Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2645 E. 2023/765 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2645 – 2023/765
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2645
KARAR NO : 2023/765

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…

DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 09/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.03.2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.08.2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında müvekkili … …’ın yaralandığını, meydana gelen kaza sonrası müvekkilinin sakat kaldığını ve genel beden gücünde kalıcı kayıp oluştuğunu, sigorta şirketine sigortalı bulunan aracın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, davalı tarafa yapılan başvuru sonucu ödenen miktarın müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL maddi tazminatının olay tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili 15.05.2018 tarihli celsedeki beyanında; talebin kalıcı maluliyet için 4.000,00 TL, geçici iş göremezlik için 1.000,00 TL olduğu yönünde beyanda bulunduğu, talep arttırım dilekçesi ile geçici iş göremezlik için 9.447,06 TL daha arttırmakla 10.447,06 TL’ye, sürekli iş göremezlik için 63.015,36 TL daha arttırmakla 67.015,36 TL’ye yükselttiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı sürücünün kusurunun bulunmadığını, davacıya yapılan ödeme ile zararın karşılandığını, SGK ödemelerinin tespit edilip hesaplanacak tazminattan düşülmesi gerektiğini, faizden sorumluluğun dava tarihinden başlayacağını, belirterek davanın reddine karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; geçici iş göremezlik süresi için 10.447,06 TL, kalıcı iş göremezlik süresi için 42.225,88 TL olmak üzere toplam 52.672,94 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 28/12/2015 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmadığını, mahkemece yargılama sırasında kusura yönelik alınan rapora karşı yapmış oldukları itirazlarının kabul edilmediğini, müvekkilinin kaza sonrasında ciddi oranda sakat kaldığını, maluliyet oranına itirazlarının da mahkemece dikkate alınmadığını, mahkemece verilen kararda müvekkilinin %21 oranında malul kaldığı belirtilerek hüküm tesis edilmiş is ede, ATK raporunda müvekkilinin %28 oranında sakat kaldığının belirtildiğini, buna rağmen %21 oranındaki maluliyete göre hesap yapılıp ve buna göre hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca müvekkili lehine hükmolunan vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de düşük olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanmadan kaynaklı kalıcı iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile; geçici iş göremezlik süresi için 10.447,06 TL, kalıcı iş göremezlik süresi için 42.225,88 TL olmak üzere toplam 52.672,94 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 28/12/2015 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili müvekkilinin meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmadığını ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut 27.07.2017 tarihli kusur raporu incelendiğinde davacı yayanın seyir halinde yaklaşan araçların uzaklık ve hızlarını dikkate almadın aniden yola çıkması nedeni ile %75 oranında asli kusurlu olduğu, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün ise aracının hızını aracının yük ve teknik özelliğini, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara ayarlayamaması nedeni ile %25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Taraflarca yapılan itiraz üzerine mahkemece Karayolları Fen heyetinden oluşan bilirkişi kuruluna sevk edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 24.10.2018 tarihli heyet raporunda, davacı yaya … …’ın yaya olarak karşıdan karşıya geçeceği yerde ışıklı işaret veya yetkili kişilerin bulunmadığı yerlerde geçit güvenliği açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almadan tedbirsiz ve dikkatsizliği nedeniyle %75 oranında asli kusurlu olduğu, dava dışı sürücünün ise %25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Buna göre mahkemece alınan kusur raporlarının dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu, raporlar arasında çelişki bulunmadığı, davacının karşıdan karşıya geçerken yaklaşan araçların hızını ve uzaklığını dikkate almaması nedeniyle %75 oranında asli kusurlu kabul edilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin kusur kusur oranına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar ATK raporunda müvekkilinin %28 oranında sakat kaldığının belirtildiğini, buna rağmen %21 oranındaki maluliyete göre hesap yapılıp ve buna göre hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de,
Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemeleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasındaki kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir. .(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/4121 Esas ve 2018/8559 Karar sayılı kararı, yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13431 Esas ve 2022/8667 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir. )
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda, mahkemece hükme esas alınan 19.02.2020 tarihli davacının %21 oranında maluliyetinin bulunduğuna dair ATK 2. İhtisas Kurulu raporunun, kaza tarihi olan 24.08.2015 tarihinde yürürlükte bulunan, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine usulüne uygun şekilde düzenlendiği, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 24.08.2020 günlü davacının %28 oranında maluliyetinin bulunduğuna dair raporun ise kaza tarihinde yürürlükte olmayan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiği, bu nedenle mahkemesince ATK 2. İhtisas Kurulu raporunun, kaza tarihi olan 24.08.2015 tarihinde yürürlükte bulunan, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun hükme esas alınmamasında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin %28 oranındaki maluliyete göre karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili, müvekkili lehine hükmolunan vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin düşük olduğunu ileri sürmüş ise de, davacı tarafından 10.447,06 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 67.015,36 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 77.462,42‬ TL maddi tazminat talebinde bulunulduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile, geçici iş göremezlik yönünden 10.447,06 TL, kalıcı iş göremezlik yönünden 42.225,88 TL olmak üzere toplam 52.672,94 TL maddi tazminatın kabulüne karar verildiği, kabul edilen kısım yönünden davalı lehine hükmolunan vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T hükümlerine uygun olduğu, yine davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin düşük belirlendiği yönündeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.

HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.03.2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179.90 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.09.05.2023

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır