Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2622 E. 2023/900 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2622 – 2023/900
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2622
KARAR NO : 2023/900

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : 2019/… Esas, 2021/… Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …
Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2021 tarih ve 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 22/03/2019 tarihinde kullandığı … plakalı motosiklet ile seyir helinde iken … Mah. … Sk. İle … Sk. kesişiminde davalı …’un kullanımındaki davalı …’a ait ve diğer davalı … Sigorta A.Ş ne … poliçe numarası ile sigortalı bulunan … Plakalı aracın müvekkiline çarpması sonucunda çift taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını, tüm tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını, kaza nedeniyle müvekkilinde geçici, kalıcı iş göremezlik zararı oluştuğunu, tedavi gideri ve bakıcı gideri zararının bulunduğunu, müvekkilinin zararının giderilmesi için davalı … Sigorta A.Ş ne 10/04/2019 tarihinde yazılı başvuru dilekçesi gönderildiğini ancak olumlu yanıt alınmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 1.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL bakıcı giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini, davalılar … ve …’dan 25.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07/06/2021 tarihli ıslah dilekçesinde; dava konusu 06/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen miktarlar esas alınarak geçici iş göremezlik zararına ilişkin 500 TL olan maddi tazminat talebini 4.939,05 TL olacak şekilde 4.439,05 TL, kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin 1.000,00 TL olan maddi tazminat talebini ise 5.886,06 TL olmak üzere toplam 9.325,11 TL daha arttırarak 10.825,11 TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 01/01/2019-2020 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, bakım gideri olarak talep edilen maddi tazminatın SGK ‘nun sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, maddi tazminatın kısmen kabulü ile 5.886,06 TL kalıcı, 4.939,05 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 10.825,11 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, sigorta şirketi için 25/04/2019, diğer davalılar için kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi uygulanmasına, maddi tazminata ilişkin fazla talebin reddine, manevi tazminatın kısmen kabulü ile 8.000,00 TL ‘nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … -…’dan müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; dosya kapsamında alınan kusur raporunda müvekkil davacının hatalı olarak %75 asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, bilirkişi raporundaki maluliyet oranının düşük çıktığını, müvekkili davacının marangoz olarak çalışmakta olup asgari ücretin üzerinde kazancının bulunduğunu, bilirkişi tarafından asgari ücrete göre hesap yapılması gerektiğini, dolayısı ile iyileşme sürecinde bakıcı masrafının da ödenmesi gerektiğini, manevi tazminata ilişkin kısmın kaldırılarak talepleri doğrultusunda 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili; hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu, %1,8 teknik faiz ve devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü esas alınarak yapılması gerekirken PMF 1931 tablosunun ve %10 artış ve %10 indirim hususu gözetilerek %0 teknik faiz ile yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, sigorta şirketlerinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğu kalmadığından haksız ve mesnetsiz işbu talebin reddi gerekirken yerel mahkeme tarafından kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu açılan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından kusur, hesap ve maluliyet raporlarının hatalı olduğu, davacının bakıcı gideri talebinin kabul edilmesi gerektiği, asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerektiği, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu ileri sürülerek; davalı sigorta şirketi vekili tarafından hesaplamanın 1,8 teknik faizden olması gerektiği, geçici iş göremezliğin teminat dışı olduğu, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Kusur raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Dosyada bulunan kaza tespit tutanağında motosiklet sürücüsü …’ın kavşak içinde ilk geçiş hakkını diğer sürücüye vermediğinden asli, otomobil sürücüsü …’un kavşakta hızını azaltmadığından tali oranda kusurlu olduğu, 24.12.2019 tarihli makine mühendisi bilirkişi raporunda …’ın %75 oranında, …’un %25 oranında kusurlu olduğu, 26.06.2020 tarihli ATK raporunda da …’un %25 oranında, …’ın %75 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür. Kusur raporlarının dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu gibi birbirleri ile uyumlu olduğu, raporlar arasında çelişkinin bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu ilgili İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar için Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Dosyada, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulunun 22.03.2019 tarihli raporunda da kaza tarihinde yürürlükte bulunan anılan yönetmelik hükümlerine göre davacının genel beden gücünden kaybının %3 olduğu, iyileşme süresinin 9 ay olduğu belirtilmiştir. Davacının tüm tedavi evrakları ve yeni tarihli film ve grafileri incelenerek raporun doğru yönetmeliğe göre hazırlandığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinde rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmadığı görülmüştür. Bu nedenle davacı vekilinin maluliyet oranın yanlış tespit edildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Esasen davacı vekilince ilk derece mahkemesinde maluliyet oranına itirazının bulunmadığı, sadece bakıcı ihtiyacı süresine itirazı bulunduğundan maluliyet oranı yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Hesap raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Davacı vekili her ne kadar davacının asgari ücretin üstünde gelir elde ettiğini belirtse de ilk derecede rapora itirazı olmadığından bu hususta davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Davalı vekili her ne kadar 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiğini belirtse de 1,8 teknik faiz uygulanmasına yönelik Genel Şartların ilgili hükmü iptal edildiğinden artık uygulama alanı kalmamıştır. Bu nedenle bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Geçici iş göremezlik yönünden yapılan istinaf incelemesinde:
Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” ibarelerini iptal etmesi sonucu genel şartlar ile kanunun kapsamını daraltan yada genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Açıklanan sebeplerle eldeki davada; derdest olan eldeki davaya uygulanması gereken iptal kararı gereğince artık geçici iş göremezlik tazminatının teminat içinde olduğu kabul edilerek geçici iş göremezlik tazminat bakımından teminat dışı olduğuna yönelik savunmaya itibar edilmemiştir.

Manevi tazminata yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
22.03.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı … idaresindeki aracın davacının kullandığı motosiklete çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalının %75 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Davacının maluliyetinin %3 olduğu, davacının 47 yaşında olup asgari ücret ile çalışan marangoz olduğu, davalı sürücünün asgari ücret ile çalışan işçi olduğu anlaşılmıştır.
Eldeki dosyaya baktığımızda tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaşı, paranın satın alma gücü, olay tarihi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın taraf vekillerinin karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 117,02 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 62,88 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

3-Harçlar Kanunu gereğince davalı sigorta şirketinden alınması gereken 739,46 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 176,32 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 563,14 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.23/05/2023

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.