Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2304 E. 2023/1029 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2304 – 2023/1029
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2304
KARAR NO : 2023/1029

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2021
NUMARASI : 2015/… Esas, 2021/… Karar

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 06/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2021 tarih ve 2015/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/10/2015 tarihinde müvekkili …’nın yolcu olarak bulunduğu, ve diğer müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken plakası ve sürücüsü bilinmeyen bir aracın arkadan çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkillerinin ciddi oranda kalıcı sakatlığa duçar olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla müvekkili … için 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 200,00 TL ile müvekkili … için 100,00 TL geçici iş göremezlik ile 100,00 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 200,00 TL ve genel toplamda 400,00 TL’nin davalıdan tahsilini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını yetkili mahkemelerin İstanbul Merkez Mahkemeleri olduğunu, davacıların tahsilini talep ettikleri miktarın dürüstlük kuralları çerçevesi içinde açıklattırılması ve eksik harcın tamamlanması gerektiğini, müvekkili kuruma sorumluluk yüklenebilmesi için kazaya karıştığı iddia edilen plakası tespit edilemeyen kinci motorlu aracın varlığı, olaya dahil somut deliller ile ispat edilmediğini, trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın tek aracın dahli ile meydana geldiğini, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacı … yönünden 466,90 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 07/12/2015tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, davacı … yönünden; 11.379,87 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 07/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … vekili; Tazminata konu olaya plakası ve sürücüsü tespit edilmeyen ikinci bir motorlu aracın kusuru ile sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispat edilemediğini, davacılara çarptığı iddia edilen aracın zorunlu sorumluluk sigortası yaptırması gerekli araçlardan olup olmadığı hususlarının hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilemediğini, … sorunlu olmadığı halde geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, Sosyal Güvenlik kurumu tarafından zarar görene herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırıldığına yönelik bir açıklamanın da olmadığını, motosiklet üzerinde toplam 3 kişi seyahat edilmesinin başlı başına kusura katılım olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin müterafik kusur ve hatır taşıması sebebiyle hakkaniyete uygun ayrı ayrı indirim uygulanması gerektiğini, davacının motorda seyahat ettiği esnada kask, dizlik, kolluk gibi koruma ekipmanı bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50. ve 54. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davacı …’nın davasının kısmen kabulüne, davacı …’ın davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun davacı …’ın açmış olduğu maddi tazminat davası yönünden incelenmesinde;
Öncelikle davacılardan … yönünden Mahkemesi’nce kabul edilen kısmın 466,90 TL olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 352. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 341/1 maddesinde öngörülen 1.500 TL kesinlik sınırının her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiş olup 01/01/2021 tarihinden itibaren kesinlik sınırı 5.880,00 TL’dir.
Somut olayda; mahkemece davacılardan …’ın davasının kısmen kabulü ile 466,90 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. Davacı vekilinin istinaf ettiği miktar istinaf sınırı olan 5.880,00 TL’nin altında kaldığından ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar istinaf yoluna başvurulması mümkün olmayan kesin kararlardandır. Bu nedenle davalı vekilinin davacılardan … yönünden kabul edilen kısma yönelik istinaf talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun davacı …’nın açmış olduğu maddi tazminat davası yönünden incelenmesinde;
Davalı vekilinin plakası tespit edilemeyen aracın kazaya karıştığı ispat edilemediğinden ve çarptığı iddia edilen aracın zorunlu trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan araçlardan olup olmadığının tespit edilemediğinden zarardan sorumlu olmadıklarına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davalı … sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için; davacının yaralanmasının trafik kazasından kaynaklı olması ve söz konusu yaralanmaya sebebiyet veren aracın kaza anı itibari ile geçerli bir ZMMS poliçesinin bulunmaması, araç sigortalı olsa dahi sigortalının tespit edilememiş olması gerekmektedir.
6098 sayılı Borçlar kanunun 49. ve 50. md.leri gereğince; davacı, kazanın çift taraflı olduğunu, başka bir aracın kendisine ya da kullandığı araca çarpmasıyla kazanın gerçekleştiğini, kusurun plakası tespit edilmeyen araçta olduğunu ispatlamak zorundadır.
Somut olayda davacının, yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosiklette davacı haricinde motosiklet sürücüsü … ve dava dışı … isimli kişiler ile birlikte seyir halinde iken geriden gelen ve sürücüsü ve plakası bilinmeyen şahin ya da doğan marka bir aracın çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği iddia edilmektedir. Motosiklette bulunan 3 kişinin tamamının bu yönde beyanda bulundukları görülmektedir. Yine kaza tespit tutanağında kaza yerine intikal edildiğinde sol şerit üzerinde kazaya dair cam kırıkları bulunduğu, kazaya karışan … plakalı motosikletin sağ şerit üzerinde sol yanına devrilmiş halde olduğu, yol üzerinde sürtünme izi olduğunun belirtildiği ve sürücü belgesiz sürücü … ile yapılan görüşmede seyrettikleri sol şeritten sağ şeride geçerken aynada bir ışık gördüğünü ve bir aracın kendilerine çarparak kaza yerinden ayrıldığını beyan ettiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Soruşturma dosyası içerisinde bulunan ve kolluk görevlilerince tutulan 21.10.2015 tarihli tutanağa göre; olay yerine intikal edildiğinde edinilen bilgiye göre yaralılardan …’un 112 ambulans ile Adana Devlet Hastanesi’ne diğer iki yaralı … ve …’nın 112 ambulans ile Toki Numune Hastanesi’ne intikal ettirildiğinin bildirildiği, aynı tarihte davacının acil servise başvurusunun bulunduğunun anlaşıldığı bu doğrultuda söz konusu yaralanmanın plakası tespit edilemeyen bir aracın davacı …’in yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması neticesinde kazanın meydana geldiği anlaşıldığından davalı … meydana gelen zarardan sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay 17 HD’nin 2019/6271 E 2020/8104K sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden, yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararı gereği davalı Sigorta Şirketinin sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.

Davalı vekilinin davacının SGK’dan ödeme alıp almadığının araştırılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Dosya içerisinde mevcut SGK Adana Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 24/12/2015 günlü cevabı yazısı ve eki belgeler incelendiğinde davacıya geçirmiş olduğu kaza nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusur durumuna yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu’nun 44.)düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir.
Davacı …’nın arkadaşı diğer davacı …’ın kullandığı … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunduğu, motosikleti davacı …’in kullandığı, kendileri haricinde … isimli bir arkadaşlarının daha motosiklette yolculuk yaptığı, söz konusu motorun istiap haddinin aşılmasının sürücünün güvenli bir şekilde sevk ve idare etmesine engel olduğu, dolayısıyla davacının kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde nizamlara aykırı olarak yolculuk etmesinin olayda etkisinin bulunduğu bu nedenle davacının istiap haddinden fazla şekilde yolculuk etmesinden kaynaklı olarak müterafik kusurlu olduğu, yine davacının arkadaşı olan sürücü …’ın kaza tespit tutanağına göre sürücü belgesinin bulunmadığı, bu halde, davacının sürücü belgesi bulunmadığını bildiği kişinin motosikletine yolcu olarak bindiği, bu şekilde sürücü belgesiz kişinin aracında yolculuk yaptığı, bu durumun da müterafik kusur niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davacının belirlenen zararından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin uygulamasına uygun şekilde %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği halde bu yönde bir indirim yapılmadan hüküm tesisi doğru görülmemekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Davacı vekilinin hatır indirimi uygulanmaması gerektiğine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Dosya içerisinde bulunan soruşturma evrakları incelendiğinde davacının içinde bulunduğu motosikletin sürücüsünün davacının arkadaşı olduğu, tarafların birlikte yolculuk ettikleri sırada kazanın meydana geldiği, dolayısıyla davacının hatır için taşındığı bu kapsamda davacının uğramış olduğu zarardan yerleşik yargıtay uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği gerektiği halde bu yönde bir indirim yapılmadan hüküm tesisi doğru görülmemekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Bu durumda yukarıdaki kısımlarda açıklandığı üzere, müterafik kusur ve hatır taşıması sebeplerinin her ikisinden dolayı tazminattan %20 + %20 olmak üzere toplam %40 oranında indirim yapılmasının Yargıtay uygulamalarına ve hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davacı … yönünden hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatından %40 oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne yasal düzenlemeler gereği, TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinden davalı vekili lehine müterafik kusur ve hatır taşıması nedeniyle yapılan indirimden dolayı geçici iş göremezlik tazminatı yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmek üzere HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına, davalı vekilinin davacı … tarafından açılan davada kabul edilen kısma yönelik istinaf başvurusunun miktar itibariyle kesin karar niteliğinde olduğundan usulden reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2021 tarih ve 2015/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-Davanın KISMEN KABULÜNE,
3-a-)Davacı … yönünden 466,90 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 07/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine,
b-)Davacı … yönünden; 6.827,92 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 07/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine,
4-a-)Alınması gereken 498,31 TL karar harcından, peşin alınan 27,70 TL ile ıslah ile alınan 60,00 TL olmak üzere toplam 87,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 410,61 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-)İlk derece mahkemesince 08/07/2021 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
c-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsup edilmesine, fazla yatan kısmın iadesine,

5-Davacılar tarafından yapılan 87,70 TL harç gideri, 3.668,60 TL (kusur, adli tıp maluliyet raporları, hesap, posta gideri) olmak üzere toplam 3.756,30 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen kısım dikkate alınarak 3.693,93 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı … kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 466,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya ödenmesine,
7-Davacı … kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.827,92 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen kısım yönünden hesaplanan 200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
10-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-Davalı tarafından yapılan 48,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
13-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.06/06/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.