ZMMS poliçesi kapsamında sorumluluğundadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekilinin, söz konusu araçta meydana gelen hasarın bilirkişi raporunda, piyasa koşullarına göre yapılan değerlendirmenin fahiş olduğuna ilişkin itirazın değerlendirilmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete ’de yayımlanan 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararında; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.madde birinci cümlesinin “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir…” ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin iptaline karar verilmiştir İptal kararından sonra genel şartlardaki eş değer parça kullanımına ilişkin hükmün uygulanmasına imkân kalmamıştır. Yerleşik Yargıtay içtihatları de gerçek zararın ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle sağlanacağı görüşündedir.
Bu itibarla ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 07.06.2021 tarihli (hasar) bilirkişi raporunda “Tarafımızdan yapılan tespitte değişen parçaların orijinal parça fiyatından kaza tarih itibariyle güncel fiyatların değerlendirildiği görülmüştür. Talep edilen işcilik ücretinin kaza tarih itibariyle piyasa rayiç bedeli ile olduğu görülmüştür……. KDV DÂHİL 34.420,78 TL” şeklindeki açıklama ile davacıın aracının onarımında orijinal parçalar kullanılmak sureti ile davacıya ait aracın markası, modeli, donanımı, kilometresi dikkate alınmak suretiyle ve piyasa ve emsal araştırılması yapılarak, araçta oluşan hasar miktarı, aracın hasar aldığı bölgeler, kullanım şekli ve değişen parçaların neler olduğu da göz önünde tutulmak suretiyle ayrıntılı değerlendirme yapılmış olup, söz konusu raporun Yargıtay kararlarında tanımlanan ilke ve esaslara göre hazırlandığı, raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu şekilde hükme esas bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin, davacı tarafın trafik kazası sonucu uğramış olduğunu iddia ettiği zararların, davalı şirket tarafından 03.10.2019 tarihinde 15.000,00 TL araç hasar bedeli ödemesi yapılmak suretiyle zararının karşılandığı ve sigorta poliçesi hükümleri uyarınca davalı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğine ilişkin itirazın değerlendirilmesinde;
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda yukarıda açıklandığı gibi davacının aracında oluşan hasara ilişkin 06.07.2021 tarihli bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporu; dosya münderecatı ile uyumlu olup Yargıtay denetimine de elverişli olduğu yukarıda açıklanmıştır. Bu nedenle hükme esas alınmasında hukuka aykırılık görülmemekle davacının aracında KDV dâhil 34.420,78 TL hasar bedeli (bakiye: 19.420,00 TL) oluştuğu 06.07.2021 tarihli hasar raporu ile belirlenmiştir.
Davadan önce davalı yanca oluşan hasara ilişkin olarak yapılan 15.000,00 TL hasar bedeli ödemesi yapılmış olup söz konusu ödemenin davacının hasarına ilişkin tüm gerçek zararını karşılamadığı bellidir. Davalı tarafından yapılan ödeme sonrasında davacı yanca imzalanmış bir ibraname de dosya arasında bulunmamaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi davalı sigorta şirketi KTK 85/1 ve 91/1 maddeleri gereğince düzenlenen ZMMS poliçesi teminat limitleri dâhilinde davacının gerçek tüm zararını karşılamakla yükümüdür. davacının gerçek zararı karşılanmadığı sürece davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun son bulduğundan söz edilemez. Bu kapsamda davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu hasar onarım bedeline ilişkin ödeme davacının tüm zararını karşılamadığından davalı Sigorta Şirketinin ZMMS poliçesinden kaynaklı yükümlülüğü son bulmamıştır. Bu nedenle davalının ödeme ile sorumluluklarının son bulduğuna ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin vekilinin KDV dolayısı ile sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle hükmedilecek tazminata bu miktarın eklenmemesi gerektiğine ilişkin itirazın değerlendirilmesinde;
Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre Türkiye´de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir. Sigortalının, verilen zararın onarımı için satın alacağı malzeme ve onarım için gerekli işçilik hizmeti de anılan yasa maddesi gereğince katma değer vergisine tabidir.
KDV’ye ilişkin olarak ilgili Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2016/… Esas, 2017/… Karar sayılı kararında; “…Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı … şirketi, …’nun 85. maddesinde düzenlenen araç işleteninin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Sigortalı aracın, 3.kişiye verdiği maddi zararı poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere karşılamakla yükümlüdür. … şirketi 3.kişinin uğradığı gerçek zarardan sorumludur. Sigortacı, … sözleşmesinden kaynaklanan tazmin borcunu yerine getirirken gerçek zararı ödemekle yükümlü olarak, aracın onarımı yapılsın ya da yapılmasın, onarıma ilişkin fatura olsun ya da olmasın hasar bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisini de (3065 sayılı KDV Kanunu uyarınca) zarar görene ödemek zorundadır…”. belirtilmiştir.
Bu itibarla, başvuru sahibi yararına hükmedilecek tazminat miktarına, bu miktar üzerinden hesap edilecek KDV’nin de eklenmesi gerekeceğinden bu husustaki istinaf başvursu da uygun görülmemiştir.
Davacı lehine hükmedilecek vekâlet ücretinin, tam vekâlet ücretinin 1/5’ini aşamayacağına ilişkin itirazın değerlendirilmesinde;
Uyuşmazlığın genel mahkeme alan asliye ticaret mahkemesinde karar bağlandığından, avukatlık ücretine ilişkin olarak sigortacılıkta tahkime ilişkin yönetmeliğin iş bu dosyada uygunlanması mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.361,76 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 390,95 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 970,81 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 21.06.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır