Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2674 E. 2023/1627 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2674 – 2023/1627
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2674
KARAR NO : 2023/1627

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2021
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 26/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/08/2019 tarihinde müvekkilinin … plakalı motosiklet ile arkasında kardeşi … olduğu halde seyir halindeyken sol tarafından kontrolsüz ve geniş şekilde U dönüşü yapan …’in kullandığı … plakalı otomobil müvekkilinin üzerine doğru gelmiş, davacı sağa doğru kaçmaya çalışmışsa da kurtaramayarak … plakalı otomobilin son ön tarafıyla motosiklete çarpması nedeniyle müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu, kaza sonrası tutulan trafik kazası tespit tutanağına göre müvekkilinin kusurlu bulunduğu, diğer sürücü …’in ise herhangi bir kural ihlalinin olmadığının tespit edildiğini, hatalı olarak tanzim edilen bu kaza tespit tutanağına itiraz ettiklerini, kaza tespit tutanağında çizilen kaza yeri krokisinde kaza yerinin de yanlış gösterildiğini, asıl şerit ihlali yapan kişinin sürücü … olduğunu, davacının geçirdiği trafik kazası nedeniyle meydana gelen geçici ve sürekli iş göremezliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yapılıncaya kadar belirsiz olan tazminat alacağından şimdilik 100,00 TL maddi tazminat alacağının, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Müvekkili şirket hakkında açılan davanın dava şartlığı yokluğundan (eksik belge) reddine, esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine, aksinin kabulü halinde ise, sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasına, birlikte kusur durumları gözetilerek varsa bu hususlarda resen indirim yapılmasına, SGK nezdinde alınmış bir ödeme olup olmadığının sorgulanmasına, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine vekalet ücreti, yargılama giderleri ve faize karar verilmemesine, Kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Yapılan keşife ve tanık ifadelerine aykırı şekilde düzenlenen kusur raporlarına itibar edilerek verilen işbu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, keşifte dinlenilen tanıkların ifadelerinin hiçbir şekilde gerek yerel gerekse ATK raporunda değerlendirilmediğini, keşifte dinlenen tanıkların ifadelerinin yok sayılarak rapor düzenlenmesinin adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, tanık ifadelerinden … plakalı otomobil sürücüsünün U dönüşünü (bilirkişinin iddia ettiği gibi dar değil) geniş şekilde yapması nedeniyle, şeridinde giden davacının kullandığı motosikletin önünü kesmesi nedeniyle kazanın meydan geldiğinin net şekilde anlaşıldığını, davacı müvekkilinin sola dönüş yapmaya çalışmadığını, aksine düz şekilde yoluna devam ettiği sırada bu kazanın meydana geldiğini, ayrıca kaza tespit tutanağında çizilen kaza yeri krokisinde kaza yeri de (yukarıda bahsettiği araçların hasarlı kısımlarının yanlış gösterilmesi ile paralel olarak) yanlış gösterildiğini, asıl şerit ihlali yapannın ve %100 kusurlu olan … plakalı otomobil sürücüsü … olduğunu, çarpmadan sonra … plakalı otomobilin sürücüsü … aracını çarpma noktasından uzaklaştırarak kenara aldığını, bu hususun tanık beyanları ile ispat edildiğini, bu nedenle şerit ihlali yaparak ve düz şekilde ilerlemekte olan davacının şeridine hızlı ve kontrolsüz şekilde geçerek kazaya sebebiyet verdiğini, arabuluculuk ücretinin davanın açılmasında kusuru bulunmayan davacı müvekkile yükletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, arabuluculuğun dava şartı olduğu dikkate alındığında davacı müvekkilin hakkını aramasına engel olacak şekilde arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulmasının hak arama özgürlüğünün ihlali olduğunu, davalı … Sigorta AŞ lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 15.09.2021 TARİHLİ KARARI: Mahkemece, kararın kesin olarak verilmiş olması nedeniyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin ek istinaf dilekçesi; İşbu davanın belirsiz alacak davası olduğunu, bu tür davalarda davanın tümden reddine karar verilmesi halinde, kararın davacı yönünden kesin karar şeklinde verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, sayın mahkemenin istinaf taleplerinin reddine dair 15/09/2021 tarihli kararının kaldırılmasını talep ettiklerini ve İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/07/2021 tarih 2020/…- 2021/… sayılı kararının esası yönünden istinaf incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edimiştir.
Mahkemesince 13.07.2021 tarihinde verilen karara ilişkin olarak söz konusu kararın kesin olduğu belirtilmiş ve buna göre gerekçeli karar oluşturulmuştur. Gerekçeli kararın tebliğinden sonra davacı vekili süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuş, Mahkemesince HMK 346 maddesi gereğince 15.09.2021 tarihli ek karar ile verilen kararın kesin olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin ek kararı davacı vekiline usulünce tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı davacı vekili süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekilinin Mahkemenin 15.09.2021 günlü ek kararına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede;
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacının dava dilekçesi ile HMK’nun 107. maddesine dayalı olarak 100,00 TL tutarlı belirsiz alacak davası açtığı anlaşılmaktadır. Dosyada kusur raporlarının alındığı ancak kusur raporu ile davacının tam kusurlu olduğu tespit edildiğinden dosyanın hesap bilirkişisine tevdii edilmeksizin davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince belirsiz alacak davasına ilişkin davada verilen kararın kesin olmasından söz edilemeyecektir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin 15.09.2021 günlü davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmekle davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile 13.07.2021 tarihli kararın esas yönünden incelenmesine geçmek gerekmiştir.
Davacı vekilinin kusur durumuna yönelik istinaf başvurusunun incelemesinde;
Olay tarihinde davacı sürücü idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyri sırasında geldiği yol bölümünde yolun sağını, nizamı seyir şeridini kullanması gerekirken buna riayet etmeyerek, virajlı yol bölümünde gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı seyri sırasında, karşı istikametten gelen araçlara ait seyir şeridine geçerek, nizami seyir şeridinde gelen otomobille şerit ihlali yaparak karşılıklı çarpışmasıyla meydana gelen kazada dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile %100 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketine sigortalı sürücü idaresindeki … plakalı aracı ile nizami seyri sırasında geldiği virajlı yol bölümünde hatalı tutum ve davranışı olmadığından kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu kaza tespit tutanağı, soruşturma aşamasında ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 09.01.2020 tarihli kusur raporu, Yerel Mahkemece alınan 09.02.2021 tarihli kusur raporu ve Yerel Mahkemece ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 16.06.2021 tarihli kusur raporu ile anlaşıldığından, kusur raporunun CD görüntülerine istinaden düzenlendiği bu itibarla olayın oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde hükme esas alınan kusur raporuna itibar edilmesinde bir usulsüzlük görülmeyerek davacı …’nın kazanın meydana gelmesinde asli tam kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin arabuluculuk ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelemesinde;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 14.fıkrası; “Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” şeklinde belirtilmektedir.
Görüleceği üzere dava şartı olarak zorunlu arabuluculukta anlaşmaya varılmaması halinde taraflardan birinin arabuluculuk ücretini ödemesi hali yapılacak yargılama sonucunda dava sonunda haksız çıkacak tarafa yükletilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde davacının meydana gelen kazada tam kusurlu olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacının dava açmakta haksız olduğu, her iki tarafın arabuluculuk görüşmesine katıldığı, bu halde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 14.fıkrası gereğince arabuluculuk ücretinden davacının sorumlu tutulmasının yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelemesinde;
Davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, davalı lehine vekalet ücretine hükmolunması yerinde görülmekle davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 118,60 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 151,25‬ TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.26/09/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.