Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2418 E. 2023/401 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2418 – 2023/401
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2418
KARAR NO : 2023/401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : 1-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Sigorta A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 28.03.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/02/2021 tarih, 2015/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/03/2014 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek orta direğe ve tabelaya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu konumunda olan …’ın ağır yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 6.000,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere bakıcı giderinin sakatlık teminatında sayılması gerektiğini, sakatlık teminat limitinin tükendiğinden davanın reddinin gerektiğini, davaya konu kazanın 2014 yılında meydana geldiğini, poliçe teminatının 268.000,00 TL olduğunu davacıya hem dava öncesi hem de dava sırasında sulh olunmak suretiyle 281.979,00 TL ödeme yapıldığını, poliçe limiti tükendiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 4.536,00 TL bakıcı giderinden kaynaklanan maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Dosyadan müvekkili davacının geçici iş göremezlik süresinin tespiti için ilk raporda 12 ay, ikinci raporda 4 ay ve iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için aldırılan son raporda 12 ay olarak tespit edilmiş olduğunu ve davalı tarafında, davacının geçici iş göremezlik süresini 12 ay olarak kabul etmişken dosyadan hesap bilirkişiden aldırılan raporun 4 ay üzerinden hesaplanmış olduğunu ve bu husustaki hatanın düzeltilmesi ve ek rapor aldırılması için talepte bulunduklarını ancak taleplerinin dikkate alınmadığını ayrıca düzenlenen raporun 27.05.2019 tarihli ATK raporunun baz alınarak hesaplama yapılmasına rağmen hangi nedenden dolayı bu raporun baz alındığının hesap bilirkişi raporunda belirtilmemiş olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile geçici iş göremezlik süresi hesabının 12 ay üzerinden yapılmak üzere rapor aldırılmasına ilişkin olarak yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Yürürlükteki genel şart hükümleri gereğince geçici bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını ve teminat dışında olduğunu, bu nedenle davanın kabulünün yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının işbu uyuşmazlık bakımından dikkate alınmamasının gerektiğini, Kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu, Davacı tarafa sürekli iş göremezlik tazminatı ödemesi yapılmış ve bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulmuş olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (maluliyet) bakıcı giderine bağlı maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin bakıcı gideri tazminatından sorumlu olmadıklarına ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davalı vekilinin bakıcı gideri tazminatının teminat dışı olduğuna yönelik itirazı değerlendirildiğinde; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 Sayılı Kanun’un 91.maddesinin yollamasıyla aynı Kanunun 85.maddesine göre belirlenir. Buna göre; sigortacı, sigorta ettiren işleten tarafından, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişinin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur. Kişinin bedenine gelen zararlarda tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin koşullar 98. maddede düzenlenmiştir.
Söz konusu bu madde 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilmiştir. Değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesine göre, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Söz konusu düzenlemeye göre, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın yükümlülükleri sona ermekte, ancak kazazedelerin bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları yönünden ise, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında sorumlulukları devam etmekte olup, teminat kapsamının yasaya aykırı genel şart hükmü ile daraltılması mümkün değildir.
Bu nedenle bakıcı gideri zararının poliçe teminatı kapsamında olduğu kabul edilmiş ve davalının aksi yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin poliçe limitinin tüketildiğine yönelik istinaf sebebinin incelemesinde;
Davalıya sigortalı sürücünün kullandığı aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde; ölüm ve sakatlanma kişi başına teminat limiti 268.000,00 TL, tedavi gideri kişi başına teminat limiti 268.000,00 TL olarak belirlenmiş ve kaza tarihi itibari ile geçerli olan poliçe limitleri 268.000,00 TL’dir. Bahsedilen iki sorumluluğun her biri diğerinden bağımsızdır.
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir.
Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri; mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir.
Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 4 ve 17. Hukuk Dairelerinin kökleşen içtihatları da bu yöndedir.
Bu nedenle davalı vekilinin sürekli iş göremezlik limitinin tükenmesi nedeniyle bakıcı gideri talep edilemeyeceğine yönelik istinafı yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/11612 E – 2022/4398 K; 2021/15255 Esas, 2022/7709 Karar, 2021/12166 Esas, 2022/5381 Karar)
Davacı vekilinin hükme esas alınan bakıcı ihtiyacı maluliyet raporuna ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
İlk derece mahkemesince, İstanbul … İhtisas Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 06/03/2019 tarihli maluliyet raporunda; davacı …’ın 10/08/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle %79 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği belirtilen rapor temin edilmiştir.
İlk derece mahkemesince, İstanbul …. İhtisas Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 27/05/2019 tarihli maluliyet raporunda, davacı …’ın 10/08/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 4 ay boyunca başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu belirtilen rapor temin edilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda, ilk derece mahkemesince … Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 23/03/2020 tarih,… sayılı raporda davacının yaşı ve klinik durumuna göre kaza nedeniyle kişinin tedavisine başlanmasından itibaren tıbbi iyileşme süresi olan 12 ay boyunca başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu belirtilen rapor temin edilmiştir.
İlk derece mahkemesince; İstanbul … İhtisas Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nca ve … Adli Tıp ABD Başkanlığı’nca düzenlenen raporlar arasında çelişkiyi düzenlemek üzerine alınan 29/06/2020 tarihli maluliyet raporu alınmış ve alınan raporda … hakkında kurul tarafından 06/03/2019 tarihli ve 27/05/2019 tarihli mütalaalara eklenecek bir husus bulunmadığı belirtilmiş ise de; ilk derece mahkemesince yapılması gereken; Yargıtay 17. ve 4. Hukuk Dairelerinin yerleşik uygulamasına göre farklı bir Üniversitenin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak biçimde, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde; davacı …’ın 10/08/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu belirtilen rapor temin etmektir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KABULÜYLE, kararın kaldırılarak, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/02/2021 tarih, 2015/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı vekili ve davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince harç iade ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28.03.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.