Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/219 E. 2022/284 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/219 – 2022/284
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/219
KARAR NO : 2022/284

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : GÜVENCE HESABI –
VEKİLİ : Av.
DAVA : Trafik Kazasından Kaynaklı Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/02/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/10/2016 günü müvekkilinin yolda yaya olarak yürüdüğü sırada plakası ve sürücüsü belli olmayan motosikletin çarpması sonucu yaralandığını belirterek 500,00 TL kalıcı iş göremezlik ile 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının başşvuru tarihini müteakip işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini, müterafik kusur indirimi talebinde bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, sürekli iş göremezlikten doğan 58.424,53 TL maddi tazminatınrak davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezlik sebebine dayanan fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Genel şartların hükmü kalmadığından ve SGK tarafından da geçici maluliyet tazminatının ödenmediğinden tazminatın ödeneceğini, bu nedenle yerel mahkemenin kararı geçici iş göremezlik talepleri açısından usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; Söz konusu kazanın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen arcın sebep olduğunun somut delillerle ispatlanması gerektiğini, maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporu güncel yönetmeliğe göre düzenlenmediğini, müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, kazaya karışan aracın türünün (motosiklet, motorlu bisiklet ) tespit edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu açılan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatına yöneliktir.
Mahkemece davanın sürekli iş göremezlik yönünden kabulüne, geçici iş göremezlik talebi yönünden reddine karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından geçici iş göremezlik tazminatının kabul edilmesi gerektiği, davalı vekili tarafından ise kazaya plakası tespit edilemeyen 50 cc üstündeki motosikletin sebep olduğunun ispatlanamadığı, maluliyet raporunun hatalı ve çelişkili olduğu, faiz türü ve başlangıç tarihinin hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede;
HMK’nın 352. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabul edilebilmesi için miktar itibariyle kararın kesin nitelikte olmaması gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 341/1 maddesinde öngörülen 1.500 TL kesinlik sınırının her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiş olup 01/01/2020 tarihinden itibaren kesinlik sınırı 5.390,00 TL’dir.
Somut olayda; mahkemece davanın kısmen kabulü ile 4.868,62 TL geçici iş göremezlik tazminatının reddine karar verilmiş olup davacı vekili bu kısmı istinaf etmiştir. Davacının istinaf ettiği miktar karar tarihi itibarı ile istinaf sınırı olan 5.390,00 TL’nin altında kaldığı dikkate alınarak ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar istinaf yoluna başvurulması mümkün olmayan kararlardandır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf talebi incelemesinde;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6247 E – 2021/9135 K; 2021/5898 E – 2021/8467 K; 2021/4501 E – 2021/7401 K sayılı kararları)
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 21.10.2016 olup mahkemesince hükme esas alınan 24.07.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 21.10.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının son film ve grafileri incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Öte yandan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14. maddesi gereğince ihdas edilen Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte Güvence Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt bu tarihte (başvuru tarihinde) gerçekleşmektedir. Davacı vekili tarafından davalıya 27.06.2018 tarihinden önce başvuruda bulunduğu, bu tarihte ödeme talebinin reddedildiği dikkate alındığında, 27.06.2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1836 Esas ve 2020/4711 sayılı ilamı)
Davalı vekilinin zarardan sorumlu olmadıkları yönünden yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Güvence Hesabı’na başvurulabilecek hallere ilişkin olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” düzenlemesine yer verilmiş; aynı mahiyetteki düzenleme, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle Güvence Hesabı’na husumet yöneltilebilmesi için, bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir.
Davalı Güvence Hesabı’na aracın trafik sigortasının bulunmayışı nedeniyle husumet yöneltildiğinden, öncelikle davacılar yakınının idaresindeki motosikletin, trafik sigortası yaptırması zorunlu olan motorlu araçlardan olup olmadığı hususunun saptanması gerekmektedir.
Zira, ZMSS Genel Şartları’nın A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı hallerden olup, yukarıda değinildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde motosiklet ve motorlu bisikletin tanımı yapılmıştır.
Anılan düzenlemeler gereği, davacıların murisinin kullandığı motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı Güvence Hesabı’nın bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı Güvence Hesabı davacının yaralanmasına sebep aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasına tabi olup olmadığı, cinsinin belirlenmesi gerektiği itirazında bulunmuştur. Yaralanmaya sebep aracın plakasının tespit edilemediği belirtilen bir motosiklet olarak belirtilmiş olup başkaca hiçbir bilgi olmadığından dosya kapsamından aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır.

Bu durumda mahkemece, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı Güvence Hesabı’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunun ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; söz konusu motosiklete ilişkin bilgilerin sorulması, buna ilişkin delillerini sunulması için davacı tarafa uygun bir süre verilmesi; dosya kapsamında elde edilen deliller üzerinden uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp araç motor silindir hacminin belirlenmesi; silindir hacminin 50 cm küpün üzerinde/trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davalı Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken aracın niteliği konusunda eksik inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3507 E – 2021/5730 K sayılı kararı )
Mahkemece eksik inceleme ile davalı Güvence Hesabı aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan nedenlerle, dayalı davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, İlk Derece Mahkemesince kazaya karışan motosikletin ZMM sigortası yaptırmasının zorunlu olan araçlardan olup olmadığı (motor hacminin 50 c.c. fazla) hususunda araştırma yapılarak, bu hususta davacı delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’ nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken önemli delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere davalı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun verilen karar kesin olduğundan, HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
7-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.08/02/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.