Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1915 E. 2021/1434 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı istemi

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde kendi idaresindeki … plakalı aracın yaptığı kazada davacının eşi …’ın vefat ettiğini, müteveffanın ölümü ile eşi olan davacı desteğinden yoksun kaldığını, … plakalı aracın kaza tarihindeki … sigortası davalı tarafından düzenlendiğini, davacıların uğradığı destekten yoksun kalma zararının tamamen tazmin edilmediği ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 100,00 TL maddi (destekten yoksun kalma + defin gideri) tazminatın temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
ISLAH: Davacı vekili … tarihli dilekçe ile talebini toplam 175.000 TL’ye (100 TL defin gideri, 174.900 TL destek zararı) çıkarmıştır.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi gereğince davacının uğradığı zararın teminat dışında kaldığı belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kabulü ile; 175.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı … vekili süresi içinde vermiş olduğu istinaf dilekçesinde; davaya konu kazanın … tarihinde meydana geldiğini, davanın kaza tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından süre nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili sigorta tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kendi kusuru neticesinde vefat etmesi nedeniyle gelen zarardan müvekkilinin hukuken sorumluluğunun bulunmadığını, destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zararı olması nedeniyle desteğin kusurunun davacılara karşı ileri sürelemeyeceğini, müvekkili tarafından sigortalanan aracın özel amaçlar için kullanıldığı ve ticari iş için tahsis edilmediği dikkate alındığından uygulanacak olan faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin bu kararına karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusu yapılması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde … günlü … Esas …Karar sayılı kararı ile; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … günlü … Esas … Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacı tarafından açılan davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuştur.
Dairemizin iş bu kararına karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz başvurusu yapılmış olup, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararı ile;
“Somut olayda, Eldeki dosyada Bölge Adliye Mahkemesi Dairesince her ne kadar davacılar desteğinin kendi kusuruyla kazaya ve ölüme sebebiyet verdiğinden, poliçenin yeni genel şartlardan önce olması durumunda da davacıların davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacakları gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de davaya konu kaza … tarihinde meydana gelmiş olup bu tarihte yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümleri ve konuya ilişkin Yargıtayın yerleşiklik kazanan içtihatlarına göre davacının talebinin trafik sigortası teminatı kapsamında kaldığı gözetilerek davacı tarafın, davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı ve defin giderlerinin tahsilini talep etme hakkı bulunduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile Dairemizin kararı bozulmuştur.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar bozma kararından sonra Dairemizce tensip zaptı hazırlanmış ve bozma kararı taraf vekillerine usulünce tebliğ edilmiştir.
Davacı vekilinin Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı bozma ilamına ilişkin olarak beyanları alındıktan sonra yapılan yargılama neticesinde;
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Dairemizin … günlü … Esas … Karar sayılı kararı, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı bozma kararı, tarafların iddia ve savunmaları, dosyamız arasındaki kusur raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı ve anılan Kanun’un 85/son maddesinde ise işletenin ve araç işleticisi teşebbüsünün sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dâhilinde karşılamayı amaçlayan ve kanunca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir
Destekten yoksun kalma tazminatı,6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklindedir.
Görülmektedir ki destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı TBK’nın 53/3 maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte destek üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın desteğin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan destek zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Desteğin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan destek üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Şu hale göre; işleten (veya sürücü) murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Somut olayda, … tarihinde davacının desteği olan …’ın kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araç yaptığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat etmesi sonucu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı dosyamız davalısı …den destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Kaza tespit tutanağına ve yargılama sırasında alınan kusur bilirkişi raporuna göre davaya konu trafik kazası sürücü murisin %100 kusuru nedeniyle … tarihinde meydana gelmiş kazaya karışan aracın … poliçesi davalı … şirketi tarafından düzenlenmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde davalı … şirketine karşı 3. Kişi konumundan bulunan davacının davalı … şirketininden desteğin kendi kusurunda bağımsız olarak destekten yoksun kalma tazminatı istemi hakkı bulunduğundan davalı vekilinin desteğin tam kusurlu olduğu ve bu nedenle davacının tazminat istemeyeceği yönündeki istinaf başvurunun reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde her ne kadar davanın zaman aşımına uğradığı ileri sürmüş ise de;
2918 sayılı …nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir.
Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacının desteğinin ölümüne neden olan trafik kazasının meydana geliş şekli itibariyle ölen sürücünün eylemi bir bütün olarak ele alındığında, murisin aracı kullanırken tek taraflı ve kendisinin tam kusuru ile meydana gelen eylem TCK 179. maddesinin ikinci paragrafında tanımlanan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmaktadır.
Bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ceza zamanaşımının uygulanması gerekmektedir . Buna göre davacının desteğinin tam kusuru ile neden olduğu ve kendisinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nın 179 maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma olarak tanımlanan cezayı gerektiren eylem niteliğindedir Bu eylemle ilgili ceza davası ise TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabidir
2918 sayılı KTK’nın 109/2 maddesi uyarınca ceza kanununda belirtilen bu sürenin görülmekte olan maddi tazminat davası için de geçerli olması gerekmektedir. Buna göre desteğin ölümüne neden olan trafik kazasının … gününde meydana geldiği eldeki davanın ise 8 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan … gününde açıldığı anlaşılmakla davalının davanın zaman aşımına uğradığına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekili hükmolunan tazminata yasal faiz uygulanması gerektiğini kararın bu nedenle hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de; ilk derece mahkemesi … günlü kararında hükmolunan maddi tazminatın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin bu istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.
Açıklanan sebeplerle, dosya içeriği, tarafların dayandığı ve davanın niteliği gereğince toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkeme kararında HMK 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelerde ve kamu düzenine yönelik olarak yapılan incelemelerde kararda usul ve esas yönünden yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK 352/1-b-1. maddesi gereğince, davalı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin reddi ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar Dairemizin … günlü … Esas … Karar sayılı kararı ile sayılı kararı ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmış, davanın reddine karar verilmiş ise de, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı bozma ilamı ile Dairemizin kararın bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce bozma ilamına uyulmuş ve yapılan yargılama neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Dairemizin … günlü … Esas … Karar sayılı kararı ile sayılı kararı ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmış ve davanın reddine karar verilmiş olması dikkate alınarak infazda tereddüt olmaması için önceki hükmün yeniden kurulmasına karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
1-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, …Karar sayılı kararı Dairemizin … günlü … Esas … Karar sayılı kararı ile kaldırılarak verilen davanın reddine ilişkin kararının Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla infazda tereddüt yaşanmaması adına infaza esas olmak üzere YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
3-DAVANIN KABULÜ İLE;
-175.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.954,25 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harç ve 598,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 11.324,75 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden ve karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 16.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç ve 598,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 660,80 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harcaması yapılan 9 tebligat gideri 121,50 TL, 10 müzekkere gideri 54,80 TL, bilirkişiler ücreti 1.100,00 TL olmak üzere toplam 1.276,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
7-Davacı taraf duruşmaya katıldığından ve tek duruşma yapıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 2.040,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan 174,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda , 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere alenen oy birliği ile karar verildi….

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır