Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1980 E. 2023/65 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1980 – 2023/…
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1980
KARAR NO : 2023/…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : … Sigorta A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 10.01.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/06/2021 tarih, 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/08/2017 tarihinde davalı sigorta şirketinin sigortalısı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken yaya geçidinden karşıdan karşıya geçmekte olan davacı müvekkili Haskar Özdemir’e çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü … tam kusurlu olduğu ve bunun kaza tespit tutanağında belirtildiği, kaza tarihinde … plakalı aracın ZMMS ile sigortalı olduğu davalı sigorta şirketine başvuru yaptıkları, ancak kazanın üzerinden 1 yıl geçmediğinden dolayı maluliyet raporu temin edemedikleri, bu süre dolana kadar müvekkilinin hak kaybının ve mağduriyetinin devam ettiği, bu nedenlerle öncelikle davanın kabulü ile 3.200,00 TL kalıcı ve 100,00 TL geçici olmak üzere toplamda 3.300,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 22.03.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini geçici iş göremezlik tazminatı yönünden 4.305,60 TL, kalıcı iş göremezlik talebi yönünden ise 8.061,44 TL olmak üzere toplamda 12.367,04‬ TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın maluliyet oranını gösteren heyet raporunun müvekkili sigorta şirketine yapılan başvuruda mevcut olmadığından davacı tarafın başvurusunun usulüne uygun olmayacağından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiği, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, kazanın meydana gelmesinde kusur oranının tespitinin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tespit edilmesinin gerektiği, davacının kaza nedeniyle maluliyetinin tespitinin Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenecek rapor ile tespit edilmesinin gerektiği, tazminat hesaplamasının ise aktüer sıfatına haiz bilirkişilerce yapılmasının gerektiğini, sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, açılan davanın kabulü ile, 12.367,04 TL maddi tazminatın 29/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; 1-Usulüne uygun bir başvuru olmaması ve davanın açılmasına sebebiyet vermemeleri nedeniyle davaya ancak davacının varsa kalıcı maluliyet oranının tespiti davası olarak bakılabileceğinden aleyhlerine faiz ve yargılama gideri hükmedilmiş olmasının kaldırma nedeni olduğunu, 2-Esasa girilecek olması halinde bile belirsiz alacak davası olarak açılmayan davada, ıslahla arttırılan miktara ancak ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, mahkemenin 17.11.2017 tarihli başvuruyu usulüne uygun kabul edip bu tarihten 8 gün sonrası temerrüt tarihi olarak kabul ederek faize hükmetmiş olmasının bozma nedeni olduğunu, 3-Geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı dışında olduğunu bu yönüyle de kararın kaldırılmasının gerektiğini, 4-17.03.2021 tarihli hesap bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz dilekçesinde de belirttikleri üzere davacının muhtemel yaşam süresinin TRH-2010 formülüne göre belirlenip, prograsif rant yöntemine göre hesap yapılmasınında hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin, dava açılmadan evvel sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuruda bulunulmadığına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davacının dava açmadan önce usulüne uygun bir başvuru yapmadığı ileri sürülmüş ise de; başvuranın sigorta şirketine, uğramış olduğu zararın tazmini amacı 17.11.2017 gününde yapmış olduğu başvuru dilekçesine, kaza tespit tutanağı, başvuruna ait TC kimlik numarası ve kimlik fotokopisi, hastane evrakları, araca ait ruhsat bilgisi, kaza tarihini de kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen, ZMMS poliçe bilgileri, fotoğraflar ve başvuran başvuran vekiline ait vekaletname sureti eklenmek sureti ile tazminatın ödenmesi için gerekli olan İBAN numarası belirtilerek ile birlikte yazılı şekilde başvuru yaptığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin, faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Mahkemece ıslah edilen kısma da, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren faiz hükmedilmiştir. Davacılar vekili, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı tutarak dava açmış olup alacağın saklı tutulan ve ıslah ile arttırılan kısmının davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi de aynı tarihtir. Bu nedenle istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin, geçici işgöremizlikten kaynaklı tazminattan sorumlu olmadıklarına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğuna yönelik itirazı değerlendirildiğinde; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat, 2918 Sayılı Kanun’un 91.maddesinin yollamasıyla aynı Kanunun 85.maddesine göre belirlenir. Buna göre; sigortacı, sigorta ettiren işleten tarafından, motorlu aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan maddi zararlar ile kişinin yaralanması veya ölmesi gibi bedeni zararlardan sorumludur. Kişinin bedenine gelen zararlarda tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin koşullar 98. maddede düzenlenmiştir.
Söz konusu bu madde 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilmiştir. Değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesine göre, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Söz konusu düzenlemeye göre, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın yükümlülükleri sona ermekte, ancak kazazedelerin bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları yönünden ise, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında sorumlulukları devam etmekte olup, teminat kapsamının yasaya aykırı genel şart hükmü ile daraltılması mümkün değildir.
Bu nedenle geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olduğu kabul edilmiş ve davalının aksi yöndeki istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin, hükme esas alınan hesap raporunun hatalı olduğuna ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
TRH 2010 mortalite tablosu esas alınarak zararın belirlenmesi gerektiğini itirazen ileri sürmektedir. Hakem kararında TRH 2010 ve progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesined yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihat edilmiştir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/06/2021 gün ve 2021/ 2457 esas ve 2021 / 3304 karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13625 esas ve 2022/8912 karar sayılı 16/06/2022 günlü kararı)
İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan 01.02.2021 tarihi hesap bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişinin davacının zararın belirlenmesine ilişkin olarak davacının kalıcı ve geçici maluliyet zararı belirlenmiştir. Şu durumda, yukarıda açıklanan yerleşik Yargıtay kararları ile mağdurların zararının ve zararın kapsamının belirlenmesinde TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca progresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, hesaplama yöntemine ilişkin istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 844,79 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 211,20 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 633,59 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekin bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 10.01.2023

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.