Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2950 E. 2023/968 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2650
KARAR NO : 2023/960

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACILAR : 1-…
2- …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 30/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.03.2021 tarih ve … Esas, … Karar
sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.08.2015 tarihinde dava dışı … … sevk ve idaresinde bulunan, … plakalı araçla davacıların … plakalı motosikletle çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların geçici ve sürekli iş göremez kalacak derecede yaralandığını, davalı … Sigorta A.Ş.’nin kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu trafik sigortasını yaptıran sigorta şirketi olduğunu, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, talebini artıran hakları saklı kalmak kaydıyla ayrı ayrı davacı … için 35.000,00 TL, … için 35.000,00 TL olmak üzere maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; davacılardan … yönünden 10.507,11 TL geçici iş göremezlik maddi tazminatın ve davacılardan … yönünden, 10.507,11 TL geçici iş göremezlik ve 40.969,34 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatlarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile poliçedeki limitler dahilinde olmak üzere davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili … yönünden alınan maluliyetin bulunmadığına dair raporu kabul etmediklerini, alınan maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmesi amacı ile yeniden rapor aldırılması gerekirken 06.07.2020 tarihli ATK 2. İhtisas Kurulu’nun raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili … açısından düzenlenen maluliyet raporunda belirlenen maluliyet oranının çok düşük olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı hatalı raporlara dayanılarak kurulan hükmün kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıların dava konusu taleplere ilişkin olarak müvekkili sigorta şirketine yapılmış bir başvurusunun bulunmadığını, sunulması gereken evrakların sunulmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacılar tarafından dava şartı olan zorunlu başvuruyu usulüne uygun olarak yapılmadığından müvekkili şirket aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadığını, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatin taraflarına tebliğ edilmediğini, davacının dava dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebinin bulunmadığı halde bu miktar yönünden hesaplama yapılıp ve hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararı tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, müteveffanın kaza esnasında koruyucu tertibatları kullanmaması nedeni ile zararın artmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hükme esas alınan hesap raporunda yapılan hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, uyuşmazlık konusu olayda maddi tazminat hesaplamalarının 1,8 teknik faiz ve 2010 yaşam tablosu çerçevesinde yapılması gerektiğini belirterek, açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen yaralanma nedeni ile maddi tazminat talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince ilk kurulan 24/10/2018 günlü davanın ıslah talebi doğrultusunda kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 03.12.2019 günlü kararı ile ilk derece mahkemesi kararının hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe düzenlendiği gerekçesi ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapılmış ve bu kez 17.03.2021 günlü karar ile; davanın kısmen kabulü ile; davacılardan … yönünden 10.507,11 TL geçici iş göremezlik maddi tazminatın ve davacılardan … yönünden, 10.507,11 TL geçici iş göremezlik ve 40.969,34 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatlarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile poliçedeki limitler dahilinde olmak üzere davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine karar verilmiş, mahkemenin iş bu kararına karşı davacılar vekili ve davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacılar vekilinin maluliyete yönelik istinaf başvuruları yönünden yapılan incelemede;
Davacılar müvekkili … yönünden alınan maluliyetin bulunmadığına dair raporu kabul etmediklerini, yine müvekkili … açısından düzenlenen maluliyet raporunda belirlenen maluliyet oranının çok düşük olduğunu ileri sürmüş ise de, kaza tarihinin 22.08.2015 olduğu, mahkemesince hükme esas alınan 06.07.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporlarının, kaza tarihi olan 22.08.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının son film ve grafileri ile tedavi evrakları incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı, davacılar vekilince vekilince rapora itiraz edilirken davacı … Ylımaz’an maluliyetinin bulunduğuna ve davalı …’ın maluliyetinin daha yüksek olduğuna dair farklı bir heyet raporu, sağlık tedavi evrakı… vb belge sunulmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin soyut beyana dayalı istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekili her ne kadar dosya arasında alınan maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmesi amacı ile yeniden rapor aldırılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, mahkemesince ilk alınan ATK raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği, her iki raporun farklı yönetmeliklere göre hazırlandığı, bu nedenle raporlar arasında çelişki bulunduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmakla davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin başvuru şartına ve yargılama giderlerine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacıların dava konusu taleplere ilişkin olarak müvekkili sigorta şirketine yapılmış bir başvurusunun bulunmadığını, sunulması gereken evrakların sunulmadığını, bu nedenle davanın kabulüne ve aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı vekili tarafından başvuru şartına yönelik olarak ilk derece mahkemesince kurulan ilk karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu, dairemizce verilen 17.03.2021 günlü kaldırma kararında davalının başvuru şartına yönelik istinaf başvurusunun değerlendirildiği ve dava tarihi itibari ile davacıların davalı … şirketine yönelik olarak başvuru yapma zorunluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekillinin aynı mahiyetteki istinaf başvurusunun ve başvuru bulunmaması nedeni ile aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği yönündeki itirazlarının karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun sözlü duruşma gününün tebliğ edilmediği yönündeki istinaf talebi bakımından yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar mahkemece usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadığını, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatin taraflarına tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de, 04.08.2020 tarihinde 7251 sayılı kanunula 6100 sayılı HMK 186 md.sinde değişikliğe gidilmiş ve sözlü yargılama için ayrı duruşma günü verilmesi zorunluluğu ortadan kaldırdığından, yapılan usuli hatanın bu aşamada artık esasa etkili olmayan usuli bir hata haline geldiği anlaşılmıştır. Buna göre davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin davacılar tarafından geçici iş göremezlik tazminatı talep edilmediği ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin teminat dışı olduğu yönündeki istinaf başvurusu bakımından yapılan incelemede;
Davalı vekili davacının dava dilekçesi ile geçici iş göremezlik talebinin bulunmadığı halde bu miktar yönünden hesaplama yapılıp ve hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, davacılar vekili tarafından sunulan dava dilekçesi incelendiğinde davacının sürekli sakatlıktan kaynaklanan iş göremezlik zararları ve tedavi süresince çalışamadığı süre için uğramış olduğu maddi zararların tazminini talep ettiği, geçici iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf talebi bakımından yapılan incelemede;
Davalı vekili davacıların koruyucu teçhizatları kullanmadan motosiklet ile seyahat ettiğini, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, dosya kapsamından, davacı …’ın sunulan maluliyet ölçüsünü belirtir raporun incelenmesinde, rahatsızlığının sağ femur kırığından kaynaklandığı, davacı …’ın rahatsızlığının ise tibia sağ kırığından kaynaklandığı, davacıların rahatsızlığı ile kask takmaması arasında illiyet bağının bulunmadığı, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalı vekilinin hesaplama yöntemine ilişkin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede:
Davalı vekili hükme esas alınan hesap raporunda yapılan hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, uyuşmazlık konusu olayda maddi tazminat hesaplamalarının 1,8 teknik faiz ve 2010 yaşam tablosu çerçevesinde yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkemesine hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde aktüer bilirkişinin davacının zararının 1,8 teknik faiz yöntemi ile davacının zararının belirlenmiş olduğu görülmüştür. Halbuki, yargılama sırasında resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı, Danıştay 8. Dairesinin 2020/5413 sayılı dosyasında ZMMS Genel Şartlarının bazı maddelerine ilişkin verilen yürütmeyi durdurma kararı sonucu oluşan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararları ile uyumlu şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile hesap raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mahkemesince verilen 24.10.2018 günlü karara yönelik olarak sadece davalı ZMMS vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Söz konusu kararda hükme esas alınan davacıların zararının belirlenmesine ilişkin aktüer bilirkişi raporu davacı vekiline usulünce tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bu rapora karşı süresinde itiraz dilekçesi sunulmadığı gibi raporda yazılan miktarlara uygun şekilde 05.09.2018 günlü dilekçe ile ıslah talebinde bulunulmuştur. Şu halde, ilk kararı istinaf etmeyerek ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmayan davacı aleyhine davalı ZMMS şirketi lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle dairemizce davacıların zararının belirlenmesi bakımından davalı lehine usulü kazanılmış hak ilkesi gereğince aktüer hesap uzmanı tarafından davacı …’nin zararının belirlenmesine yönelik olarak 2018 yılı asgari ücret verileri kullanılarak yapılan hesaplama dikkate alınarak hüküm kurmak gerekmiştir.
Dairemizce alınan rapora göre davacı …’nin geçirmiş olduğu trafik kazasından kaynaklı talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 10.426,99 TL, kalıcı iş göremezlik zararının ise 43.357,29 TL olduğu, davalı …’un ise geçici iş göremezlik zararının 10.426,99 TL olduğu, kalıcı iş göremezlikten kaynaklı zararının bulunmadığının belirlendiği anlaşılmıştır.
Anılan bu rapor taraf vekillerine usulünce tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından söz konusu rapora karşı itirazda bulunulmuştur.
Mahkemesince istinafa konu edilen 17.03.2021 günlü karar ile davacılardan … lehine kalıcı iş göremezlik zararının 40.969,34 TL olduğu, ancak mahkemesince dairemizin ilk kaldırma kararından önce bu davacı lehine ıslah talebi doğrultusunda kalıcı iş göremezlik zararından kaynaklı olarak 91.916,78 TL tazminata karar verildiği görülmüştür. Şu halde, dairemizce alınan hesap uzmanı bilirkişi raporunun Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu, açıklayıcı gerekçeli, denetime olanak verir nitelikte olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına uygun şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre zararın belirlendiği anlaşıldığından ve ilk derece mahkemesinin kararına yönelik olarak davacı … vekilinin de istinaf başvurusunda bulunduğu nazara alınarak davacı … yönünden verilen kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin hükmün kaldırılarak dairemizce alınan rapor doğrultusunda 43.357,29 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin ve davalı vekilini istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE;
2-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.03.2021 tarih ve … Esas, … Karar
sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
3-a)-Davacı … yönünden 10.507,11 TL geçici iş göremezlik maddi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-b)-Davacı … yönünden 10.507,11 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 43.357,29 TL kalıcı iş göremezlik maddi tazminatlarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile poliçedeki limitler dahilinde olmak üzere davalı … şirketinden alınarak davacı …’a verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 4.397,22 TL karar ve ilam harcından ıslah harcı ile birlikte peşin alınan 617,09 TL harcın mahsubu ile bakiye, 3.780,13‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacılar tarafından yatırılan 239,09 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı ve 378,000 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 646,29 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yargılama aşamasında dairemizin kaldırma kararı öncesi ve sonrasında yaptığı tebligat, müzekkere, adli tıp raporu, keşif, bilirkişi ücretleri, talimat masrafı toplamı 6.482,25 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.309,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bakiyenin davacılar üzerine bırakılmasına,
7-Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 10.299,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden ve reddolunan kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan 10.299,44 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,

İstinaf giderleri bakımından;
10-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
12-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-İstinaf aşamasında davalı tarafından harcaması yapılan, tebligat ücreti, posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.726,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.111,02 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY İLGİLİ HUKUK DARİESİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.30.05.2023

… … … … Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır