Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1976 E. 2022/2422 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1976 – 2022/2422
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1976
KARAR NO : 2022/2422

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2021
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACILAR : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av….
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 19/12/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.04.2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.12.2012 tarihinde …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracı ile seyir halindeyken müvekkili …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın çarpışması sonucu ölümle, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla her bir müvekkili için 100,00-TL toplam 200,00-TL cismani zarar ve yardımcı bakıcı gideri olarak 50,00-TL olmak üzere 250,00-TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili bedel arttırım dilekçesi ile; taleplerini … yönünden 103.336,00 TL arttırarak 130.436,00 TL’ye … yönünden 29.305,00 TL arttırarak 29.405,00 TL olarak belirlemişlerdir.
CEVAP: Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde; dava öncesinde dava konusu kaza sebebi ile müvekkili şirkete başvurulduğunu, müvekkili şirket tarafından … için … sayılı, … için … sayılı hasar dosyası açıldığını, …’a maluliyet nedeniyle 13.11.2014 tarihinde % 100 kusur ve % 2 maluliyet oranları esas alınarak 5.818,67 TL ödeme yapıldığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; bakıcı giderleri yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı … yönünden 103.436,00 TL tazminatın 20.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı … yönünden 29.405,00 TL tazminatın 13.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazetede yayınlanan 2019/40 Esas 2019/40 Karar sayılı kararının iş bu davaya uygulanmamasının hatalı olduğunu, mahkemece maddi hataya dayalı olarak ıslah edilen kısımların reddine karar verildiğini, hüküm altına alınan tazminata işletilen yasal faiz ile faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, davalının temerrüt tarihi belirlenerek kazaya sebebiyet veren aracın ticari olması nedeni ile ticari temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiğini, müvekkillerinin tazminat hesabının yapılmasında müvekkilleri lehine olan TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yönteminin kullanılması ile tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen yaralanmadan kaynaklı geçici iş göremezlik, kalıcı iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Dairemizce Mahkemesince ilk kurulan 22.10.2019 günlü karara karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine 27.10.2020 günlü kararı ile, davacının bakıcı giderine hükmedebilmek için davacıdaki maluliyetin niteliği, davacının bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı hususunda ek rapor alınması gerektiği gerekçesi ile HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapılmış ve bu kez davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkemenin iş bu kararına karşı yine davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekilinin ıslah edilen kısımların reddine karar verilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazetede yayınlanan 2019/40 Esas 2019/40 Karar sayılı kararının iş bu davaya uygulanmamasının hatalı olduğunu, mahkemece maddi hataya dayalı olarak ıslah edilen kısımların reddine karar verildiğini ileri sürmüş ise de,
Eldeki dosyaya baktığımızda Mahkemece dairemizin kaldırma kararı gereğince ek rapor alınmış ve rapora göre davacı …’un 139.644,00 TL ve davacı …’un 40.806,00 TL zararının tespit edildiği, davacı vekili tarafından söz konusu rapora göre ıslah dilekçesi sunduğu görülmüştür. Davacı vekili her ne kadar ikinci alınan rapora göre sunmuş olduğu ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de,
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…” şeklinde bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceği ve buna göre oluşan usulü kazanılmış hak dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda; Mahkemesince ilk olarak davacıların zararının belirlenmesi hususunda alınan 09.10.2019 günlü hesap raporu incelendiğinde, davacı …’un talep edebileceği bakiye zararının 103.436,00 TL, davacı …’un bakiye zararının ise 29.405,00 TL olarak tespit edildiği anlaşılmıştır.
Anılan bu rapor taraf vekillerine usulünce tebliğ edilmiş, davacılar vekili bu rapora karşı herhangi bir itirazda bulunulmamış aksine söz konusu rapora göre ıslah dilekçesi sunarak dava değerini bu raporda belirtilen miktarlara göre yükseltmiş olduğu görülmüştür.
Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece alınan ek raporda bu kez davacı …’un talep edebileceği zarar miktarının 139.644,00, davacı …’un talep edebileceği zarar miktarının ise 40.806,00 TL olduğu tespit edilmiştir . Davacılar vekili tarafından söz konusu rapora göre ıslah dilekçesi sunulmuş ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiş ise de, yukarıda açıklandığı gibi bilirkişi raporuna süresi içerisinde itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleştiği kabul edilmesi gerekmektedir. Diğer bir ifade ile davacının alınan ilk bilirkişi raporundaki miktarlara yönelik olarak itiraz etmemiş olması aksine bu miktarları kabul ederek dava değerini bu miktara yükseltmiş olması karşısında artık davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu noktada davacıların mahkemesince ilk alınan 09.10.2019 günlü hesap raporuna itiraz etmemiş olması ve söz konusu rapora göre ıslah dilekçesi sunmuş olması dikkate alındığında ilk raporda belirlenen tazminat miktarlarına göre davalı sigorta şirketi lehine olacak şekilde hüküm kurulmuş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu yönü ile davacılar vekilinin ek rapora göre sunmuş olduğu ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ve davalının usulü kazanılmış hakkının bulunmadığı yönündeki istinafının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin faiz tarihine ve faizin türüne yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili hüküm altına alınan tazminata işletilen faiz başlangıç tarihinin dava tarihi kabul edilerek hatalı belirlendiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda hükmolunan tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmediği, dava tarihinden önce sigorta şirketine başvurusunun tespit edilemediği, ancak sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihlerinin temerrüt tarihi olarak kabul edildiği, söz konusu durumun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davacılar vekili kazaya sebebiyet veren aracın ticari olması nedeni ile ticari faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Eldeki dosyaya baktığımızda davacıların yaralanmasına sebebiyet veren ve davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plaka sayılı aracın kaz tarihi itibari ile … Gıda Dağıtım Pazarlama San. Tic. Ltd. şirketi adına tescilli olduğu, ticari şirketin tüm iş işlemlerinin ticari nitelikte olduğu dikkate alındığında mahkemesince hükmolunan tazminata ticari faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde yasal faiz uygulanması hatalı olmuştur. Bu yönü davacılar vekilinin faizin türüne yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

HMK’nınHMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE;
2-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.04.2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
3-a)-Davacıların bakıcı giderleri yönünden vaki feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
3-b)-Davacı … yönünden; 103.436,00 TL tazminatın 20.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-c)-Davacı … yönünden; 29.405,00 TL tazminatın 13.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 9.074,36 TL karar ve ilam harcından ıslah harcı ile birlikte peşin alınan 191,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.882,38 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacılar tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı ve 162,78 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 221,18 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine
6-Davacıların yapmış olduğu 2.679,05 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.677,03 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Vekalet Ücreti Yönünden:
7-a)-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden ve karar tariinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 13.776,42 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a ödenmesine,
7-b)-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden ve karar tariinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 4.410,75 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a ödenmesine,
7-ç)-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 50,00 vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 50,00 vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalıya ödenmesine,
10-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,

İstinaf giderleri bakımından;
11-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-Kesin olan iş bu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın …/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
13-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
14-Davacılar tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan tebligat ve posta gideri olmak üzere 76,50 TL istinaf giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.19.12.2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır