Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2095 E. 2022/596 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2095 – 2022/596
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2095
KARAR NO : 2022/596

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…

DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan)

Birleşen İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin
… Esas … Karar Sayılı Dosyası

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…

DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 14/03/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … … Sigorta A.Ş’ne trafik poliçesi ile sigortalı olup davacının yolcu olarak bulunduğu ve dava dışı … …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalı … … Sigorta A.Ş.’ne trafik poliçesi ile sigortalı olup birleşen davalı … …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 13.12.2017 tarihinde çarpışması şeklinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının ağır yaralandığını, boyun kırığına bağlı felç ve diğer bölgelerdeki kırıklar nedeniyle ameliyat olduğunu Devlet Hastanesinde alınan ilk rapora göre %38 oranında malul olduğunu ancak bu oranın ileride artmasının muhtemel olduğunu, davacının kazadan önce inşaat kalıp-demir ustası olarak yevmiyesinin net 100,00 TL, aylığının ise yaklaşık 3.000,00 TL olduğunu maluliyeti nedeniyle iş gücü ve gelir kaybı yaşadığını, yapılacak emsal ücret araştırması ile bu kazanç miktarının doğrulanacağını, davacının maluliyeti nedeniyle iş gücü ve gelir kaybına uğradığını ayrıca ruhsal bunalıma girdiğini, uykusuzluk, acı, sinirlilik ve bunalım yaşadığını, başkasının yardımına ve ilaç bağımlılığı oluştuğunu ileri sürerek ve FİHS tutularak geçici ve sürekli iş görmezlikten kaynaklı olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın 13.12.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
Birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl davada belirtilen davada davacının FİHS tutularak çalışılamayan dönemden gelir kaybı, tedavi-bakım/bakıcı giderleri ve maluliyet sebebiyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 2.500,00 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın 13.12.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan (… …) tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.
Davalı … … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava öncesinde müvekkiline müracaat etmemesi nedeniyle dava şartını yerine getirmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, belirterek neticede davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, asıl dava dosyası yönünden; davacının davasının ıslah talebi doğrultusunda kabulü ile 809,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı 499.179,51 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplamda 499.988,51 TL tazminatın dava tarihi olan 09/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte her bir davalının kaza tarihi itibariyle sorumlu olduğu 330.000,00 TL sigorta limiti dahilinde davalı sigorta şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
birleşen dava dosyası yönünden 6100 sayılı HMK 150/5 gereği ilgili davanın 03/07/2019 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin geliri konusunda eksik işlem yapıldığnıı, geliri daha fazla olmasına rağmen yalnızca asgari ücretli miktardan hesaplamaya gidilmesinin hatalı olduğunu, söz konusu hesap raporunu kabul etmediklerini, ücretin asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilse dahi karar tarihinde 2021 yılı asgari ücreti devreye girdiği halde daha düşük olan 2020 yılı asgari ücretinden hesap yapılmasının da hatalı olduğunu, açmış oldukları davada ticari avans faizi talep ettikleri halde, tazminata yasal faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, birleşen İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı dosyası için davalı … … vekilinin Avukatlık Ücreti talep etmediğini asıl davanın… nolu celsesinde belirttiği halde vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, taleplerinin ıslah dilekçelerinde kalem kalem yazıldığını, buna rağmen mahkemece asıl dava hüküm fıkrasında sehven 809,00 geçici ve 499,179,51 kalıcı işgöremezlik yazılarak ayrıştırmanın yanlış yapıldığını ve maddi hataya düşüldüğünü belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından müvekkili şirkete başvuru yapılmadan davanın açıldığını, mahkemece diğer davalı … … Sigorta A.Ş ile müvekkili sigorta şirketinin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, mahkemece alınan hesap raporuna dayanak teşkil eden sağlık kurulu raporunun hatalı olduğunu, taraflarınca yapılan itirazları değerlendirilmeksizin hüküm tesis edildiğini, hükme esas alınan sağlık kurulu raporunun mevzuata aykırı şekilde düzenlendiği değerlendirilmeden aktüerya hesabının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, mahkemece hükmedilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, gerekçeli kararın hüküm kısmında sürekli sakatlık tazminatı tutarının hatalı yazıldığını, bilirkişi raporunda 498.199,51 TL olarak tespit edilen tutarın hükümde 499.179,51 TL olarak yazıldığını, davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinin sigorta şirketinin sorumluluğunda olmadığını, hükmedilen tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, mahkemeden talep etmelerine rağmen dava konusu kazaya ilişkin olarak ceza davacı ve savcılık dosyalarının incelemeye alınmadığını, uzlaşma ihtimali bulunduğunun değerlendirilmediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye alacak için herhangi bir başvuru yapılmadığını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini bu nedenle aleyhlerine hüküm tesis edilse dahi faiz işletilemeyeceğini, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; kabul anlamına gelmemek üzere hesaplanacak tazminattan müterafik kusur ile hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacı tarafından talep edilen geçici işgöremezlik tazminatının tedavi teminatı kapsamında olduğundan davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bilirkişi raporunda 498.199,51 TL kalıcı sakatlık tazminatı talep edilmiş olmasına rağmen hükümde 499.179,51 TL kalıcı sakatlık tazminatı için aleyhe tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, birleşen dava dosyası için diğer müteselsil borçlu aleyhine olan davasını takip etmediğini belirten davacının, gerçek kişi olan birleşen dosya davalısından bir ödeme alıp almadığının tespiti yapılmaksızın hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen maluliyetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta vekilleri istinaf talebinde bulunmuşlardır.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin başvuru şartına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekilinin davacı tarafından müvekkili şirkete başvuru yapılmadan davanın açıldığını ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda; davacı vekili tarafından davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine gerekli tüm belgelerle, 12/03/2018 tarihinde usulünce başvuru yapılmış, davalı sigorta şirketine başvuru evraklarının 15/03/2018 tarihinde ulaştığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Sigorta vekilinin kusur oranına göre sorumlu oldukları yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili mahkemece diğer davalı … … Sigorta A.Ş ile müvekkili sigorta şirketinin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de,
Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 50. maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 51. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir. Ancak aynı yasanın 141. maddesi gereğince, teselsül ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı) bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkemece re’sen onun yararına teselsül kuralı uygulanamaz. Çünkü, hakim HMK’nın 26. maddesi uyarınca, istek ile bağlı olup istek dışı karar veremez. Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 61. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 163. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir. Ancak aynı yasanın 163. maddesi gereğince, teselsül ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı) bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkemece re’sen onun yararına teselsül kuralı uygulanamaz. Çünkü, hakim HMK’nın 26. maddesi uyarınca, istek ile bağlı olup istek dışı karar veremez.
Buna göre davacı vekilinin dava dilekçesinde zararın tamamını müteselsilen sorumluk esasına göre talep ettiği anlaşılmaktadır. O halde, araçta yolcu olarak bulunan ve kazanın oluşumuna etken bir kusuru bulunmayan davacının zararın tümünü davalılardan kusur durumlarından bağımsız olarak talep etmesinde ve mahkemece bu yönde karar verilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı kanaatine varılmış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğini ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde bulunan ve hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları incelenmiş ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile kaza tarihi olan 13/12/2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre belirlendiğine yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin uzlaşma ihtimali bulunduğuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili dava konusu kazaya ilişkin olarak ceza davacı ve savcılık dosyalarının incelemeye alınmadığını, uzlaşma ihtimali bulunduğunun değerlendirilmediğini ileri sürmüş ise de, dosya arasında bulunan uzlaşma tutanakları incelendiğinde, davacı … …’in 10.000,00 TL tazminat karşılığında davalı … ile uzlaşmayı kabul ettiği, ne var ki davalı …’nın ise bu bedeli ödemeyi kabul etmediğini, bu nedenle uzlaşmak istemediğini ifade ettiği, bu şekilde tarafların anlaşamama nedeni ile tarafların uzlaşamadığına ilişkin 15/03/2018 günlü uzlaşamama raporu düzenlendiği, dolayısıyla savcılık aşamasında tarafların uzlaşmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin bakiye alacak için başvuru yapılmadığına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye alacak için herhangi bir başvuru yapılmadığını ileri sürmüş ise de, davacı vekili tarafından dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine usulünce 12/03/2018 tarihinde başvuru yapılmış, sigorta şirketi tarafından ise ödeme yapılmamış davacı tarafından da ödeme yapılmaması nedeni ile eldeki bu dava açılmıştır. Davacının dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun bir başvurusunun bulunmasına rağmen davalı tarafından davacıya ödeme yapılmamış olması nedeni ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin bakiye alacak için başvuru yapılmadığı yönündeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin davacının birleşen dosya davalısı yönünden davasını takip etmediği, ödeme alınıp alınmadığı yönündeki istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Dosyamız davacısı tarafından davalı sürücü … aleyhine İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … – … Esas Karar sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat davası açılmış olup, anılan dosyanın iş bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Yapılan yargılama sırasında davacı vekili 02/04/2019 günlü duruşmada birleşen dosya yönünden davayı takip etmediklerini beyan etmiş davalı vekili de aynı celse kendilerini de birleşen davayı takip etmediklerini ve davacıdan vekalet ücreti taleplerinin olmadığını ifade etmiştir.
Davacının meydana gelen kaza sebebi ile yaralanmasından kaynaklı olarak uğramış olduğu zararı müteselsil sorumlu konumunda bulunan davalı sürücü ile birlikte asıl dosya davalıları ZMMS şirketlerinden de talep etme hakkı bulunmaktadır. Bir kimsenin dava açmaya zorlanamayacağı gibi açmış olduğu bir davayı devam ettirmesi gerektiği yönünde de herhangi bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır.
Davacı dilerse, müteselsil sorumlular aleyhine açmış olduğu davalarının bir kısmından vazgeçebileceği gibi bu dosyada olduğu gibi açmış olduğu davayı takip etmeyi bırakabilir. Mahkemesince birleşen dosya yönünden açılan dava işlemden kaldırılmış ve netice olarak söz konusu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davalı sigorta şirketi, davacının birleşen dosya davalısından ödeme alıp almadığının araştırılmadığını belirtmiş ise de, bu yönde bir delil ve tespit bulunmamaktadır. Davalı sigorta şirketinin bu iddiasını ispatlar nitelikte herhangi bir delil sunmadığı görüldüğünden bu hususta herhangi bir araştırma yapılmamış olmasında bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili hükmolunan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davalı … hakkında İskenderun 6. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasında 27/11/2018 günlü duruşmada dosyamız davacısı … … beyanında açık bir şekilde “Olay günü ben ve … motosikletle ilerliyordur. Motosikleti … kullanıyordu ben arkasındaydım. Motosiklet üzerindeyken kavşağa gelirken … ile bize kahve içip içmeme hususunun motosiklet seyir halinde iken konuşuyordu. ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre dosyamız davacısı ile araç sürücüsü olan …’in arkadaş oldukları, birlikte kahve içmeye gitmek için seyir halinde oldukları, hatta bu konuyu konuşurken trafik kazasının meydana geldiği dikkate alındığında davacının yolcu olarak bulunduğu … Sigorta A.Ş’nin sorumlu olduğu tazminat miktarı yönünden hatır taşıması indirimi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde bu hususta değerlendirme yapılmamış olması hatalı olmuştur. Bu yönü ile davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile ilk derece mahkemesi kararın yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılması gerekmiştir.

Davalılar … Sigorta A.Ş ve … Sigorta A.Ş vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı sigorta şirketleri vekilleri her ne kadar davacının kask takmaması nedeniyle hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş iseler de,
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu’nun 44.)düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda her ne kadar soruşturma evresinde dosyamız davacısının kaskının takılı olmadığına ilişkin davalının beyanları bulunuyor ise de, dosyamız davacısı ve davacının yolcu olarak bulunmuş olduğu motosiklet sürücüsü olan dava dışı … …’nun beyanları dikkate alındığında davacı …’un kaza esnasında kaskının takılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalılar tarafından davacının kaskının kaza anında takılı olmadığına ilişkin herhangi bir delil göstermediklerinden bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalılar … Sigorta A.Ş vekili ve davalı … Sigorta A.Ş vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğuna yönelik istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede;
Davalı sigorta şirketleri vekilleri her ne kadar davacı tarafından talep edilen geçici işgöremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu ileri sürmüş iseler de,
Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının tedavi sürecinde uğramış olduğu geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı sigorta şirketleus tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır bu yönü ile buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.(Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararı)
Davacı vekilinin gelire yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
davacı vekili her ne kadar davacının inşaat ustası olarak çalıştığını ve asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğini, aylık kazancının 3.000,00 TL üzerinde olduğunu ileri sürmüş ise de, kaza tarihi itibarı ile yürürlükte olan ZMMS genel şartları dikkate alındığında davacının vergilendirilmiş gelirinin tazminat hesabında dikkate alınması gerekmektedir. Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden davacının asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiği hususunu kanıtlayamadığı anlaşıldığından bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin faizin türüne yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar hükmolunan faize işletilmesi gereken faizin ticari faiz olması gerektiğini ileri sürmüş ise de, kazaya karışan ve davalı … Sigorta A.Ş tarafından sigortalanan … plakalı sayılı kamyonetin ruhsat kaydına göre hususi kullanımda olduğu anlaşıldığından Mahkemesince hükmolunan tazminata yasal faiz uygulanmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin faizin türüne yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin birleşen dava yönünden vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili birleşen İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı dosyası için davalı … … vekilinin avukatlık ücreti talep etmediğini buna rağmen vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemenin 02/04/2019 günlü … nolu celsesinde davalı … … vekilinin açıkça ” İskenderun 3. A.H.M’nin … esas sayılı birleşen dava dosyasını bizte takip etmiyoruz. Bu dava yönünden vekalet ücreti talebimiz yoktur.” şeklinde beyanda bulunduğu, buna göre mahkemece davalı lehine birleşen dosya yönünden vekalet ücreti vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir .
İstinaf başvurusunda bulunan tüm taraf vekillerinin hesap raporuna yönelik yapmış oldukları istinaf başvuruları yönünden yapılan incelemede;
Taraf vekilleri mahkemece hükme esas alınan hesap raporunun hatalı olduğunu belirterek kararı istinaf etmişlerdir.
Mahkemenin yargılamasının devamı sırasında 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ve 4. Hukuk dairesince verilen yeni tarihli içtihatlarda davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve hesaplama yöntemi olarak ise prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 03/12/2020 günlü aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmasına rağmen 1,8 teknik faiz kullanılmak sureti ile davacının zararının belirlendiği anlaşılmıştır. Halbuki, yukarıda açıklandığı gibi davacının zararının belirlenmesinde prograsif rant yöntemi dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir. Öte yandan hükme esas alınan bilirkişinin rapor tarihi aralık 2020 olup olup mahkemenin karar tarihi ise Mart 2021’dir. Bilindiği üzere Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre davacının gerçek zararının belirlenmesinde karar tarihine en yakın tarihte yürürlükte olan asgari ücret verileri esas alınarak hesaplama yapılmalıdır. Bu noktada, davacı vekili tarafından alınan aktüer raporuna 2021 yılı asgari ücret verileri kullanılmak sureti ile hesaplama yapılması gerektiği hususunda ilk derece mahkemesinde itirazda bulunmasına rağmen mahkemesince yeniden hesap yapılmadan hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Tüm bu nedenlerle Dairemizce davacının uğramış olduğu kaza nedeni ile maluliyetten kaynaklı maddi zararının tespiti bakımından Anayasa Mahkemesi kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 4.Hukuk dairesinin içtihatlarına uyumlu şekilde hesap yapılması amacı ile konusunda uzman bilirkişiden hesap raporu alınmıştır. Dairemizce alınan rapora karşı davacı vekilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak itiraz etmiş olması ve ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunda bulunması nedeni ile dairemizin muhtemel karar tarihi olan 2022 yılı asgari ücret verileri dikkate alınarak hesaplama yaptırılmıştır.
Dairemizce alınan hüküm kurmaya elverişli, usul ve yasaya uygun denetime olanak veren 01/01/2022 günlü hesap raporu dikkate alındığında, davacının geçirmiş olduğu kazadan kaynaklı olarak uğramış olduğu %80 maluliyeti sebebi ile davalılardan talep edebileceği kalıcı iş göremezlik zararının 1.342.718,06 TL olduğu, geçici iş göremezlik zararının ise 14.994,91 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacının, kaza sırasında davalı … Sigorta şirketi tarafından sigortalanan motosiklet üzerinde yolcu olarak bulunması nedeni ile kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, uğramış olduğu zararın tümünü sigortalı araç sürücüsünün kusurundan bağımsız olarak (kalıcı iş göremezlik zararı olan 1.342.718,06 TL ile geçici iş göremezlik zararı olan 14.994,91 TL’yi ) yukarıda açıklandığı gibi müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında her iki davalı sigorta şirketinden talep etme imkanı bulunmaktadır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Yine, 2918 sayılı yasanın 93. maddesine göre, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli olan sigorta poliçesi teminat limiti ile sınırlıdır.
Buna göre davalı sigorta şirketleri tarafından düzenlenen poliçelerin kaza tarihi itibarı ile geçerli olan teminat limitleri ise her bir sigorta şirketi bakımından ayrı ayrı 330.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir ifade ile her iki davalı sigorta şirketi davacının geçirmiş olduğu kaza nedeni ile uğramış olduğu maddi zarardan sorumlulukları 330.000,00TL teminat limiti ile sınırlıdır. Davalı sigorta şirketlerinin bu miktarın üzerinde olan miktar bakımından bir sorumlulukları bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinde yapmış olduğu ıslah dilekçesi, sigorta şirketlerinin teminat limiti ile sınırlı sorumlu olmaları ve davalı … Sigorta yönünden hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği hususları dikkate alındığında sigorta şirketlerinin sorumluluklarının belirlenmesi gerekmiştir.
Bu noktada davalı … Sigorta şirketi bakımından davacının kalıcı iş göremezlik zararı olan 1.342.718,06 TL’den %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması durumunda davalı … Sigorta Şirketinin davacının uğramış olduğu maddi zararın 1.074.174,45 TL miktar ile sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, davalı sigorta şirketinin sigorta teminat limiti 330.000,00 TL ile sınırlı olduğundan bu miktarın üzerinde hüküm tesis edilemeyeceğinden sigorta şirketinin sorumluluğunun bu miktar ile sınırlı tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi bakımından ise, davacının uğramış olduğu zararı kusurdan bağımsız bir şekilde müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında tahsil talebinde bulunduğu anlaşıldığından bu davalı sigorta şirketinin davacının uğramış olduğu kalıcı iş göremezlik zararı olan 1.342.718,06 TL miktarın tümü ile sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Bir an için davalı sigorta şirketinin müteselsil sorumlu olmayıp, kusura göre sorumlu olduğu kabul edilse dahi davalı sigorta şirketinin kusura göre sorumluluğunun ise 335.679,51 TL olabileceği, bu miktarın dahi davalı sigorta şirketinin kaza tarihinde geçerli olan sigorta poliçesi teminat limiti olan 330.000,00TL limitin üzerinde olduğu, dolayısıyla bu sigorta şirketinin de sigorta poliçesi teminat limitinin tümü ile sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 05/01/2020 günlü ıslah dilekçesi incelendiğinde dava dilekçesinde talep etmiş olduğ 1000,00TL maddi tazminatın 990,00TL lik kısmının geçici iş görmezlik zararı olduğunu belirtmiş ve bu miktarın 799,00TL ıslah yolu ile arttırarak davalılardan tahsilini istemiştir. Kalıcı iş göremezlik zararı bakımından ise 10,00TL maddi tazminat isteminde bulunduklarını bu miktarı da 498.189,51.TL daha arttırarak davalılardan tahsilini istemiştir. Dilekçe içeriğindeki bu anlatımlardan davacının geçici iş göremezlik zararı bakımından 1.789,00TL kalıcı iş göremezlik zararı bakımından ise 498.199,51TL maddi tazminat isteminde bulunduğu, geçici ve kalıcı iş göremezlik zararları bakımından ise sonuç olarak toplam 499.988,51TL maddi tazminat isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemesince davacını ıslah dilekçesi yanlış yorumlanmak sureti ile 809,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı 499.179,51 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplamda 499.988,51 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi hatalı olmuş bu yönü ile de taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Başka bir anlatımla dairemizce davacının kalıcı iş göremezlik zararı 1.342.718,06 TL olduğu belirlendiği ve davalılar … Sigorta ve … Sigorta iş bu zarardan ayrı ayrı 330.00,00 TL teminat limiti ile sorumlu oldukları yukarıda yapılan açıklamalar ışığında tespit edilmiş ise de, davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesinde belirlenen zarara göre fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ıslah dilekçesi sunmuş olduğu, dairemizde alınan bilirkişi raporundan sonra davacının ayrıca bir bedel arttırım ya da ıslah dilekçesi sunmadığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinde kabul edilen dava değeri dikkate alınarak dairemizce yeniden hüküm tesis edilmiş, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ İLE;
2-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
A-ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
A-1)-Davacının davasının kabulü ile;
– 1.789,00 geçici iş göremezlik tazminatı ile 498.199,51 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplamda 499.988,51 TL tazminatın dava tarihi olan 09/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketlerinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, (kararın infazında tahsilde tekerrüre yol açmayacak biçimde ve davalı … Sigorta AŞ’nin teminat limiti olan 330.000,00 TL poliçe limiti ile ve davalı … Sigorta A.Ş’nin teminat limiti olan 330.000,00 TL poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olarak davalılardan tahsiline),
A-2)-Harçlar Kanununa göre asıl dava yönünden alınması gereken 34.154,22 TL karar ilam harcından dava açılırken yatırılan 35,90 TL peşin harcın ve yargılama sırasında yatırılan 1.705,00 TL ıslah harcının düşümüyle kalan 32.413,32 TL karar ilam harcının davalılar … … Sigorta ve … Sigorta’dan müşterek ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
A-3)-Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca 42.049,43 TL vekalet ücretinin davalılar … … Sigorta ve … Sigorta’dan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
A-4)-Asıl davada davacının yapmış olduğu tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti, adli tıp fatura gideri, posta masrafı 2.060,01 TL ile dava açılırken yatırılan 35090 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç ve 1.705,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.836,81 TL yargılama giderin davalılar … … Sigorta ve … Sigorta’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
B-BİRLEŞEN DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
B-1)-6100 sayılı HMK 150/5 gereği ilgili davanın 03/07/2019 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
B-2)-Harçlar Kanununa göre birleşen dava yönünden alınması gereken 59,30 TL karar ilam harcından dava açılırken yatırılan 111,01 TL peşin harçtan düşümüyle kalan 51,71 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
B-2)-Birleşen davada davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
B-3)-Birleşen dava yönünden davalı vekilinin vekalet ücreti talebi bulunmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,

C-İstinaf Giderleri Yönünden;
C-1)-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
C-2)-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
C-3)-Davalı … Sigorta A.Ş tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
C-4)-Davalı … Sigorta A.Ş tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
C-5)-Davacı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan posta mastafı, tebligat gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.022,20 TL istinaf giderinin davalılar … Sigorta A.Ş ve … Sigorta A.Ş’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
C-6)-Davalı … Sigorta A.Ş tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan posta masrafı, tebligat gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere 510,20 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
C-7)-Davalı … Sigorta A.Ş tarafından istinaf aşamasına harcaması yapılan 37,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY İLGİLİ HUKUK DARİESİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.15/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır