Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/304 E. 2022/663 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/304 – 2022/663
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/304
KARAR NO : 2022/663

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 22/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafın alacaklı olduğu ilamsız icra takibi yapıldığını, davacı şirkete gönderilen ödeme emrinin usulsüz olarak şirkette yetkisi olmayan çalışana tebliğ edildiğini, bu surette yapılan icra takibinden şirket yetkililerinin 30.03.2018 tarihinde adreslerinde yapılan hacizle haberdar olduklarını, haciz tehdidi ve paniği ile yetkili şirket ortağı … …’ın mevcut olmayan bir borç için icra taahhüdünde bulunduğunu, usulsüz tebligattan ötürü itiraz süresini kaçırararak dava açmak durumunda kaldığını, icra takibinin sigorta şirketinin kaza dolayısı ile sigortalısına yaptığı ödemeyi halefiyete dayanarak davacı şirketten rücuen talebi olduğu haciz sırasında öğrenildiğini, rücuya konu alacağın davacı şirketin sahibi olduğu iş sahası içerisine izinsiz girip kaza yapan … … isimli şahsın … plakalı aracına sigortaca ödenen tamir masrafları olduğunu, bahse konu kazanın doldurma sahası içerisinde gerçekleştiğini, kazanın olduğu yerde özel araçların giremeyeceğine ve iş makinelerinin çalıştığı bir alan olduğu yönünde yasal mevzuatın öngördüğü uyarı levhalarının mevcut olduğunu, kazaya karışan iş makinası üzerinde araca 8 metreden fazla yaklaşılmaması yönünde uyarı tabelasının mevcut olduğunu, … plakalı araç sürücüsü … …’ün şirket yetkilisi ve çalışanlarının bilgisi dışında gittiği istikametteki yolu kısaltmak kastı ile şirket özel araç girişi yasağı uyarılarına kulak asmadan iş sahasına girdiğini ve çalışan iş kepçesine arkasından çarptığını, kazanın gerçekleşmesinde tüm kusurun bu sürücüde olduğunu, kaza sonrasında sigorta şirketinden tamirin yapılması için anılan kişi ve iş makinası sürücüsü davacı şirket çalışanı … …’ın kaza tespit tutanağını tuttuklarını, bu tutanakta kazanın iş sahasında gerçekleştiğini ve özel aracın bu alanda hareket halinde olduğunun yazıldığını, tazminat hakkı olmayan bir kişinin haklarının devri şeklinde bir olay zuhur etmeyeceğinden rücu hakkının da mevcut olmadığını, takip konusu alacak ile davacının bir ilgisinin olmadığını belirterek Mersin 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında öncelikle icra veznesine yatırılacak olan paranın davalı-alacaklıya ödenmemesini içerir takdir edilecek teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini, davalı borçluya borcun olmadığının tespiti ile Mersin 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyada takibin iptaline karar verilmesini, kötü niyetle takip yapan davalı alacaklı aleyhine takip tutarının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketince sigortalı … plakalı durağan halde bulunan araca davacı şirkete ait 2007 model … marka, … plakalı iş makinaısnın çarpışması sonucu sigortalı araçta oluşan 17.602,00-TL tutarındaki hasar bedelinin tahsili amacı ile davalı sigorta şirketine karşı Mersin 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamında takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, 30.03.2018 tarihinde davacı şirketin işyeri adresine fiili hacze gidildiğini, haciz sırasında şirket yetkilisi … …’ın 22.436,28-TL borcu 02.04.2018 tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, takip kesinleşmesinden sonra davacı şirketin depo ve ofis telefonları defalarca aranarak borcun ödenmesi adına ihtarlarda bulunduklarını, davalı sigorta şirketince sigortalanan aracın kaza sırasında hareketsiz bir halde bulunduğunu, davacı şirket vekilinin beyanlarının aksine durağan vaziyette bulunan bir araç için kazayı yapan iş makinesinin üzerinde 8 metreden fazla yaklaşmayın şeklinde bir uyarı levhasının olmasının bir anlam ifade etmeyeceğini, kaza sonrası çekilen fotoğraflarda da aracın park etmekte, durağan bir konumda olduğunu, kaza tarihinde davacı şirkete ait işyerine hususi araçların giremeyeceğine ilişkin bir uyarı levhasının bulunmadığını, kaza anına ilişkin çizilen taslakta da sigortalı araç sürücüsünün hareket kabiliyetinin olmadığını, iş makinasının geri gelirken aracı görmeyerek vurduğunu belirgin bir şekilde ortada olduğunu, KTK’nun “araç manevralarını düzenleyen kurallar” başlıklı 67. maddesi uyarınca geri manevra yapan aracın KTK 67/B şıkkını ihlal ettiğini, kaza sonrası çekilen fotoğraflarda davalı şirketçe sigortalanan aracın manevra kabiliyetinin olmadığı, geri gelen iş makinası ile toprak zemin arasında sıkıştığı görüldüğünü, davacı tarafın beyanlarının aksine olayda iş makinesi kullanan sürücünün %100 kusurlu olduğunu, sigortalı ile davalı şirket arasında akdedilen ve delil sözleşmesi mahiyetinde olan sigorta poliçesi genel şartları 6102 Sayılı TTK’nun 1472. maddesi gereği sigortalının haklarına halef olunduğunu, bu nedenle sigortalı adına ödenen hasar bedelinin hasarın meydana gelmesindeki kusuru nispetinde isabet eden toplam miktarın faizi ve masrafları ile birlikte davalıdan rücuen tahsil edilmesi gerektiğini belirterek davacının hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacının Mersin 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında 8.801,00TL asıl alacak, 338,53TL faiz olmak üzere toplam 9.139,53TL borcunun bulunmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, davalının icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; 15/04/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda ve Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/230 talimat dosyasındaki değerlendirme ile olayın trafik kazası olmadığı şeklinde ulaşılan sonuç görmezden gelindiğini, karayolu sayılmayan bir yerde meydana gelen haksız fiile ilişkin eylem sonucunun trafik kazası niteliği taşımayacağı gibi trafik yada kasko poliçesi kapsamında sigortacının sorumluluğunu doğurmayacağını, keza bu durumda poliçe kapsamına girmeyen haksız fiil sorumluluğu nedeni ile sigorta şirketinin halefiyete dayalı rücu hakkının da söz konusu olmayacağını, müvekkiline ait iş yerine dışarıdan yabancı araç veya iş makinesi alınmadığından kamuya açıklık ihtiva eden bir durum söz konusu olmadığını, bu işyerine sadece müvekkilinin işyerine ait araçların ancak izin aldıkları takdirde girebildiğini, müvekkiline ait sahada iki taraflı yol bağlantısı tespitinin de afaki olduğunu, zira müvekkili şirket sahasında sürekli olmanın ötesinde geçici surette bile yol olarak tahsis edilen bir alan mevcut olmadığını, müvekkil şirketin tali sorumluluğuna ilişkin ise rapor değerlendirmelerinin mesnetsiz olduğunu, kaza yapan araç yan firmadan geldiğini, haksız fiil sorumluluğunda yan firmanın ihmalinin üçüncü kişinin sorumluğu kapsamında tartışılmadığını, kusurun oransal olarak tespitinden sonra kusur zarar denkleminde operatör … Pehlivanın tespit edilen %25 kusuru müvekkil şirketin tespit edilen %25 kusur oranı ile birleştirilerek müvekkilin zarardan %50 oranla zarardan sorumlu olduğuna karar verilmesinin herkes kendi fiili ile meydana getirdiği zarardan hem ceza hukukunda hem de özel hukukta şahsen sorumludur ilkesine aykırı olduğunu, sürücü … …’in ağır kusurlu olduğu gözetilerek davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının rücuya konu alacakta halef olunan sürücü … …’in %50 kusur oranı ile kazada ağır kusurlu olduğu görmezden gelinerek hüküm kurulduğunu, davalı şirketin halef olduğu araç sürücüsü ağır kusuru ile illiyet bağını kestiğini, hülasa kimse kendi kusurundan faydalanamaz ilkesi ve zarar görenin kendi kusuru ile zararı artırdığı (müterafik kusur) raporlar ile sabit olması karşısında, davacının ağır kusurlu sigortalısına halef sıfatı ile üçüncü kişi konumunda yer alan müvekkile rücu edemeyeceği gözetilerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalı aracında meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi sonrasında, ödenen bedelin davalıdan rücuen tazminine yönelik başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davacı vekili tarafından karayolu sayılmayan bir yerde meydana gelen haksız fiile ilişkin eylem sonucunun trafik kazası niteliği taşımayacağı gibi trafik yada kasko poliçesi kapsamında sigortacının sorumluluğunu doğurmayacağını, keza bu durumda poliçe kapsamına girmeyen haksız fiil sorumluluğu nedeni ile sigorta şirketinin halefiyete dayalı rücu hakkının da söz konusu olmayacağı savunulmaktadır.
Mahkemece kazanın meydana geldiği yerin karayolu olup olmadığı konusunda bir kısım raporlar alınmıştır. Mahkemece alınan 16.11.2018 tarihli trafik polis memuru ile makina yüksek mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyet raporu ile 09.09.2020 tarihli İTÜ Makina Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan bilirkişi heyet raporuna göre kazanın meydana geldiği davacı işletmeye ait yükleme sahasının her iki yönden de karayolu ile bağlantısı olması nedeniyle olay yerinin karayolu olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. 26.02.2020 tarihli bilirkişi heyeti tarafından trafik kazasının meydana geldiği yerin karayolu tanımı ile uyumlu olmadığına yönelik düzenlenen rapordaki çelişkinin, söz konusu raporlar ile giderildiği anlaşılmıştır.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından 15.04.2019 tarihli yazısında “dava konusu olayın şantiye sahasında gerçekleştiğinden kazaya karışan araçların yaptıkları iş ve olayın oluş şekli itibariyle söz konusu olayın trafik kazası mahiyetinde olmadığı, iş kazası mahiyetinde olduğu kanaatine varıldığı, bu olayla ilgili ATK içerisinde kusur tespiti yapan bir birim bulunmadığından dosyanın işlemsiz iadesine” yönünde karar verilmiş, ATK tarafından bir rapor hazırlanmadığı gibi sırf iş sahasında gerçekleşmesi nedeniyle iş kazası niteliği taşımayacağı, dava dışı … plakalı araç sürücüsünün işveren ile bağlantısının bulunmadığı hususu gözetilmeksizin hatalı değerlendirme yapıldığı anlaşılmış, bu nedenle dosyanın işlemsiz iadesi yönünde verilen müzekkere içeriğine itibar edilmemiştir.
Dava dışı sürücünün olay günü davacı şirkete ait iş sahasına giriş çıkış yaptığı esnada, kazaya karışan iş makinesinin ileri geri giderek çalışma yaptığı sırada iş makinesinin geri geri gelerek dava dışı sürücü idaresindeki … plakalı araca önünden çarptığı anlaşılmaktadır. Keşfe katılan bilirkişi heyeti raporunda …sokaktan … şirketine girişte araç girişlerinin kontrollü şekilde yapılmadığı, şirkete gelen taşıtlar dışında diğer taşıtların girmesinin yasak olduğuna dair herhangi bir trafik işaret ve levhasının konulmadığı, herhangi bir fiziki engelin bulunmadığı, araçların güneyden ya da kuzeyden rahatlıkla girip şirket sahasının içinden geçerek diğer yönden karayoluna çıkabildikleri belirtilmiştir.
Bu bağlamda, 2918 sayılı kanunun 2/2-a md.si “Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.
Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile.., bu Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü gereği kazanın meydana geldiği işletme sahasının karayoluna bağlantılı karayolu sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerekir. H.G.K.’nın kararıda bu yöndedir. Bu durumda rizikonun teminat kapsamında olduğu, bu nedenle davacıya rücu şartlarının oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmekle, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
26.02.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile 09.09.2020 tarihli İTÜ Makina Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşan bilirkişi heyet raporuna göre dava dışı … plakalı araç sürücüsü … …’ün %50 oranında asli kusurlu olduğu, iş makinesi operatörü … …’ın iş yeri güvenliğinin sağlanması konusunda gerekli talepte bulunarak tedbirin alınmasını sağlamadığından %25 kusurlu olduğu ve davacı işletmenin de araçların girişini engellemediği, kontrol altına almadığı, güvenliği sağlayacak tedbir almadığı gerekçesiyle %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Davaya konu kazaya karışan iş makinesinin davacı şirkete ait olduğu ve iş makinesi operatörü … …’ın davacının çalışanı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirket kazaya sebebiyet veren aracın işleteni konumunda olup, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi aynen sorumludur. Bunun yanında TBK’nun 66. Maddesi gereğince adam çalıştıranın sorumluluğu ilkesi uyarınca davacı şirketin çalışanının işin yapılması sırasında 3.kişilere vermiş olduğu zararlardan dolayı da sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle davacı şirketin çalışanın verdiği zarar nedeniyle adam çalıştıran olarak da sorumluluğu mevcut olduğundan tazminatın belirlenmesinde toplam %50 kusur oranının dikkate alınması yerindedir.
Dava dışı … plakalı araç sürücüsü … …’ün %50 oranında asli kusurlu olduğu dikkate alınarak davacıdan rücu edilebilecek tazminat miktarı belirlenmiş, dava dışı sürücünün kusuruna denk gelen kısım yönünden davacı tarafın davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Dava dışı sürücünün kusurunun kazanın meydana gelmesinde %50 oranında etkili olduğu, davaya konu zararın araçta meydana gelen hasar bedeline ilişkin olduğu, davacının zararın meydana gelmesinde %50 oranındaki kusuru dışında müterafik kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında illiyet bağının kesildiğinden söz edilemeyeceği, anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.22/03/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.