Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2861 E. 2023/1070 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2861 – 2023/1070
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2861
KARAR NO : 2023/1070

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av…
İSTİNAF EDEN DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Maddi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 13/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.09.2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … …’a ait … … isimli … mah. … blv. No:… …-Mersin” adresindeki işyerinde; “02.10.2016 tarihinde … Elektrik Dağıtım A.ş. Ve … Elektrik Mak. San. Ltd. Şti.’nin aynı sokaktaki çalışması esnasında gerekli ve yeterli tedbirleri almaması nedeniyle, su borusunu patlatması neticesi su baskını meydana geldiğini, işyeri içinde bulunan fatura alış bedeli 489.370,61 TL olan kumaşların tamamen hasar gördüğünü, bugüne dek zarar tazmin edilemediğini, bu sebeplerden dolayı davalıların haksız eyleminden kaynaklanan zararın tazmini, müvekkilinin tutanaklar ve faturalarla belirli ticari değeri bulunan “18.144 kg. hasar gören likralı kumaş ve 100 koli/500 bin adet fermuarın” Türk Lirası cinsinden bedelinin su baskını ve zararın meydana geldiği 02.10.2016 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile diğer davalı arasında 14.03.2014 tarihli … 3.Bölge Muhtelif Tesis Yapım İşi Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında diğer davalının muhtelif AG (alçak gerilim)- YG (yüksek gerilim) elektrik tesislerinin yapımını anahtar teslim olarak üstlendiğini, söz konusu sözleşme süresi, 22.12.2014, 15.01.2015, 04.03.2016, 22.04.2016 ve 22.05.2016 tarihli süre uzatımı ve ek iş verilmesi konulu ek protokollerle uzatıldığını, 2017 yılı sonuna kadar da sözleşmenin bu şekilde ayakta tutulduğunu, dava konusu su borusu patlama olayının, bu sözleşme kapsamında diğer davalı firma tarafından yapılan çalışma esnasında meydana geldiğini, davacı tarafın olay sebebi ile uğranılan zararın 489.370,61 TL olduğuna ilişkin iddiası abartılı ve fahiş olduğu gibi, olayın olsa olsa haksız fiil olarak değerlendirilebilecek olması karşısında ticari faiz işletilmesi talebi de yerinde olmadığını, tüm bu nedenlerle nedenlerle davanın müvekkil şirket yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen su baskınıyla ilgili olarak müvekkil firma arasında illiyet bağı bulunmadığını, müvekkili firmanın çalışmasının su soruları veya su yoluyla ilgili olmayıp doğrudan elektrik ile ilgili olduğunu, zararın artmaması noktasında MESKİ’nin kusurunun bulunduğunu, vaktinde yeterli ve gerekli önlemin alınmadığını, müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile; 377.088,00-TL’nin 02/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … vekili; zararlandırıcı eylemin müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmediğinden diğer davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen eser sözleşmesi niteliği gereği anahtar teslim sözleşme olduğundan olayda herhangi bir kusuru ve illiyet bağı bulunmayan müvekkili şirket yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken teselsül hükümleri doğrultusunda sorumluluğuna gidilmesinin yerinde olmadığını, zararlandırıcı olayın üzerinden 4 yıldan fazla zaman geçmesinden sonra yapılan ıslah isteminin BK’nın 72/1.maddesi hükmü gereğince zaman aşımına uğradığından ıslaha karşı zaman aşımı defi doğrultusunda davanın ıslah ile arttırılan kısmının reddine karar verilmesi gerekirken aksi şekilde kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, zarar iddiasının davacı tarafça somut belgelerle usulüne uygun şekilde ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmesinin kabul anlamına gelmemek kaydı ile aksi düşünülmesi halinde en azından TBK 51.madde hükmü gereğince takdiri indirim yapılması gerekirken denetime elverişsiz tespit ve hesaplamalarla davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacı tarafın müterafik kusurunun belirlenmeksizin hüküm kurulmasının kabul anlamına gelmemek kaydı ile en azından TBK 52.maddesi ile düzenlenmesi doğrultusunda zarardan indirim yapılmamasının yerinde olmadığını, davacı tarafın zarar iddiası ve tazminat talebinin sadece 18,144 kg kumaş ve 500 bin adet fermuara ilişkin olmasına rağmen iddianın genişletilmesi yasağına ve taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde 4.000,00 TL depo temizleme ve boyama zararına da hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek istinaf etmiştir.
Karara karşı davalı … Elektrik … Şirketi vekili; davanın ıslah zaman aşımı yönünden reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile 327.088,00 TL’lik bedelin taraflarca ödenmesine hükmedilmesinin istinaf sebeplerinden biri olduğunu, dosyaya sunulu tüm bilirkişi raporlarında davacının iddiasını somutlaştıramadığını meydana gelen zararın tespit edilemediğini, davacının ilgili dönemlere ait ticari defterlerini dahi sunamadığı belirtilmiş ise de mahkemece bu hususların hiçbirinin değerlendirmeye alınmadığını, müvekkiline ait kusur ve illiyet bağı bulunmaması bir yana mahkemece davaya konu olaya ilişkin kusur ve illiyet bağına ilişkin hiçbir inceleme, değerlendirme ve tespit de bulunmadığını, davacının olay sonrası olayın oluş nedeni, gerçek hasarın tespiti gibi hususları geçmeyerek basiretli bir tacir gibi meydana gelen zararın daha da büyümemesi için gerekli hiçbir önlemin alınmadığını, sigortaya başvurup ekspertiz raporu alınmadığını, ticari defterlerini hükümlülüğü gereği muhafaza etmediklerini, bu durumda zarara uğrayana ödenecek tazminat miktarının azaltılabilmesi veya tamamen kaldırılabilmesi doğrultusunda karar verilmesi gerekir iken mahkemece denetime elverişli olmayan raporlara dayanarak hüküm kurulduğunu, işbu davada davacının yalnızca 18.144 kg kumaş ve 500 bin adet fermuara ilişkin talepte bulunmasına rağmen ıslah ve iddianın genişletilmesi yasağına aykırı biçimde 4.000,00 TL depo temizleme ve boyama zararına da hükmedildiğini, kararın bu yönüyle de kanuna aykırı olduğunu, mahkemece hükmedilen faiz oranı hukukuna aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana su baskını nedeniyle davacının iş yeri zarar gördüğünden dolayı açılmış olan tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalılar vekili tarafından kusurlarının ve sorumluluklarının olmadığı, davacının zararını ispatlayamadığı, ıslah edilen kısmın zaman aşımına uğradığı, talepten fazlaya karar verildiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamından davacının iş yerindeki zararın, asıl işveren …’ın ihale ile iş verdiği … Elektrik … Şirketi çalışanları tarafından yapılan elektrik hattı döşemesi sırasında 01.10.2016 tarihinde yapılan kazı çalışması esnasında su borusunun patlaması sebebiyle meydana geldiği anlaşılmakla her iki davalının da zarardan sorumlu tutulması yerindedir. Olaydan sonra tutulan itfaiye tutanağı, sigorta ekspertiz raporları, fotoğraflar, faturalar dikkate alındığında zarar miktarına yönelik alınan bilirkişi raporunun gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla bu yöndeki istinaf da yerinde değildir. Taraflar tacir olduğundan hükmedilen tazminata avans faizi uygulanması yerindedir.
HMK 26.maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır.
Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı vekilinin dava dilekçesi incelendiğinde davacının açıkça kumaş ve fermuar nedeniyle zarar talep edildiğinden temizleme ve boyama nedeniyle tazminata hükmedilmesi talepten başka bir şeye ve fazlaya karar verilemeyeceği ilkesine aykırı olmakla, temizleme ve boyama nedeniyle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bu yöndeki istinaf yerindedir.
Kısmi davada zaman aşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tespit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 109. maddesinde kısmi davada zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
Davacı taraf, açtığı davada, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek kısmi dava şeklinde davasını açmış; daha sonra alınan bilirkişi raporuyla saptanan miktara göre, talep edilen maddi tazminat miktarını artırmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair hiçbir ibare kullanmamıştır. Bu nedenle mahkemenin davanyı belirsiz alacak davası olarak kabul etmesi hatalı olmuştur.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca haksız fiilden doğan zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre uygulanır.
Davaya konu su basma olayı 02.10.2016 tarihinde meydana gelmiş, dava 28.03.2018 tarihinde zamanaşımı dolmadan açılmış, ıslah dilekçesi ise 12.10.2020 tarihinde verilmiştir. Davalılar süresinde zamanaşımı definde bulunmuşlardır. Şu durumda ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle TBK’nın 72. maddesinde düzenleme altına alınan 2 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. Davalılar tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def’i ileri sürüldüğüne göre; davacının ıslah ile arttırılan istemlerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın kaldırılması gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince davacının ıslah ile arttırılan istemlerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinden davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … ve davalı … Elektrik Mak. San. Ltd. Şirketi vekillerinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.09.2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
A-50.000,00-TL maddi tazminatın 02/10/2016 olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalılardan müştereken veya müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Fazlaya ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddine,
c- Temizleme ve boyama nedeniyle usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-a-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415.50 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 853,88-TL peşin harç ve 5.585,85-TL ıslah harcından mahsubu ile fazla yatan 3.024,23 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-)İlk derece mahkemesince 08.09.2021 günlü karar ile davalılardan tahsiline karar verilen harcın davalılardan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine, dairemiz kararına göre yeniden harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
c-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,

4- Davacı tarafından karşılanan 3.415.50 TL peşin harç ile 35,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 3.451,40 TL’nin davalılardan müştereken veya müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere gideri toplam 2.767,00-TL yargılama gideri ve 314,00-TL keşif harcı olmak üzere toplam 9.556,63 TL’nin davanın kabul ret oranına göre 1.567,17 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken veya müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesinin 13/2. Maddesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
9-Davalı … ve davalı … Elektrik … Ltd. Şirketi tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davalı … tarafından yapılan 72,60 TL istinafa dosya gönderme ücretinin kabul ret oranına göre hesaplanan 42,97 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
12-Davacı tarafından yapılan 76,50 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 11,50 TL’sinin davalılardan müştereken veya müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.13/06/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.