Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2738 E. 2023/735 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2738
KARAR NO : 2023/735

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – Uets
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 04.05.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı otomobil sürücüsü dava dışı …’nin seyir halinde iken müvekkilİ davacının yönetimindeki Arora Marka elektrikli bisiklete çarptığını ve davacının ciddi şekilde yaralanmış olduğunu, kazaya neden olan … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile davalı … şirketine sigortalı olduğunu, tüm bu nedenlerle trafik kazasındaki bedensel zarar nedeni ile; 6100 sayılı HMK m. 107 uyarınca toplanacak delillere göre maddi tazminat hesabı yaptırılarak kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte ve sonradan arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 26.10.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 11.558,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde 22/04/2016 – 2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, kusur ve maluliyet konularında ATK kurumundan rapor alınmasını, davacının müterafik kusuru nedeni ile tazminattan indirim yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğunu, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini tüm bu nedenlerle müvekkili sigorta şirketi aleyhine açılan tamamen haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 9.246,40 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 13/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmış olmasının hatalı olduğunu, yerel mahkemenin aldırdığı aktüerya raporunda hatalı teknikle hesaplama yapıldığını ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda rapor aldırılmasının gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda hüküm kurulması ve belirlenecek maddi tazminatın başvuru takibini müteakip temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline 22.10.2020 havale tarihli hesap raporu usulüne uygun şekilde 28.10.2020 tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından rapora karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davacı vekili yönünden süresinde hesap raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin müterafik kusura yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının, kaza tarihinde … plaka sayılı araç sürücüsü …’nin sürücü belgesi bulunmadığı halde aracı kullanması nedeni ile trafik kazasının meydana geldiğini, kazada davacının yaralandığı, yeterli ve geçerli sürücü belgesi bulunmadan trafiğe çıkan davacının zararın meydana gelmesinde müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek bilirkişi tarafından hesaplanan zararından takdiren %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmış ise de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca ehliyeti olmayan sürücülerin araç kullanması yasak olmakla birlikte ehliyeti olmayan kimsenin gerekli eğitimleri almaması sebebiyle tehlikeli bir şekilde araç kullanma ve hata yapma riski yüksektir, ancak bu husus, yani, ehliyetsiz bir kişinin trafiğe çıkmış olması trafik cezasını gerektiren eylem olup, müterafik kusur indirim sebebi olmadığından, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABUL – kısmen REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile; 11.558,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 13/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
Harç yönünden:
3-Harçlar Kanunu uyarınca davalıdan alınması gereken 789,52 TL karar harcından, davacı tarafça peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplamda 75,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 713,62 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Yargılama giderleri yönünden:
4-Davacı tarafından yapılan başvurma, peşin, ıslah harcı toplamı 111,80 TL ile 178,00 TL, posta gideri, 900,00TL bilirkişi ücreti, 562,00 TL adli tıp muayene ücreti olmak üzere toplam 1.751,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
Vekalet ücreti yönünden:
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf giderleri açısından;
7-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
8-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından yapılan karar sonrası tebligat gönderim ücreti ve istinafa dosya gönderme ücreti toplamı 86,6‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 04.05.2023

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.