Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/196 E. 2022/334 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/196 – 2022/334
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/196
KARAR NO : 2022/334

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 14/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2/02/2014 tarihinde GMK Bulvarında meydana gelen trafik kazası sebebiyle müteveffa …’ın hayatını kaybettiğini, kaza neticesinde tanzim edilen 22/04/2014 tarihli kaza tespit tutanağında kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü …’ün kusurlu olduğunu, müteveffanın kullanmakta olduğu bisiklete çarpmak suretiyle …’ın ölümüne sebebiyet verdiğini, müvekkillerinin talebi ile …’a ait aracın kasko şirketi olan davalı şirkete yapılan başvuru neticesinde davalı şirketçe kısmi bir ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından yapılan kısmi ödemenin mahsup edildikten sonra müvekkillerinin halen ölümle sonuçlanan trafik kazası sebebi ile tazmini gereken maddi ve manevi zararlarının mevcut olduğunu, kısmi ödemenin müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarını karşılamaktan çok uzak ve çok düşük bir bedel olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, … için 1.000,00 TL, çocuklar … ve … için 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte destekten yoksun kalma tazminatının davalı şirket ile tefrik edilen dosya davalılarından müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda kalan tazminat miktarının mahkemece kararında dikkate alınmadığını, aktüer bilirkişilerin raporlarının sigorta ödemesi yapıldıktan sonra kalan ödemeler olup, mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmadığını, her iki aktüer raporunda sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonraki kısım hesaplanmış olup, kalan tazminat miktarı konusunda red kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacılar vekilinin davacılar … ve … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
6100 sayılı HMK’nun 341. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemelerinden verilecek olan hangi tür kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. Buna göre; miktar veya değeri 5.880,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Aynı yasanın 346/1. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince verilen kesin nitelikteki karara karşı istinaf başvurusu yapılması halinde istinaf başvurusunun öninceleme aşamasında usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; dosyaya baktığımızda istinaf eden davacılar vekili ıslah dilekçesi ile davacı … … yönünden 1.318,05 TL tazminat talebinde bulunmuş, davacı … için ise 1.000,00 TL olarak açmış olduğu tazminat talebini ıslah etmemiş ve bu davacı yönünden bakiye zarar tespit edilmediği anlaşılmış, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin istinaf edilen karar miktar itibarı ile davacı … yönünden 1.318,05 TL, davacı … yönünden ise 1.000,00 TL olup, davacılar vekilinin davacı … ve davacı … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun ilk derece Mahkemesi hükmünün reddedilen kısım itibari ile kesin olması sebebi ile HMK 346. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı … tarafından açılan davanın reddine ilişkin yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde,
Davacı mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde davacı …’in eşinin vefatı nedeni ile 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı isteminde bulunmuştur. Davalı sigorta şirketi vermiş olduğu cevap dilekçesinde davadan önce yapılan başvuru üzerine tüm davacılara toplam 38.362,00 TL destek tazminatının 27/03/2014 tarihinde ödendiği ve bakiye sorumluluklarının kalmadığı, davacıların tüm zararlarının karşılandığı belirtilmiştir.
Mahkemesince 22/03/2016 gününde alınan aktüer raporunda hatalı bir şekilde sadece davacıların gerçek zararları belirlenmiş ve sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme güncellenmek sureti ile davacıların zararından mahsup edilerek davacı … için 40.929,87 TL, … için 6.074,24 TL ve … için ise 5.207,53 TL bakiye zarar bulunduğu rapor edilmiştir.
Ne var ki, bilindiği üzere destek tazminatı veya kalıcı maluliyetten kaynaklı gerçek zararın tespiti bakımından dava tarihinden önce yapılan bir ödeme bulunması halinde öncelikli olarak bilirkişi tarafından ödeme tarihi dikkate alınmak sureti ile davacıların gerçek zararının yapılan ödeme ile karşılanıp karşılanmadığı belirlenmelidir.
Yapılan hesaplama neticesinde ise davacılar tarafından ödeme karşılığında verilen bir ibraname bulunmaması durumunda yapılan ödeme davacının tüm zararını bütünü ile karşılamadı ise davacıların gerçek zararının tümü ile karşılamadığı kabul edilir. Davacılar tarafından verilen bir ibraname bulunması halinde ise ödeme ile zarar arasında fahiş fark bulunup bulunmadığı hususu değerlendirilir, ödeme ile zarar arasında fahiş fark bulunması halinde davacının tüm zararının karşılanmadığı kabul edilir. Bu durumda bilirkişi tarafından ikinci bir hesaplama yapılarak rapor tarihindeki veriler dikkate alınarak davacıların gerçek zararı tespit edilir. Ne var ki, mahkemesince alınan 22/03/2016 günlü bilirkişi … tarafından hazırlanan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira bilirkişi davacılara yapılan ödeme tarihi itibari ile hesaplama yapmamış doğrudan rapor tarihindeki verilere göre hesap yapılmış olup bu husus hatalı olmuştur.
Bu itibarla mahkemesince davacıların gerçek zararının ödeme tarihi itibarı ile karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi bakımından 30/04/2019 günlü yeni bir rapor alınmıştır. Alınan raporda ödeme tarihi itibarı ile davacıların gerçek zararları belirlenmiş olup, davacı …’in ödeme tarihindeki gerçek zararının 18.114,61 TL olduğu, …’nin gerçek zararının 5.402,03 TL olduğu ve …’ın gerçek zararının 4.253,57 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bu noktada davalı sigorta şirketi tarafından davacılara ne kadar ödeme yapıldığı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Dosya içerisinde bulunan hasar dosyasındaki ödeme makbuzuna göre davalı sigorta şirketi tarafından davacılara 38.362,00 TL ödeme yapıldığı görülmektedir. Sigorta şirketi tarafından ödemeye esas olarak alınan aktüer raporu incelendiğinde ise, davacı …’in gerçek zararının 18.038,81 TL olduğu, …’nin gerçek zararının 7.103,31 TL olduğu ve …’ın gerçek zararının ise 6.721,39 TL olduğu belirlenmiştir. Söz konusu belirlenen gerçek zararların toplamı ise 31.869,51 TL’dir.
Davalı sigorta tarafından yapılan 38.362,00 TL’lik ödeme ile davacıların ödemeye esas alınan aktüer raporunda belirlenen toplam zararı olan 31.869,51 TL arasında davacılar lehine olarak 6.492,49 TL bir miktar bulunmaktadır. Davacılar, dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre bu miktarın kendilerine ödenmediğine ilişkin herhangi bir delil sunmamışlardır. Diğer bir ifade ile bu ödemenin vekalet ücretine ilişkin olup olmadığı hususu belirlenememiştir.
Dosyada hükme esas alınan 30/04/2019 günlü bilirkişi … tarafından hazırlanan aktüer bilirkişi raporunda davacılara fazladan ödenen 6.492,49 TL’lik fark garame usulü ile davacılara ödenen miktara eklenmiştir. Bu ekleme neticesinde sigorta tarafından davacı …’e yapılan ödemenin davacının gerçek zararını ödeme tarihi itibarı ile tümü ile fazlası ile karşıladığı görülmektedir. Buna göre davalı sigorta tarafından dava tarihinden önce 27/03/2014 tarihinde yapılan ödemenin davacı …’in trafik kazasından kaynaklı olarak davalıdan isteyebileceği destek tazminatını tümü ile karşıladığı, davalı sigortanın dava tarihinden önce yapmış olduğu ödeme ile tüm sorumluluğunu yerine getirdiği, davacının bakiye alacağının kalmadığı anlaşılmakla, davanın tümü ile reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu yönü ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 26,30 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.14/02/2022

… … … …
Başkan … Üye… Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır