Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/2087 E. 2023/200 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2087 – 2023/200
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2087
KARAR NO : 2023/200

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI :
DAVALI : Güvence Hesabı
VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 31.01.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/05/2021 tarih, 2017/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28.01.2015 tarihinde yaya olan müvekkilinin sürücü ve plakası tespit edilemeyen aracın kendisine çarpması neticesinde tek taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, meydana gelen kazada sürücü ve plakası tespit edilemeyen şoförün … sayılı K.T.K.’nun 52/1-b “Araçların hızlarını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak” kuralılını ihlal ettiğinden kusurlu olduğunu, yaya müvekkilinin ise aynı kanunda yer alan 68/1-a-3 ”Her iki tarafta da yaya yolu ve bankette bulunmayan veya kullanılır durumda olmayan iki yönlü trafiğin kullanıldığı karayollarında, taşıt yolunun sol kenarını izlememek” kuralını ihlal ettiğinden kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazaya neden olan aracın sürücüsü ve plakasının tespit edilememesi nedeniyle … sayılı K.T.K’nın 97. maddesine göre, müvekkili adına tazminat taleplerinin karşılanabilmesi amacıyla 17.05.2017 tarihinde davalı Güvence Hesabı İdaresi’ne başvuru yapılarak maddi tazminat ve temerrüt tarihinden işletilmek üzere faiz istendiğini, ancak davalı sigorta şirketinin 15 günlük yasal süre geçmesine rağmen taleplerini sonuçlandırmadığını, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00 TL ve zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak maddi tazminatın, Güvence Hesabı Yönünden yönünden sigorta limitini aşmamak üzere, temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 08.01.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini 45.407,57 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle 26.04.2016 tarihinde K.T.K.’da değişiklik yapıldığını ve müvekkili kuruma dava açılmadan önce gerekli belgelerle başvuru yapılması şartının getirildiğini, eksik belgeler ile başvuru yapıldığından, bu şart yerine getirilmeden ikame edilen işbu davanın usulden reddini talep ettiklerini, esasa girilmesi halinde ise davacının kazanın beyanlarındaki şekilde gerçekleştiğini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlaması gerektiğini, dava dilekçesinde her ne kadar 06 CDE 46 plakalı beyaz bir araçtan söz edilse dahi soruşturma dosyasında 06 CDE 46 plakalı aracın beyaz değil kırmızı olduğunun saptandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili kurumun zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve plakası tespit edilemediği beyan edilen aracın kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, bu nedenle, kazanın beyan edilen şekilde gerçekleştiğini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ATK nezdinde kusur incelemesi yapılmasını ve kazanın gerçekleşmesinde plakası tespit edilemediği beyan edilen aracın kusuru bulunmaması nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, ayrıca usulüne uygun başvuru olmaması nedeniyle müvekkili kurumun temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceği gibi ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka uygun olacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kabulü ile 45.407,57 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 10/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı tarafın yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre usulüne uygun başvuru yapmadan davayı açmış olduğunu ve bu nedenle davanın usulden reddini gerekliğini, 2-Somut verilerle ispat edilmeden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kazaya karışan aracın kusur oranının tespiti için ATK nezdinde heyet incelemesi yaptırılması ile müvekkili kurumun sorumluluğunun tespit edilmesinin gerektiğini, yargılama aşamasında yapılan kusur incelemesinin denetime elverişli olmadığını ve davacının beyanına göre tanzim edilmiş olduğunu beyan ederek eksik inceleme ile verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin, davalı kuruma usulüne uygun başvuru ve faiz başlangıç tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
… Sayılı Yasanın 97 ve 99. md.leri gereği dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 28.01.2015 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalıya 17.05.2017 tarihinde, hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurunun usulüne uygun olduğu anlaşılmakla, iş bu dava şartının sağlandığının anlaşılmakla, buna bağlı olarak faiz başlanğıç tarihinin yerinde değerlendirildiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin, olayın gerçekleşme biçimine ve hükme esas alınan kusur oranına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
Erdemli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/… dosyadaki tüm bilgilerden; 28.01.2015 günü saat 19.22 sıralarında kimliği tespit edilemeyen sürücü yönetimindeki plakası ve markası tespit edilemeyen otomobil ile D-400 Devlet Karayolu istikametinden Çevre Yolu istikametine … caddesi üzerinde seyri sırasında … Bayii karşısına geldiği olay mahallinde yolun sağında sırtı dönük olarak yürüyen …’ya sağ ön tampon ve sağ ayna kısımlarıyla çarpması sonucu trafik kazasının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Buna göre, kimliği tespit edilemeyen sürücü, meskun mahalde, çift yönlü, asfalt kaplama, aydınlatmanın olduğu 6 metre genişliğinde, yüzeyi düz ve eğimsiz yolda gece vakti otomobili ile seyri sırasında, geldiği olay mahallinde her iki tarafında kaldırım ve banket bulunmayan yola gereken dikkatini vermemiş, hızını mahal şartları ile gece far ışığı altındaki görüşüne göre ayarlamamış, yolun sağında kaplama üzerinde yürüyen yayaya tehlikeli biçimde yaklaşıp uzağından geçmeye çalışmamış, sağ ön tampon ve sağ ayna kısımlarıyla çarpması sonucu meydana gelen olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile %75 oranıında kusurlu olduğu, yaya …, meskun mahalde, gece vakti aydınlatması olmayan ve her iki tarafında kaldırım ve banket bulunmayan yolda yolun solunu takiben yürümemiş, kendi can güvenliğini tehlikeye atacak tarzda sağ tarafta yol kaplaması içerisinde yürüdüğü sırada arkasından gelen ve korunma tedbiri almadığı aracın sadmesine maruz kaldığı olayda tedbirsiz davranışı ile yaralanması ile sonuçlanan olayda %25 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.101,79 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 775,44‬ TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 2.326,35 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 31.01.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.