Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2963 E. 2023/1716 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2963
KARAR NO : 2023/1716

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/… Esas, 2021/… Karar
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … TC…. –
VEKİLİ : Av. …
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/09/2021 tarih ve 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.02.2011 tarihinde dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka numaralı araç ile dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka numaralı aracın çarpışması ile … plakalı araçta yolcu konumunda olan davalı-borçlu …’in yaralanması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araç, müvekkil … Sigorta A.Ş. nezdinde 06.01.2011-06.01.2012 tarihlerini kapsar şekilde ve … numaralı poliçe ile ZMMS teminatı altında olduğunu, davacı … TTK hükümleri uyarınca 17.05.2013 tarihinde EFT yoluyla zarar gören davalı …’e 17.116,00 TL ödeme yaparak davalının kaza sebebiyle uğradığı zararı tazmin ettiğini, ancak davalının, kötüniyetli ve haksız olarak 27.05.2014 tarihinde müvekkili … Sigorta A.Ş. ile … plakalı aracın sigortalı olduğu dava dışı … Sigorta A.Ş. aleyhine Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde cismani zarar sebebiyle tazminat davası açtığını, Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… E ve 2019/… K sayılı dosya kapsamında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nin 29.05.2019 tarihli raporuna göre; araç içi trafik kazasına bağlı yaralanmasının maluliyetine sebep olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının bildirildiğini, dosya kapsamında bilirkişi kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalının sürekli maluliyetinin bulunmadığının belirlendiğini, mahkeme tarafından verilen hükümde özetle; müvekkil sigorta şirketinin yaptığı 17.116,00 TL ödeme göz önüne alınarak; davalı …’in maddi zararının karşılandığını ve bu yüzden kalıcı iş göremezlik talebinin reddine, geçici iş göremezlik talebi hakkında ise konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiğini, karar tarihinin 23.12.2019 olduğunu, bu kararla müvekkili alacaklı sigorta şirketinin davalı borçluya yersiz ödeme yaptığının sübuta erdiğini, müvekkili sigorta şirketinin davalıya borcunun bulunmadığının mahkeme kararıyla sabit olduğunu, yapılan ödemenin hukuki dayanaktan yoksun hale geldiğini, müvekkili şirketin borçlu olmadığı halde yersiz ödeme yaptığını ve bu suretle davalının sebepsiz olarak zenginleştiğini, sebepsiz zenginleşmeye konu olan meblağın iadesi için müvekkili sigorta şirketi tarafından, 17.09.2020 tarihinde davalı …’e 17.116,00 TL’nin geri ödenmesi amacıyla ihtarda bulunulduğunu, ancak söz konusu ihtara karşı herhangi bir cevap verilmediğini, ödemenin de yapılmadığını, 10.11.2020 tarihinde 17.116,00 TL ve işlemiş yasal faizi 11.703,07 TL olmak üzere toplamda 28.819,07 TL’nin iadesi amacıyla Adana 9. İcra Müdürlüğünün 2020/… E sayılı dosyası ile davalı-borçlu aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu …’in kendisine gönderilen ödeme emrine karşı 04.02.2021 tarihinde borca ve ferilerine haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek müvekkili sigorta şirketinin borçlu olmadığı halde davalı-borçluya ödediği tutarın iadesi amacıyla açtığı icra takibine karşı haksız olarak yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep etmiş olduğu alacak 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109/4 ve 111/2. maddeleri gereği zamanaşımına uğradığını, motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu haklarını, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiklerini ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar şeklinde olduğunu, sorum
luluğa ilişkin tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir şeklinde açıklandığını, davacı … (…) Sigorta Şirketince 17.05.2013 tarihinde davacıya kalıcı maluliyeti sebebiyle 17.116,00 TL ödeme yapıldığının görüldüğünü, işbu ödemenin ibra yolu ile yapıldığını, ibra nedeniyle yapılan ödemenin ancak 2 yıl içerisinde iptal edilebilir olduğunu, aynı zamanda rücu sebebinin varlığı halinde de kanunun 2 yıllık zamanaşımı süresini öngördüğünü belirterek davacının talep etmiş olduğu rücuen tazminat alacağı zamanaşımı uğradığından öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkiline yapılan ödemenin maluliyet nedeniyle tazminat ödemesi olduğunu, dava dilekçesinde Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… Esas sayılı dosyasından alınan Adli Tıp Kurumu Maluliyet raporundan bahsedildiğini, maluliyet raporunda kalıcı maluliyetin bulunmadığını ancak müvekkilinde geçici maluliyetin bulunduğundan bahsedildiğini, karar içeriğinde davacının maddi zararının bulunmadığından değil yapılan ödeme göz önünde bulundurulduğunda davalı …’in zararının karşılanmış olması sebebiyle davanın reddine karar verildiğini, mahkeme kararında kalıcı iş görmezlik yönünden red kararı verilmesini, yapılan ödemenin yersiz veya fazla ödeme olması ve yahut zarar bulunmadığından değil aksine müvekkilinin zararının karşılanması nedeniyle kalıcı iş görmezlik talebinin reddine karar verildiğini, geçici iş görmezlik talebi yönünden ise davanın konusuz kalmadığına karar verildiğini, yerel mahkeme kararında da bahsedildiği üzere işbu ödeme ile müvekkilinin zararının karşılandığından bahsedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece gerekçeli kararda dayanak gösterilen Yargıtay 17. HD’nin 16.04.2019 tarihli, 2016/12674 E ve 2019/4847 K sayılı kararı; “Somut olayda, davacı tarafından, sigortalının … olduğu ZMSS poliçesi ile teminat altına alınan aracın yaptığı tek taraflı kaza sonucunda, araçta bulunan ve davalı/sigortalı … eşi olan … vefat etmiş olup, açılan hasar dosyası kapsamında alınan aktüer raporu doğrultusunda ve konuya ilişkin poliçe ve sair belgeler incelenmek sureti ile davalı/sigortalı …’e (eşinin vefatı nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı olarak) 90.097,82 TL ödeme yapılmış ve …’in aracın işleteni olduğu, yapılan ödemenin sehven yapıldığı ileri sürülerek, ödemenin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iadesi talep edilmiştir. Davacı … ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olup, kendisi tarafından düzenlemiş olan poliçeye dayalı olarak ödeme yaparken basiretli bir tacir gibi davranarak gerekli incelemeyi yapması gerekirken bu şekilde davranmamış ve poliçe teminatında olmayan bir ödemeyi iradi olarak gerçekleştirmiştir.” şeklindeki karara konu olay ile taraflarınca açılan davaya konu olayın kaynaklandığı sebeplerin aynı olmadığını, Yargıtay kararına konu olayda sigorta şirketi aracın işleteni sıfatıyla sorumlu olan kimseye ödeme yapıldığı gerekçesiyle yapılan ödemenin geri ödenmesinin talep edildiği, burada tacirin basireti, ödeme yaptığı kimsenin kazadan sorumlu olan işleten kimse olup olmadığına ilişkin olduğunu, taraflarınca açılan davada müvekkil sigorta şirketinin Yargıtay kararındaki gibi faaliyeti kapsamına giren basit bir araştırmayla, hesaplamayla bilinebilecek bir durum hakkında hataya düşmemiş olduğunu, veyahut maddi hasarlı trafik kazası sonucu bir aracın zarar görmesi halinde olduğu gibi kazanın ardından ekspertiz raporu düzenlenerek çıkan zarar miktarına göre zarar görene ödeme yapılmasının söz konusu olmadığını, meydana gelen kazada bir insanın yaralanmış olduğunu, ne zaman iyileşeceği, sürecin ne kadar süreceği, maluliyet oranının ne olabileceği gibi hususların sigorta şirketi tarafından öngörülmesi ve buna göre bir zarar hesabı yapılmasının mümkün olmadığını, bir kaza sonucunda bedensel zarara uğrayan bir kişinin kalıcı maluliyet oranı olaydan itibaren 1,5 yıldan önce ortaya çıkmamak olduğunu, ön ödeme ile kazaya uğrayan kişilerin mağduriyetinin biran evvel giderilmesini ve kaza nedeniyle çalışamaz hale gelen kişilerin daha fazla zor durumda bırakılmamasının amaçlandığını, dolayısıyla sigorta şirketinin faaliyet gösterdiğini alan dışındaki özel bilgi ve uzmanlık gerektiren bir konuda bilgisiz olması sebebiyle zarar miktarını hesaplayamamış olması tacirin basiretli davranma yükümlülüğüne bağlanacak sonuçlardan olmadığını, doktrinde lütuf ödemesi adı verilen bu tür ödemelerin müşteriye hoş görünmek veya ileride iyi ilişkiler kurmak amacıyla yapılan ödemeler olduğunun Ulaş, sh. 229; Bozer, Sigorta Hukuku, sh. 113.) maddesinde tanımlandığını, olayın niteliği gereği davacı tarafından tam olarak saptanması mümkün olmayan bir durum karşısında şirket tarafından ön ödeme niteliğinde tazminat ödemesi yapılmış olduğunu, ancak davalı tarafından açılan tazminat davası yargılaması neticesinde davalının net zararının miktarı saptanmış olduğunu, müvekkili şirket yargılama neticesinde verilen kararla birlikte davalıya yapılan ödemenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve davalıya borcunun bulunmadığını öğrenebildiğini, TBK m.78/1; “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” hükmü karşısında müvekkili sigorta şirketinin ödediği tazminatı davalıdan geri isteme talebinin hukuka uygun olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeni ile ödenen tazminatın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkin ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas, 2019/… Karar sayılı dosyası UYAP’tan celbedilmiş olup, incelendiğinde işbu dosyanın davalısının işbu dosyanın davacısı hakkında sürekli ve geçici maluliyete dayalı olarak tazminat davası açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının kalıcı iş göremezliği bulunmadığından bahisle talebin bu yönü ile reddine, geçici iş göremezliğe yönelik olarak davacının zararı karşılandığından bahisle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı … işbu dosyadan bahisle eldeki davayı açmıştır.
Davacı … ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olup, kendisi tarafından düzenlemiş olan poliçeye dayalı olarak ödeme yaparken basiretli bir tacir gibi davranarak gerekli incelemeyi yapması gerekirken bu şekilde davranmamış ve poliçe teminatında olmayan bir ödemeyi iradi olarak gerçekleştirmiştir.
Her ne kadar TBK’nın 78/1 maddesi “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” hükmünü havi ise de, davacı … şirketinin, kendi düzenlemiş olduğu poliçeye dayalı olarak yaptığı ödemeyi “kendisini borçlu sanarak” yapmış olduğunu ileri sürmesi mümkün değildir.
Bu durumda, poliçede teminat dışı kaldığı halde yapılan ödemenin lütuf (ex gratia) ödemesi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu ödemenin davacı … şirketine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep hakkı vermeyeceği dikkate alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (Yargıtay 17. HD. 2016/12674 esas ve 2019/4847 karar sayılı ilamı, Dairemizin 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı ve 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı ilamları)
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yukarıda bahsedilen ilamına uyan yerel mahkemenin davanın reddi yönünde verdiği hükmün süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkemenin kararı Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/10/2021 tarihli, 2021/2281 Esas-2021/7145 Karar sayılı ilamı ile onanmış olup, buna göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 05/10/2023

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.