Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2103 E. 2023/691 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2103
KARAR NO : 2023/691

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2020
NUMARASI : 2020/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. …-
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 03/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2020 tarih ve 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması neticesi 15.07.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının ağır yaralandığını, … plaka sayılı araç sürücüsü asli ve tam kusurlu olduğunu ve aracın maliki olduğunu, … plaka sayılı aracın … Sigorta A.Ş. tarafından keşide edilmiş Kasko Sigorta poliçesi mevcut olduğunu, davalı şirkete başvuru yapıldığını ve davacı …’ın 15.07.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası kaynaklı manevi tazminat tazmini talep edildiğini ancak davalı … tarafından talebinin karşılanmadığını, meydana gelen olay nedeniyle davalı … AŞ. ye aleyhine İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… E. 2020/… K sayılı dosyasında maddi tazminat davası açıldığını, yaşadığı bu acı olay nedeni ile sosyal ve duygusal değerleri olumsuz etkilenmiş, hayata bağlılığını yitirdiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 15.06.2017-2018 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçe sebebiyle sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sorumlu olacağı miktar sürücünün kusur oranına göre belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin kaza başına bedeni ve maddi zarar ayrımsız 50.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla manevi tazminat hesaplanırken sigortalı araç sürücüsünün kusuru da dikkate alınması gerektiğini, manevi tazminatın ve kapsamının takdiri hakime ait olduğunu, ancak hakimin Borçlar Kanununun 56. maddesinin açıklığından da anlaşıldığı gibi, bu takdir hakkını kullanırken özel durumları göz önünde tutulması gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı olan Arabulucuk şartının yerine getirilmediğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/… esas 2020/… karar sayılı dosyasındaki maluliyet ve kusur oranlarını kabul etmediklerini, maddi tazminat dosyasına taraf olmadıklarını, yeniden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, müvekkilinin meydana gelen kazada kusuru bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla 100.000,00 TL manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 15/07/2017, davalı … yönünden (kaza tarihindeki poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) dava tarihi olan 25/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Davalının kazanın meydana gelmesindeki kusuru (asli ve tam) ve mali durumları (poliçedeki limitler de dahil) dikkate alındığında yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, caydırıcılık unsuru taşımadığını, tatmin duygusu oluşturmadığını ve hakkaniyete uygun düşmediği, ayrıca hükme esas alınan maluliyet raporunun da hatalı olduğunu, maluliyet raporuna göre %15.2 olarak belirlenmiş bir sakatlık oranının var olduğunu, (meslekte kazanma gücü yönetmeliğine göre), oranın %5 e düşmesine neden olan özürlülük yönetmeliğinin ise daha sonra iptal olduğunu, davacının hiçbir raporu dahi olmasa vücudunda oluşan kırıkların tıbbı şifa süresi ve sonrası gelişmeler zarar gören davacıyı sadece doğrudan değil dolaylı olarak da zarara uğrattığını, dosya kapsamında mevcut olan Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin hükme esas alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; Davacının, müvekkili … yönünden arabulucuya başvurmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu ilk itirazın yerinde görülmemesi sebebiyle kararı istinaf ettiklerini, mahkemece müvekkili … yönünden arabuluculuk dava şartı yerine getirilmemesine rağmen gerekçeli karar da 1.320,00 TL Arabulucu ücretinin kabul-red oranına göre hesaplanan 198,00 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına karar verilmesi sebebi ile de kararın bozulması gerektiğini, davanın zaman aşımı nedeni ile de reddi gerektiğini, davacının mahkemeye delil olarak bildirdiği İskenderun Ticaret Mahkemesinin 2017/… E. 2020/… K sayılı dosya içerisindeki İstanbul ATK nun maluliyet ve kusur raporlarını kabul etmediklerini, müvekkilinin tarafı olmadığı bir davanın içerisinde yer alan bu raporlar dikkate alınmayarak yeniden rapor alınması gerekirken mahkemece delilleri dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, hükmedilen 15.000 TL manevi tazminatın oldukça fazla olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili ile davalı … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
Davalı … vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
2918 sayılı KTK.nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir.
Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesi gereğince davacının trafik kazası neticesinde yaralanmış olduğu anlaşılmakla olayda ceza zamanaşımı dikkate alınacaktır. Bu durumda TCK’nun 89 ve 66. maddeleri nazara alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalara göre, kazanın 15/07/2017 tarihinde meydana geldiği, 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesi ve 5237 sayılı yasanın 89 ve 66. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 8 yıllık zamanaşımı süresinin 15/07/2025 tarihinde dolacağı, davanın ise 25/03/2020 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı … vekilinin arabulucuya başvurulması gerektiğine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda; davalı …’in … plakalı aracın sürücüsü, davalı …’nin aracın İMM sigortacısı olması nedeni zarardan sorumlu olduğu trafik kazasında, davacının yaralanması nedeniyle, manevi tazminat talep edilmekte olduğuna göre, davalılar zarar gören davacıya müteselsilen sorumlu olup, müteselsil sorumlu davalılar arasında ise zorunlu dava arkadaşlığı değil, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
Müteselsil sorumlu davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması ve HMK’nın 58. maddesinde değinildiği gibi ihtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsız olmasına göre, her bir davalı yönünden açılan davanın zorunlu arabulucu kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD 2019/810 E 2019/1065 K)
Sigorta hükümleri TTK’da düzenlendiğinden, davalı … hakkındaki dava mutlak ticari dava iken, haksız fiil sorumluları olan işleten ve sürücü davalılar hakkındaki dava, mutlak ticari dava olmadığı gibi, bu davalıların sıfatlarına ve davanın niteliğine göre nisbi ticari dava da değildir.
Davalı … hakkındaki tazminat istemli davanın mutlak ticari dava olması ve 7155 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi uyarınca ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvuru şartı yerine getirilmiş olası karşısında iş bu davalı … yönünden arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı gözetilerek de karar verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı … vekilinin arabuluculuk ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı tarafça davanın açılmasından evvel başvurulan arabuluculuk başvurusunun sadece davalılardan … Sigorta A.Ş yönünden yapılmış olması dikkate alındığında arabuluculuk ücretinin kabul-red oranına göre paylaştırılması neticesinde davalı … aleyhine arabuluculuk ücretine hükmolunmaması gerektiği halde bu davalının da arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulması yerinde görülmemekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.

Davalı … vekilinin hükme esas alınan kusur ve maluluiyet raporlarına, davacı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurularının birlikte incelenmesinde;
Dava konusu kazaya ilişkin tutulan kaza tespit tutanağı, daha önce maddi tazminat talebine yönelik, davacı tarafından … Sigorta A.Ş aleyhine açılan ve sonuçlanan İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… E. 2020/… K sayılı dosyasında ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 05.04.2018 tarihli kusur raporu doğrultusunda; davalı sürücü …’in olay tarihinde sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile olay mahali kavşağa geldiğinde DUR işaret levhası gereğince durarak ve trafiği kontrol ederek geçiş hakkına sahip sağındaki aracın geçişini beklemesi gerekirken, kontrolsüzce girdiği kavşakta sağından gelen motosikletin seyir güzergahını kapatması sonucu gerçekleşen kazada dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışı sebebiyle %90 oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı motosiklet sürücüsü davacı …’ın olay yeri kavşaktan geçişi sırasında geçiş hakkına sahip olmasına rağmen kavşağa dikkatsiz yaklaşması nedeniyle tedbirsizliği nedeniyle %10 oranında alt düzeyde tali kusurlu olduğu anlaşılmakla, hükme esas alınan kusur durumunun yerinde olduğu kanaatine varılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekili tarafından yeniden maluliyet raporu alınması gerektiği ileri sürülerek istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de davanın manevi tazminat davası olması, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… E. 2020/… K sayılı dosyası arasında yer alan tedavi evrakları, maluliyet raporları, davacının el bölgesinden yaralanmış olduğunun anlaşılması karşısında eldeki davaya farklı bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından yeniden maluliyet raporu alınmasına yer olmadığına karar verilerek, manevi tazminat davasında davacının maluliyet durumunu belirtir raporun hükme esas alınmasının yerinde olduğu kanaatine varılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili tarafından hükme esas maluliyet raporunun hatalı olduğu belirtilmiş ise de; bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerekmektedir.
Eldeki dosyaya baktığımızda Mahkemesinde hükme esas alınan 31.05.2019 tarihli İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 15.07.2017 tarihinde yürürlükte bulunan, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine usulüne uygun şekilde son film ve grafileri incelenerek düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu yönüyle davacı vekilinin maluliyet raporunun hatalı olduğu yönündeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurularının birlikte incelenmesinde;
Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi; “Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmünde olup; 15/07/2017 tarihinde, davalı sürücü … idaresindeki … plakalı aracın, davacı … idaresindeki … plakalı araçla çarpışması neticesinde, (1989 d.lu) davacı sürücünün yaralandığı, kaza sebebiyle davalı sürücünün %90 oranında kusurlu, davacı sürücünün %10 oranında kusurlu olduğu, davacının el bölgesinden yaralandığı, tedavi evrakları, kaza tespit tutanağı, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… E. 2020/… K sayılı dosyasında alınan kusur raporu, maluliyet raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla tarafların kusur durumu, davacıda meydana gelen maluliyet durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih, davacının yaşı, paranın satın alma gücü ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının takdire göre yerinde ve yeterli tayin edildiği anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı, davalı … vekilinin istinaf başvurusu kısmen haklı görülmekle bu davalı yönünden arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulmamak üzere karar verilmek üzere yeniden hüküm kurulmak suretiyle HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
a- 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzelterek yeniden karar verilmek üzere İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2020 tarih ve 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının 7. BENDİNİN KALDIRILMASINA,
b- Hüküm fıkrasının 7. Bendinin,
“7-Başvuru tarihine Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL Arabulucu ücretinin kabul-red oranına göre hesaplanan 198,00 TL’sinin davalı ….’den alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 1.122,00 TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, ” olarak düzeltilmesine,
c-İlk derece mahkemesi kararındaki diğer hükümlerin aynen muhafazasına,
İstinaf giderleri açısından;
3-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı … tarafından yapılan 43,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.03/05/2023

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.