Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2885 E. 2023/883 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2885 – 2023/883
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2885
KARAR NO : 2023/883

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2021
NUMARASI : 2015/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … HESABI
VEKİLİ : Av. …
2-…
3-…
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.09.2021 tarih ve 2015/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/01/2013 tarihinde davalı davalı … sevk ve idaresindeki, diğer davalı … Elektrik Petrol … Şirketi adına kayıtlı … – … plakalı çekici dorse cinsi tır ile … Gümrük sahasında … istikametine doğru ilerlerken 20 no’lu perona geldiğinde, aynı yerde aracını park edip işlemlerini yaptırmak için perondaki memurun yanına dönen müvekkilinin aracının dorsesi ile peronun demir korkulukları arasında sıkıştırması neticesinde yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü davalı …’un %100 ve tam kusurlu olup müvekkiline izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, kazaya karışan davalı …’ın kullanmış olduğu aracın KTK zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmadığını, bu nedenle davalı sigorta şirketinin davaya konu kaza nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi zararları kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan KTK zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitleri dahilinde karşılamakla yükümlü olduğunu, müvekkilinin uzunca bir zaman tedavi gördüğünü ve tedavisi tamamlanıncaya kadar çalışamadığını ve çalışma gücünün de ciddi oranda azaldığını, araç maliki olan davalı şirketinde işleten sıfatına sahip olması nedeniyle müvekkilinin maruz kaldığı maddi ve manevi zararlardan sorumlu olduğunu kaza sonucunda müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, manevi dünyasında ağır, onarılamaz ve telafi edilemez bir yıkım yaşadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kazanın gerçekleştiği 17/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabı yönünden KTK zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitleri ile sınırlı kalmak ve dava tarihinden başlamak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Elekt. … Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kuruma daha öncesinde usulüne uygun yapılan herhangi bir müracaat bulunmadığından müvekkilinin herhangi bir temerrüdünün söz konusu olmadığı gibi dava açılmasına da sebebiyet verilmediğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … Elektrik şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın meydana gelmesinde kusurun tamamının davacıya ait olduğunu, kazanın üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra böyle bir talepte bulunmasının iyi niyet ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu belirterek haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin değer arttırım dilekçesi doğrultusunda kabulü ile; 23.695,92 TL geçici iş göremezlik, 64.912,35 TL kalıcı işgöremezlik ve 1.140,07 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 89.748,34 TL maddi tazminatın davalı … Hesabından dava tarihi olan 31/12/2015 tarihinden itibaren diğer davalılar … Elektronik Petrol .. Şti ile …’dan olay tarihi olan 17/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davacının davalılar … Elektronik Petrol .. Şti ile … aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Elektronik Petrol … Şti ile …’dan olay tarihi olan 17/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece manevi tazminat yönünden hükmedilen miktarın müvekkilinin yaşadığı manevi zararları, kaza nedeniyle yaşadığı elem, keder ve manevi çöküntüyü karşılar mahiyette olmadığını, müvekkilinin kaza nedeni ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını ve kol ve kaburgasında kırıklar meydana geldiğini, bu nedenle hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … Hesabı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan kusur raporları arasında çelişki bulunduğunu, kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ile karar verildiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun olmadığını, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle bu tazminatlar yönünden davanın reddi gerektiğini, bakıcı ihtiyacının karşılandığına ilişkin harcamayı gösterir usulüne uygun resmi nitelikte belge sunulması, bakıcı giderinin brüt tutar üzerinden hesaplanabilmesi için zarar görenin fiilen çalıştığının tespiti gerektiğini, hükme esas alınan hesap raporunda davacının gelirinin yüksek belirlendiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen maluliyetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminat talebinin değer arttırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı … Hesabı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı … Hesabı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili mahkemece alınan kusur raporları arasında çelişki bulunduğunu, kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüş ise de, mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan kusur raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi amacı ile makine mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden yeniden rapor aldırılmış, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 12.12.2019 günlü kusur raporu incelendiğinde ceza dosyasında alınan kusur raporu ile ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporları arasındaki çelişkinin giderildiği, davalı sürücünün sevk ve idaresindeki aracının hızını yük ve teknik özelliğine, görüş yol ve hava şartlarına ve trafik durumunun gerektiği şartlara göre ayarlayamaması nedeni ile %75 oranında asli kusurlu kabul edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun, denetime olanak verir açıklayıcı, gerekçeli ve dosyadaki mevcut kusur raporları arasındaki çelişkiyi gideri mahiyette olduğu anlaşılmıştır. Kaldı ki ceza dosyasından alınan kusur raporunun hukuk hakimini bağlamayacağı, dosyada mevcut iki heyet raporunun birbirini doğruladığı, bu nedenle davalı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile buna göre karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir yanlışlık olmadığı kanaatine varılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı … Hesabı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun olmadığını, bu nedenle yeniden maluliyet raporu aldırılması gerektiğini ileri sürmüş ise de,
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince ilk olarak ATK 3. İhtisas Kurulundan aldırılan 06.09.2017 günlü maluliyet raporu incelendiğinde raporun 11.10.2008 tarihli Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre düzenlendiğini, rapora göre davacının maluliyetinin %10,3 iyileşme sürecinin ise 4 ay olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Söz konusu rapora davacının itirazı üzerine mahkemece bu kez ATK 3. İhtisas Kurulundan yeniden rapor aldırılmış, ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 25.02.2019 günlü maluliyet raporunda davacının maluliyetinin bu kez 7,1 oranında olduğu, bakıma muhtaç olmadığı tespit edilmiştir.
Son olarak mahkemece maluliyet oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacı ile ATK 2. Üst Kurulundan yeniden rapor aldırılmış, 18.04.2019 günlü rapor incelendiğinde davacının maluliyetinin kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre belirlendiği, rapora göre davacının %7,1 oranında maluliyetinin bulunduğunun, 16 ay geçici iş göremezlik süresinin ve 1 ay bakıcı ihtiyacının bulunduğunun tespit edilmiştir. Söz konusu rapor davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine uygun şekilde ve dosyadaki mevcut maluliyet raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde hazırlanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin soyut itiraz niteliğindeki yeniden maluliyet raporu alınması yönündeki istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı … Hesabı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatından sorumlu olmadıkları yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar geçici iş göremezlik zararından ve bakıcı gideri tazminatından müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de,
09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının tedavi sürecinde uğramış olduğu geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı sigorta şirketi tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır bu yönü ile buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.(Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararı)
Davalı … Hesabı vekilinin davacının gelirinin yüksek hesaplandığı yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacının gelirinin yüksek belirlendiğini ileri sürmüş ise de, davacının dosya içerisindeki bilgi, belge ve delil durumuna göre uluslararası tır şoförü olarak görev yaptığı bellidir. Şu halde davacının asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiği anlaşılmıştır. Zira dosya içerisinde bulunan Şoförler Odasından alınan yazı cevaplarına göre davacının gelirinin kaza tarihi itibarı ile asgari ücretin üzerinde olduğu görülmüştür. Ne var ki, bilirkişi tarafından hesaplama yapılırken kaza tarihindeki belirlenen emsal ücretin asgari ücrete oranlanarak asgari ücretin katı üzerinden değil, dosya arasında bulunan emsal ücret araştırma yazısındaki ücret miktarlarına göre hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Ne var ki, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kaza tarihindeki gelirin asgari ücrete oranlanarak gelirin asgari ücretin kaç katı olduğu tespit edilmeli ve bundan sonraki döneme ilişkin hesaplamanın da buna göre yapılması gerekmektedir. Ne var ki bilirkişi tarafından asgari ücretin katına göre hesaplama yapılmamıştır. Bu durum asgari ücret miktarlarındaki artış ve dosya içerisindeki hükme esas alınan emsal ücretler dikkate alındığında davalının lehine olan bir durum olduğu anlaşıldığından davalının gelire ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekili her ne kadar bakıcı giderininin brütün üzerinden hesaplanmasının gerektiğini ileri sürmüş ise de, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, bakıcı gideri talebi yönünden kaza tarihinde yürürlükte olan brüt asgari ücret tutarı (tamamı) üzerinden hesaplama yapılması yerinde olduğundan bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin2020/1566 E – 2020/6103 K; 2019/6600 E – 2020/4315 K; 2016/18222 E – 2019/9513 K sayılı kararları)
Davacı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili müvekkili lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda 17.01.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 18.04.2019 tarihli maluliyet raporuna göre davacının %7,1 oranında maluliyetinin bulunduğu, 16 ay iyileşme süresinin olduğu, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü …’un %75 oranında, davacının ise %25 oranında kusurlu olduğu, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, olay tarihi ve TMK’nın 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ve davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.09.2021 tarih ve 2015/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekili ve davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179.90 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Hesabı’ndan alınması gereken 6.130,71 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 1.532,67 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 4.598,04 ‬TL harcın davalı … Hesabı’ndan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Hesabı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.23.05.2023

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır