Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2307 E. 2023/389 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2307 – 2023/389
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2307
KARAR NO : 2023/389

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … … (…)
ÜYE : … … (…)
KATİP : … … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : … Sigorta A.Ş. -…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/07/2021 tarih 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 28/11/2018 tarihinde … plakalı motosikletiyle seyir halinde iken dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığını, dosyada mevcut kaza tespit tutanağından anlaşılacağı üzere müvekkilinin kazaya etken kural ihlalinin bulunmadığını ayrıca ayrıca dava dışı …’ın tam kusurlu olduğunun belirtildiğini beyan ederek 250,00 TL geçici, 250,00 TL kalıcı olmak üzere toplamda 500,00 TL sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 03.06.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini 46.797,42 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının savcılık aşamasında uzlaşma sağladığını, ayrıca meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, müterafik kusur indirimi talebinde bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile; sürekli iş göremezlikten kaynaklanan 32.500,27 TL ve geçici iş göremezlikten kaynaklanan 14.297,15 TL olmak üzere toplam 46.797,42 TL maddi tazminatın 26/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkiline usulüne uygun bir başvuru bulunmadığını ve bu nedenle davanın ancak davacının dava konusu olayda meydana gelen kaza nedeniyle uğradığı kalıcı maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve kalıcı maluliyeti varsa zarar miktarının tespiti davası olarak görülebileceğini, davanın açılmasına sebebiyet vermemeleri nedeniyle aleyhlerine faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, geçici iş göremezlik tazminat istemlerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, dosyada mevcut aktüer raporunun yanlış teknik kullanılarak yapıldığını ve bu nedenle 9.822,00 TL fazla hesaplama yapılmış olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini ancak yerel mahkemenin gerekçesinde her ne kadar müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir neden bulunmadığı belirtilmiş ise de yerleşik içtihatlar gereği taleplerinin dikkate alınmasının gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmişitir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3. ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru olmadığına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davacının, davalı sigorta şirketine vekili aracılığı ile, uğramış olduğu zararın tazmini amacı13/03/2019 gününde yapmış olduğu başvuru dilekçesine, Kaza Tespit tutanağı, başvuruna ait kimlik fotokopisi, davalının yaralanmasını gösterir adli raporu, genel adli muayene rapor suretleri, ZMMS poliçe sureti ve başvuran davacının vekiline ait vekaletname sureti eklenmek sureti ile tazminatın ödenmesi için gerekli olan İBAN numarası belirtilerek yazılı şekilde usulüne uygun biçimde başvuruda bulunduğu ve akabinde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurudan 8. iş günü sonra davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davalı taraf zararın hesaplama yöntemine istanaf ederek TRH 2010 mortalite tablosu esas ve 1.8 teknik faiz hesap yöntemi dikkate alınarak zararın belirlenmesi gerektiğini ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesi kararında TRH 2010 ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesinde yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihad edilmiştir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, )
Yargıtay kararları ile TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca propresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, ilk derece mahkemesinin 26/05/2021 tarihli hesap raporunda ”TÜM BU HUSUSLAR DİKKATE ALINARAK TRH-2010 YAŞAM TABLOSU KULLANILMAK SURETİYLE PROGRASİF RANT YÖNTEMİ İLE HESAPLAMA YAPILACAKTIR.
Prograsif Rant yöntemınde gelecek dönen kazanıçlar belirlenirken bugünkü peşin değerler her yıl için %10 arttırılıp, %10 iskonto edilmek suretiyle bulunmuştur.” şeklindeki açıklama ve uygulama dikkate alındığında davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin geçici işgöremizlik tazminatından sorumlu olmadıklarına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 Sayılı Kanun’un 91.maddesinin yollamasıyla aynı Kanunun 85.maddesine göre belirlenir. Buna göre; sigortacı, sigorta ettiren işleten tarafından, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişinin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur. Kişinin bedenine gelen zararlarda tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin koşullar 98. maddede düzenlenmiştir.
Söz konusu bu madde 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilmiştir. Değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesine göre, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Söz konusu düzenlemeye göre, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın yükümlülükleri sona ermekte, ancak kazazedelerin bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları yönünden ise, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında sorumlulukları devam etmekte olup, teminat kapsamının yasaya aykırı genel şart hükmü ile daraltılması mümkün değildir.
Bu nedenle geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olduğu kabul edilmiş ve davalının aksi yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun azalması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının sağ homerus boyun kırıgı kemik kırığı, sağ laterel kemik kırığı ve fibula kemik kırığına bağlı olarak yaralandığı, buna göre dosya kapsamından, davacının yaralanmasının kask takılması zorunlu baş bölgesinden olmayıp beden bölgesinden kaynaklandığı için müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir durum yoktur. Koruyucu kıyafet kullanmadığını, dizlik takmadığını bu nedenle maluliyet oranının arttığını belirtmiş ise de Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Müterafik kusur indirim sebebi olmadığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.196,77 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 799,20 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 2.397,57 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 20.03.2023

… … … … … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.